- 570 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
GAYMAKAM BEY (FİNAL)
Köprü inşaası ve gölet çalışmaları ilçe halkı ve köylülerin de yardımlarıyla son sürat gidiyordu.Halkın bu çabasını gördükçe daha da mutlu oluyordu. Bu güzel değişiklikleri gördükçe yorgunluğunu unutuyor ve daha istekli çalışmaya başlıyordu. Çarşı esnafı daha çok memnundu bu değişikliklerden. Gelen ziyaretçiler bakır işçiliğinin örneklerini hediyelik olarak alıyorlardı. İlçeye canlılık gelmişti. Herkesin yüzü gülmeye başlamıştı son zamanlarda. Gerçi hiçbir zaman isyan etmemişlerdi. Hep şükretmesini bilmişti halk.
Nesrin ise ilçeye epeyce alışmıştı. Halime teyze ona kendi kızı gibi davranmıştı. Okuldan gelişini dört gözle bekler olmuştu. Halime teyze, kocasının ölümünden sonra çocukları olmasına rağmen tek başına kalmıştı. Bir kızı ve bir oğlu vardı. Oğlu yıllar önce iş bulmuş ve Almanya ’ ya göç etmişti. Yılda bir kez gelebilirse gelir, bir ay kaldıktan sonra da toplanıp giderlerdi çoluk çocuk. Bazı seneler de iznini paraya dönüştürüyordu. Kızı da kendinden çok uzak bir şehirde evliydi. O da çok sık gelemiyordu o yüzden. Nesrin ona ilaç gibi gelmişti. Kendi başına çok fazla yemek yiyemezdi. O yüzden de bünyesi çok zayıftı. Ama nesrin geleli hem yemek yapar, hem de yer olmuştu. Onun için etli mantılar açıyor, yaprak sarmaları yapıyordu. Ona yaşam gücü vermişti Nesrin. Nesrin’ in ailesi açısından da çok sevindiriciydi bu durum. Eğer Halime teyze imdatlarına yetişmeseydi, aile ikiye bölünecekti. Ama şimdi rahatça uyuyabiliyorlardı. Halime teyze herkese Nesrin’i tanıtıyordu. Tanıştırırken de kızım Nesrin diye hitap ediyordu. Nesrin de Halime teyzeyi annesi kadar çok seviyordu. O yüzden de aybaşında maaşını aldığı gibi ona mutlaka şekerleme tatlılardan almayı alışkanlık haline getirmişti. Bazen yanına güzel eşarp falan da alıyordu.
Onları alırken Halime teyzenin gözleri sulanır, ağlamamak için kendini zor tutardı. Sonra birbirlerine sarılırlardı. Halime teyze, akrabası Ahmet ile gelen Kaymakam’ ı da çok sevmişti. Bazen aklına gelir, Nesrin’ e sorardı . O da mahçup bir vaziyette görmediğini söylerdi. İçinden de " Ah halime teyze ben de çok görmek istiyorum ama nasıl.? " diye geçirirdi. Halime teyzenin gözünden hiçbir şey kaçmıyordu aslında. Her soruşunda Nesrin’ in yüzünün kızarması ele veriyordu.
Bir başka konuşmalarında Nesrin ’in ağzını yokladı. Ama yine bişey alamadı ağzından. Sonra Nesrin ’ e Kaymakam için gözleme yapacağını ve bir okul çıkışı ona ziyarete gitmelerini teklif etti. Nesrin önce olur mu ki diye düşündü, sonra da " tamam gidelim" dedi. Müsait oldukları bir gün Nesrin okuldan çıktıktan sonra ilçe kaymakamlığına gittiler. Yanında yaptığı gözlemeleri de getirmişti Halime teyze. İçeri girdiklerinde Hüseyin onları görünce çok şaşırdı. Ama çok ta sevinmişti aslında. Hemen koyu bir sohbete daldılar. Kaymakam Nesrin ’i daha yakından tanıma fırsatı buluyordu. Nesrin de Hüseyin ’i . Halime teyze ise hem sohbet ediyor, bir taraftan da göz ucuyla onları izliyordu. Çayların yanında da gözlemeler çok iyi gelmişti. Geriye kalanları da memurlarına göndermişti Kaymakam. Artık gitmeleri gerektiğini düşündü Halime teyze. Epey bir yol katetmişti. En azından kendisi de tastik etmişti. Onlar birbirine uygundu. Ve ikisi de birbirlerinden hoşlanıyorlardı. Tek dileği onların yuva kurmalarıydı. Böyle düşünüyordu. Nesrin ise çok mutluydu Kaymakamlıktan çıktıklarında. Uzun zamandır görmeyi arzuluyordu ama küçük bir ilçede dedikodu olur düşüncesiyle Hüseyin ’ i ziyaret edememişti.
Konukları gittikten sonra Kaymakam Hüseyin’i bir mutluluk dalgası sarmıştı. Nesrin ’ i daha yakından tanıma fırsatı bulmuştu. Aslında onu daha sık görmek istiyordu ama hem mevkisi itibariyle, hem de küçük bir ilçede yaşamanın verdiği sıkıntılarla Nesrin ’e yanlış gözle bakılmasını istemiyordu. O yüzden de çok istemesine rağmen bir daha gidememişti okuluna . Ama Halime teyze sayesinde görebilmişti Nesrin ’ i.
Gölet ve köprünün yapımı hızla devam ediyordu. Açılış için en uygun zaman belirlenmiş, hazırlıklara başlanmıştı. İlçede herkes hazırlık için seferber olmuştu. Kaymakam bütün ilçedeki resmi dairelere de şifaen haber gönderiyor ve yardım etmelerini istiyordu. Nesrin ’ in okulu da açılış için yöresel oyunlardan bir gösteri sergileyecekti. Bu işin sorumluluğunu da okul müdürü Mustafa Bey Nesrin ’ e vermişti. Nesrin lise yıllarında folklorde oynamış ve çoğu yörenin oyunlarını da biliyordu. O yüzden de çok gayretli bir şekilde hazırlanmalıydı. Hemen çalışmalara başladı. En iyi şekilde oynamalıydı onun öğrencileri.
O gün hummalı bir koşuşturmaca vardı ilçede. İlçenin tarfiği hızlanmıştı. Açılış için gelen konuklarla ilgileniliyor. Hazırlıkların eksiksiz olması için özen gösteriliyordu. O tarihi gün gelip çatmıştı. Hem köprü açılışı hem de göletin bitirildiği ve insanlara tanıtılacağı gündü bugün. Sade bir törenle olmasını istiyordu aslında Hüseyin. Bağlı oldukları ilin Valisi , İlçe halkı ve köylüler ile ilköğretim okulunun hazırladığı halk oyunları ekibi katılacaktı. Ama nasıl olduysa haber ajansları bu açılışı duymuş ve ilçeye dolmuşlardı.
Açılışa kan davası olan iki köyün halkını da özellikle davet etmişti. Kurbanlıklar hazırlanmıştı. Açılış tarihinin kararını da hep beraber vermişlerdi. Önce iki köyün muhtarıyla ayrı ayrı konuşmuştu. Açılış alanına geldiğinde çok kalabalık olduğunu gördü. Heyecanlanmıştı. Halkıyla omuz omuza bu hizmetleri gerçekleştirmişlerdi.
Kafasında kan davasını bitirebilmek için bir tek bu çare gelmişti. Açılışını iki köyü temsilen muhtarlarına yaptıracaktı. Açılış sonrasında ise iki köyün insanlarına ve ilçe halkına yönelik bir konuşma yapacak ve onları orada barıştırmış olacaktı. Muhtarların da Kaymakamı sevip, saydıklarından itiraz etmeyeceklerini var sayıyordu.
Açılış saati gelmişti. Açılış için hazırlanmış olan platforma geçti hemen. Vali bey zaten oradaydı.Sonra İki köy muhtarının isimlerini anons ederek yanlarına çağırdı. Hiçbir şeyden haberi olmayan köy muhtarları önce şaşırdılar. Sonra üstlerini, başlarını düzelterek kaymakamın yanına koşar adımlarla geldiler. Kaymakam hemen açılış kurdelasının yanına götürdü onları. Sonra ellerine verdiği makaslarla, Vali beyle birlikte açılışı yapmalarını istedi. Bir süre şaşkınlık yaşayan muhtarlar yüzlerinde mutlu bir ifadeyle açılışı yaptı. Açılış sırasında flaşhlar patlıyor, tarihi an görüntülenmeye çalışılıyordu gazeteciler ve kameramanlar tarafından. Alkış sesleri yankılandı alanda. Herkes duygulanmıştı. Kaymakam gurur ve seviç duyguları içindeydi. Kurdela kesildikten sonra Vali beye ve muhtarlara teşekkür etti.
Sonra Vali beyin yanına gelerek usulca birşeyler anlattı. Vali beyin tastikinden sonra ,her iki muhtarı yanına alarak kürsüye geçti. Ve onlara bütün orada bulunanların huzurunda ,
" Sevgili Misafirlerimiz ;
İlçeye geldiğimde, aranızda su yüzünden husumet olduğunu ve bu yüzden de ölenlerin olduğunu duymuş ve çok üzülmüştüm. O gün ahdettim. Bu sorun, bu kan davası bitmeli dedim . Ve siz halkımın yardımı ve devletimin yardımlarıyla bugüne geldik. Göleti sulama için hazır hale getirdik. Bundan sonra geriye değil, hep ileriye bakmanızı istiyorum. Gelin,sevgili halkım bugün bu kan davasını bitirelim. Canımızı Yüce Allah veriyor, ancak o alabilir. Vakit ve saat dolduğunda. Hiç bir kimsenin başkasının canını almaya yetkisi yok. Allahtan başka. Gelin şimdi siz köy halkını temsilen barışın. Köy halkı da karşılıklı barışsın ve barışa doğru el ele gidelim. " dedi.
Muhtarlar önce kararsız kaldılar. Ama ikisi de kan davasından önce arkadaştı. Çocukluklarında ırmak kenarında balık tutar, suya girer ve oyunlar oynarlardı. Bu kan davası yüzünden akraba akrabayı, arkadaş arkadası tanımaz olmuştu. Çok acılar çekmişlerdi. Ve bu durumun artık bitmesi gerekiyordu. Hemen birbirlerine sarıldılar. O arada hazır beklemekte olan iki köy halkı da kucaklaşmaya başladılar. Televizyoncular flaşhları patlatıyordu durmadan. Herkes duygu seline kapılmıştı bir anda.
Sonra hep beraber halay çektiler. Alan sevinç sahnelerine şahit oluyordu. Herkes bir sevgi yumağına dönüşmüştü. Kaymakam organizasyonu, göletin açılışından sonra köprünün açılışını yapacak şekilde yapmıştı. O arada halk oyunları ekibinin gösterisi yapılacak ve açılış için epey bir uzak olan bölgeye gidilecekti.
Müzikler çalmaya başlayınca, öğrenciler gösteri için yerlerine geçtiler. O arada Nesrin de son hazırlıklar için öğrencilerine taktik veriyordu. Uzakta kalabalık içinde kirli sakallı ve pek de tekin olmayan görünüşlü bir erkeğin elindeki tabancayı gördü. Kaymakamı nişan almıştı. Kaymakam ise birisiyle konuşuyordu. Hemen birine haber vermesi gerekiyordu ama o gürültüde kimseye sesini duyuramıyordu nedense. Sanki sesi yok olmuş gibiydi. O arada kulakları sağır eden bir ses çıktı tabancadan........ O arada Nesrin bir ok gibi fırlayarak sevdiği adamın önüne attı kendini.
" Nesrin !!!!!!!!!!! Nesrin ! kızım gitme ne olur. Bırakma bu garip ananı. Seninle yaşama bağlandım ben. Seninle yeniden yemek yedim. Seninle nefes aldım. Gitme kızımmmmmmmm .
Nesrin gölerini açtığında önce nerede olduğunu kestiremedi. Canı yanıyordu. Yüzünü ekşitti. Ve gözlerini hafif hafif aralamaya başladığında etrafındaki kişlerin kimler olduğunu anlamaya çalıştı.
Baş ucunda Halime anası vardı. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Onun uyandığını görünce sevince dönüştü bakışları. Biraz daha yatak ucuna doğru baktığında Kaymakam Hüseyin ’ i gördü. Gözlerinde endişenin ve üzüntünün izleri vardı. Yanında okul müdürü Mustafa Bey ve diğer öğretmen arkadaşı Nihal hanım vardı. Hepsine teker teker bakarak gülümsedi. konuşmak için güç bulamıyordu kendinde. Sonra verilen ilaçların etkisiyle uyudu kaldı.
O gün için aynı hazırlıklar tekrar yapılmıştı. Ve daha coşkuluydu. Bu kez kan davası sona ermiş, herkes birbirinin gözünün içine sevgiyle bakıyorlardı. O günün acı hatıraları azalmaya başlamıştı. Açılışı yapılamayan ve Nesrin ’in nerdeyse ölümüne yol açacak o olayı kimse hatırlamak bile istemiyordu. O yüzden de herkes o güne dair bir şey konuşmuyor ve hep birlikte hazırlıklarla uğraşıyordu. Nesrin’ in yaraları iyileşmişti. O bugünün onur konuğuydu. Kaymakam ’ ın kalbinin ise en güzel yerinde. Açılış bittikten sonra ailesinden isteyecekti Nesrin ’ i.
Büyük bir mutluluk içinde açılış yapıldı. Halaylar, yöresel oyunlar oynandı. Herkes neşeli ve mutluydu. Nesrin ve Hüseyin Kaymakam ’ ise çok güzel ve mutlu bir gelecek bekliyordu. Onlar aynı hamurdan yapılmış kişilerdi. İkiside fedakardı. İkisi de idealistti. Ve önlerinde hizmet edecekleri daha çok kasaba vardı. El ele, yürek yüreğe......
SON
YORUMLAR
Büyük bir mutluluk içinde açılış yapıldı. Halaylar, yöresel oyunlar oynandı. Herkes neşeli ve mutluydu. Nesrin ve Hüseyin Kaymakam ’ ise çok güzel ve mutlu bir gelecek bekliyordu. Onlar aynı hamurdan yapılmış kişilerdi. İkiside fedakardı. İkisi de idealistti. Ve önlerinde hizmet edecekleri daha çok kasaba vardı. El ele, yürek yüreğe....
Çok güzeldi hülyam..Beğenerek okudum yazınızı..Görevini yerli yerinde yapan özveride bulunan kaymakam-öğretmenlerimiz vs. elbette var..Gurur verici durum..Mutlu son..Kutlarım can..sevgilerimle..
Kaleminiz akıcıydı.sıkılmadan okudum.bağlantılar güzel.kişilerin ruh halleri okşayıcydı.kaymakamın hizmet aşkını Nesrin öğretmene kavuşturmakla adeta ödüllendirmişsiniz. Aşkın gücü kaymakama daha çok hizmetler yaptırabilirdi. Hazır yazının akıcılığına kendimizi kaptırmışken iki-üç bölüm daha devam etseydi fena olmazdı.
Bence bu yazı,"günün yazısı" olmayı yine hak etmiştir.
Daha nice yazılarını bekliyorum.
Seni çok seviyorum kardeş can. saygım ve sevgilerimle...