- 596 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAALESEF !!
Hangimiz, sabahlara kadar yazılan şarkılarda doğmadık ki.
Ya da, hangimiz masum ağıtların yakıldığı bir yürekte ölmedik ki,
Örselenmiş yankılarla, dört duvarlardan hangimiz kaçmaya çalışmadık.
Dağ yürekliyim diye bilirken, diplerde bulmadınız mı kendinizi.
Aşkın adı baharken, canınız çekilmedi mi hiç tutkularınızdan.
Günlerden Pazar olduğunda, içinizin acımadığı olmadı mı hiç.
Geri dönmek pahasına giderken, unutulmadınız mı, ve/ya unutmadınız mı hiç.
“Sen” diye başlayan her cümlede, her kelimede, büyütmediniz mi içinizdekini.
Bilinmedik bir zaman da, hatta yalnız kalmayı susadığınız da,
Dertlerinizle dertlerinizi, sarhoş olsun diye bırakmadınız mı hiç baş başa.
Her gece saatinizi kurduğunuz halde ona, bir cinayet işlemediniz mi içinizde.
Boşuna kandırmayınız sırça köşkte oturan ruhunuzu...
Rüzgar ne yandan eserse essin,
Kabartmadığı yürek,
Yıkmadığı dal,
Öfkelendirmediği dalga yoktur denizlerde...
Oysa mutluluğun,
şu an avuçlarımızın arasında olduğunu fark etmemiz gerekmez miydi?
Bir gülümsemenin içinde,
Çektiğiniz hasrette,
Acıda,
Dualarınızda,
Hatalarınızda,
Sönmeyen umutlarınızda,
Dileklerinizde,
Martıyı beslediğiniz bir simitte,
Tek başınıza yürüdüğünüz karlı bir yolda,
Sıcak bir kahvede,
Her, çizdiğiniz şiir de,
Tüm yazdığınız resimlerde,
Yaptığınız her çılgınlıkta,
Çocuklukta,
Ve içten bir busede.
Öyle ki...
Hasretin,
Ayrılıkların,
Gitmelerin,
Kavuşmaların,
Mutlulukların,
Ve hatta ölümlerin de,
Biraz sevdadan yana olduklarını bilmek gerekmez miydi?..
Ve maalesef,
Bizler bunu anladığımızda, bembeyaz yaşıyor olacağız...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.