- 7132 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SORUMLULUK
Sorumluluk kavramı anlamını yitirdi günümüzde. Pas tutmuş
zamanımızın yağı idi sorumluluk. Makinemiz yağsız, takırtılı sesler
çıkarıyor işlerken, dişliler işlevini görmüyor.
Herkes suskun. Aslında susuzluğumuzun suskunluğu bu. Rizikolu
bir hayata alışmış çalakalem yaşıyoruz, yarını olmayan yarınları,
Sabahı olmayan tan vaktini.
Kilitliyiz.
Kilitli kaldık kendimize, anahtarımız derinlerde yosun tutmuş
deniz dibinde. Sorumluluk damarlarımızı aldırmış olmanın
bencilliğini yaşıyoruz.
Bize verilen en kıymetli hediyedir zaman. Sorumluluk ve zaman
kavramları karı – koca gibidir. Kan uyuşmazlığı varsa çocukları
sakat doğar. En büyük sorumsuzluğu zamana karşı işleriz, işkence
yaparak yavaş yavaş öldürürüz zamanı. Mekanlar değişir.
işkence odalarımız kahvehaneler, barlar – pavyonlar, yazılıp çizilmemiş
boş sayfalar. Ne fark eder öyle de, böyle de olsa hücremizin
taş duvarlarını kendimiz örüyor, mimarı kendimiz oluyoruz.
öğrencilerimiz dershanelerini internet kafelere taşımış, kadınlı
erkekli bir boşverdicilik içindeyiz.
Geleceğe teslim edeceğimiz büyük emanet Cumhuriyetimizin
sorumluluklarını bile ne kadar yerine getirebiliyoruz?
Neyi ne kadar yaşıyorsak yetiyor bize. Sığdırıyoruz her şeyi üç
beş satırla bir yerlere.
10 Kasımlarda. 29 Ekimlerde, 19 Mayıslarda iş yerlerimizde,
okullarımızda birkaç satır bir şeyler okuyup, biraz gösteriş yaptıktan
sonra sanıyoruz her şey tamam, geçmişteki acılar, almamız
gereken sorumluluklar ne çabuk unutulup, yaramız hemen kabuk
bağlıyor. Bize yaraşır bu ülke topraklarına vereceğimiz
emek, harcanan çaba bu kadar mı?
Mutluluğu, mutlu yaşamayı, yarınlara umut ve
hevesle bakmayı neden elimizin tersiyle iteriz, anlamış değilim. Bu
işte bayrağı ilk göğüsleyen aydınlarımız olmalı. Gençliği ardlarına
takıp yarınlara gülen gözlerle buram buram kültür kokan
nefesleriyle geleceğin aydınlarını, her şeyden önce insanlarını yetiş-
tirmek tek erek haline gelmeli, sizlerde. Yeniden bir insan nasıl inşa edilir, rehber olunmalıdır.
Kısacası bizlere eğitim ve öğretimin önemini yeniden idrak
ettirmeliler, öfke seline kapılmadan açıklaması zor dipnotlara gerek
duymadan, eğitmen nasıl olunur, insan nasıl yeni baştan şekillenir
gün ve gelecek için.
Herkes biraz sorumluluğunun farkına varmalı, yaşantımız iyiden
iyiye sarpasarmadan,
Mutlu yıldönümleri, çiçek kokan taze açmış çocuklar için.
Ne zaman başımızı soktuğumuz topraktan çıkarır, tartışması hiç
bitmeyen ama bir sonucu da bağlanmayan sorumluluk duygusunu
kanserli hasta yatağından kaldırısak sancımız dinmeye yüz tutar sanırım.
biraz daha sağlam, dinamik ve bize yaraşır.
Sevgi de bu edinimlerden biri. Bu konuda ne kadar eprik
davranabiliyoruz.
Aşkımızın sorumluluğunu ne kadar benimseyebiliyoruz ?
Hep bir yerlere, ya da birilerine kapatma yaşıyoruz. Hayatımız
bir sörf tahtası, uzun zaman üzerinde kalmak yine iyi yüzme bil-
mekle mümkün. Ya değilse boğulmaya mahkumuz.
Farkındasın içindeki hücrenin, her bir dalı meyve vermiş, yeri
gelmiş seni bahtiyar kılmış sevdan. Yine sorumsuzluğunun pen-
çesinde parçalandı.
Parçalandın…
Ne sen anladın ne de……..,
Ne sen körpesin ne de kent. Gölgelendim.
Isıtmaya çalıştığım şiirlerim öyle soğuktu ki,
Terk edilmişliğimin soğukluğu,
Fırtınalı gözlerinde buza kesti.
YORUMLAR
Günümüz modern insanı hız ve çok seslilik çağını yaşamaktadır. Bu da insanı gün be gün yalnızlığa itip bizi kendimizden ve değerlerimizden uzaklaştırma aşamasına getirmiştir...Sorumluluk insan olmak adına en genel ve en kesin yükümlenmedir. O bir amacı gerçekleştirme yükümlülüğü olduğu kadar bir olumsuzu giderme yükümlülüğüdür. Güdümlülükte sorumluluk gerçekleşmez, sorumluluk her zaman bir benimsemeyi, bir üstlenmeyi gerektirir.Buna göre sorumluluk her şeyden önce bir bilinç sorunu ortaya koyar.
Biraz ama biraz sorumluluk hissedebilse yürekler işte ozaman gören yürek olacak,boşluğa bakan göz değil...
Güzel ve okunası bir yazıdı.Dilek hanım.Yüreğinize sağlık...Selam ve saygılarımla...