CÖMERTLİK
insanlığın üç kuruşa satıldığı dönemde yaşıyoruz... Ne çok utanıyorum bir bilseniz...çocuklar ölüyor silah ticaretinden...Goncalar dalında kurutuluyor uyuşturucu parasıyla sefa sürenler yüzünden...Alın teriyle para kazanmak saflık olmuş diye çığırtkan tutuyorlar medya da...dağdan şehre inmişte eşkiya adı olmuş mafya... Köprünün başını tutanlar geçenden on, geçmeyenden otuz alır olmuşlar...Kan ve para birlikte yaşar olmuşlar ahlaksızca... komşu aç yatmış kimin umrumda...
Hatırlayın büyüklerimizin anlattıklarını... çıkarın naftalin kokan sandıklardan maziyi... Komşuyla,akrabayla bir ağlayıp bir gülen hatıraları çıkarın ...Ben çıkardım bu gece önüme serdim bir bir...
Anneannem sislerinden ardından çıkıp seslendiğinde yine başımı koydum yasemin kokan yastığıma kulak verdim sözlerine...
" Babam anlatırdı bu olayı biz küçükken.Köyümüzde insafsız,kötü ahlaklı biri yaşarmış. Onun ismini duyan ne dünyada ne ahirette yeri yok dermiş. Gün gelmiş vade yetmiş.Karısı koşmuş köyün imamına cenaze namazını kıldır da gömelim cenazeyi diye.Ama hoca kesinlikle karşı gelip bu adamın namazı kılanmaz diye terslemiş kadını. Bir de köyün muhtarına git deyip savmış başından.Muhtar da mezarlığa koyamam namazsız adamı diye tersleyivermiş kadını.Ne yapsın kadın vurmuş sırtına kocasını götürmüş köyde bir yamacın başına.Issız bir yerde bir ağacın altına kazmaya başlamış mezarı.O anda yaşlı bir çoban gelmiş kadının yanına. Sormuş öğrenmiş durumu... acımış kadına ;almış kazmayı eline gömmüşler birlikte mevtayı. Çoban göndermiş kadını, ben okurum duasını diyerek.
Çoban açıp ellerini dua edip ayrılmış mezardan. Ertesi gün köyün hocası koşmuş muhtarın yanına namazını kılmadığı adamı görmüş rüyasında.Cennette bir ırmak kenarında sefayla yatar durur.Muhtar da adamı görür hurilerin arasında. Bir kaç köylüde doğrular rüyayı.Koşarlar kadının yanına sorarlar ne yaptığını .Kadın bir bir anlatır herşeyi ve şaşar kalır duruma.Ordan giderler çobanın yanına.Sorgu sual yaparlar çobanı.Ne okudun duada diye. Çoban hiç der; ben okuma bilmem. Dedim ki Allah’a "Ey Allahım ben bu dağ başında,ıssız ovada tam otuz yıldır aç-susuz olan misafirlerini elimden geldiğince ağırladım.Otuz yılda bir kez de ben misafir yolluyorum sana ağırlığımca ağırla"dedim demiş ve tüm köylü anlamış ne dediğini"
Yastığımdan başımı kaldırıp gözümü açtığımda bir kez daha anladım insanlığın anlamını.Anneanneme bir dua okuyup yaşam çizgimizin dünyadaki tüm yaşam çizgileriyle nerde kesiştiğini hatırlamış;mutlu olmak için ne yapmam gerektiğini hayatıma şifrelemiştim.
Dünya nereye gidiyor bilmiyorum ama şunu çok iyi biliyorum ki karanlığa küfretmek hiç işe yaramıyor mum yakmak gerek...Belki bu yüzden öğretmenliği seviyorumdur.
YORUMLAR
''mum yakmak gerek''
dünya almış başını giderken meçhule gücü silahın kabzesinden tutmak sananlar, akıllı olduğunu birilerini kandırmaktan geçtiğini sananlar, koskocaman bir melleti koyun sürüsü sananlar, katil , mafya.çıkarcı.emeği sömüren, ağalar, beyler, para babaları, gamsızlar, zehir tüccarları....vs...vs..
birer çocuk değilmiydi hepimizin zamanında birer çocuk olduğu gibi
peki sorun nerede yetiştirilmekte mi yetiştirenlerde mi
suçlu kesinlikle aramamak gerek taşın altına elimizi atmakta bir mum yakmakta
bütün sorun burada değilmi gidişatı düzeltmek istiyorsak en temel soruna el atmamız gerekir
filiz yetişir büyür ağaç olur gövdesi kalınlaşınca eğilmez
sorun enbaşta yani
sadece öğretmenlere düşmez elbette
bütün kendini bilen yetişkinlerin görevi
hayatı sevmeyi insanları sevmeyi yaşama değer vermeyi aşılamak zorunluluğumuz vardır
bu sorumluluğu almadığımız sürece dünya nereye gider diye , neden savaşlar oluyor , katiller nasıl ortaya çıkıyor, neden dürüs insan yetişmiyor..vs.vs... diye hayıflanırız
insan düşünen bir varlık elbette doğruyu düşünmeyi ve uygulamayı sevkedecek kabiliyeti aktarmadıktan sonra neyi nasıl bekleyebiliriz
bir mum yakmak nekadar anlamlı bu sorumluluğu sahiplenen herkezi yürekten alkışlamak gerek ve destek olmak kıvılcımı yaymak gerekmezmi...durduğumuz yerden sadece dünya döner döner ahlarla vahlarla bir ömür geçer o kadar.
alkışlıyorum sizi
Yastığımdan başımı kaldırıp gözümü açtığımda bir kez daha anladım insanlığın anlamını.Anneanneme bir dua okuyup yaşam çizgimizin dünyadaki tüm yaşam çizgileriyle nerde kesiştiğini hatırlamış;mutlu olmak için ne yapmam gerektiğini hayatıma şifrelemiştim.
Dünya nereye gidiyor bilmiyorum ama şunu çok iyi biliyorum ki karanlığa küfretmek hiç işe yaramıyor mum yakmak gerek...Belki bu yüzden öğretmenliği seviyorumdur.
çok haklısınız sevgili leylim...
size aynen katılıyorum...
güzel yazıydı...kutlarım..
sevgimle....
Değerli edebiyat Dostu
Bu ibretlerle dolu güzel öykünüzü zevkle okudum.
Çocukluğumda düşlerimi süsleyen öğretmenlik gibi bir mesleğiniz olduğunu biliyorum. Bu duygulara sahip öğretmenler sayesinde birşeyler olursa olur bu güzel Ülkede.
Maalsef anlattıklarınıza ve kaygılarınıza katılmamak mümkün değil. Eğitim bir muamma oldu.
Yazınız çok güzel anlamlı ve yararlıydı
Selam sevgi ve sonsuz hürmetlerimle (puanımla)