AH! BU TINILAR
AH! BU TINILAR
eski besteler, eski türküler, ağıtlar…
Hepsinde insanı alıp ayrı dünyalara götüren bir tılsım var.Yaşanmışlığın sonunda kağıda yürekten mürekkep çekilerek mısralar vardır sanki onlarda.Öylesine içten gelir insana; insanın içinden bir şeyler alır götürür, insana kendinden gizemli hisler buldurur bu tınılar.Çoğu zaman bir ayrılışın hikayesi çiçeklenir bu şarkılarda.Sanki insanın bu dünyada bir ayrılışın hicranıyla sürgün oluşunun kanıtıdır bu türküler.Çoğu insana kanla yazılmış hissi verir.Aşk oduna yanmanın her halini bulabilirsiniz memleketimizin her yöresinden tomurcuk tomurcuk fışkıran bu dizelerde.
Hele o saz hele o saz.Sanısınız ki Türk önce saza aşık olmuştur ve saza olan aşkından nice aşklar yaşamıştır.Onların tellerinde ne acı serüvenlerle oradan oraya sürüklenmiş hayatlar bulursunuz.Öyle bir tınısı vardır ve öyle bir havaya sokar ki sizi aslında tüm aşk acılarının müsebbibi sazdır deyiverirsiniz.
Hey gidi kahramanlık türküleri hey! Onlar da insanlığa , anlaşılmaz feleğe meydan okumanın nasıllığını gösterirler bize.Kanımızdaki her hücre bir efe olur,padişahları kalbe başkaldırır bu türkülerle .Coşturur da kabına sığmaz eder biçare insanları.
Neler yok ki bizim bestelerimizde, tınılarımızda, şarkılarımızda , çalgılarımızda…Onlar milletimizin ne kadar duygusal olduğunun şaşmaz şahitleridir.Milletimizin yürekten çırpınışları , iç yanışlarıdır.Onlar olmasaydı bu soğuk , ayrılıklarla,hicranla dolu dünyada neyle ısıtırdık yüreklerimizi.Ah ! Ne güzel bestelerle, tınılarla, şarkılarla yaşayıp onlarla bu kısacık hayata elveda demek, ne güzel.