- 848 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
KADINLARIMIZ
Bu kez çocukluğuma gittim, ilkokul arkadaşlarımla yaşadığım çocukluğumun geçmiş güzel günlerine. Oyun parklarının olmadığı, çam ağaçlarının gölgelerinde serinlediğim her günün bir diğer günün tekrarı olduğu günler canlandı hafızamda.
Evimizi çevreleyen millet bahçesinin dili olsa da konuşsa… Yazın ikindiden sonra; annemin yaptığı ketelerle konu komşu hep beraber çıkılan piknikleri hatırlıyorum. Teneffüslerde yuvarlandığımız ilkokulumuzun bahçesi, çam ağaçlarının altında birbirleri ile aynı hayaller kuran, yalınayak koşup, çığlık çığlığa bağıran çocuklar, ağaçların dallarına asılmış radyolar, bir filmin kareleri gibi geçiyor gözlerimin süzgecinden. Anladım ki orada bir ağacın tepesinde, bir pencerenin önünde durduğunu gördüğüm, ama elimi uzatıp tutamadığım bir şey olmuş artık çocukluğum.
En güzel anılar, çocukken yaşanan anılardı. Ancak göz ardı ettiğim, belki de anlayamadığım, dar bir çerçevenin kalıbına sokamayacağım anılarımda vardı.
Çocukken göremediklerimi, biraz büyüyünce görmeye, olgunlaşınca da anlamaya başladım. Zaman içinde yaşadıklarımı, geçmişimle sorguladım.
Bugün “8 Mart Dünya Kadınlar Günü.” Tüm dünyada ve ülkemizde bu gün kutlanırken, televizyonlarda, radyolarda kadınlara ait süslü ve güzel cümleler kurulurken, çocukluğumun çileli kadınları geldi gözlerimin önüne.
Annemi düşündüm. Çetin kış şartlarının hüküm sürdüğü memleketimde, yoktan var eden soğuğun, açlığın üstadı eli öpülesi annelerimizi düşündüm.
Çatısı altında çocuklarının başlarını okşayan, kışın sobanın etrafında hem acılarını hem umutlarını büyüten yuvasının bekçisi, sevgisi büyük öfkesi yaman Fate teyze geldi gözlerimin önüne… Ve daha niceleri…
Şiddete maruz kalmış, eğitim hakkından yararlandırılmamış, küçük yaşta evlendirilmiş kadınlarımızı düşündüm. Toplumun baskıcı ve erkek egemen tüm değerleri üstüne kâbus gibi çökmüş bu hayat içinde kendini eksik hisseden, hayata yenilmiş kadınlarımızı düşündüm.
Kadın olmaktan kaynaklı yaşadığı problemler sebebi ile bedeni ve ruhu çürümüş kadınlarımızı gördükçe kahroldum. Hep sessiz, boyun eğen, çile çeken, her şeye katlanan kadınlarımızı düşündükçe öfkeme yenik düştüm. Beyni yokmuş gibi davranılan, değersiz bir eşya gibi görülen, fikri sorulmayan ve evdeki alınan kararlara katılamayan kadınlarımıza engel olan erkekler öfkemi iyice kabarttı.
Onlar için Dünya Kadınlar Günü ne ifade ediyordu. Süslü cümleler kuranlar yaşanan çilelerden haberdar mıydı? Ülkemizde yaşayan kadınlarımızın bir kısmı bu durumda iken; şükürler olsun ki, haklarını sonuna kadar kullanan, eğitim ve sağlık hakkının olduğunu, bir kadın olarak evde kocalarıyla insanca bir ilişki kurabileceğini, evde söz, yetki ve karar sahibi olabileceğini öğrenmiş kadınlarımız ile onların konuşma hakkı olduğunu bilen erkeklerimiz de var.
Sadece kapı önlerinde sohbet için değil, haklarını almak için evlerinin dört duvarını aşmış, eylemler yapan kadınlarımız ve onlara alkış tutan, destekleyen erkeklerimiz var.
Kader sandığımız her şeyi, bir mücadele içinde değiştirip ortak bir kadere dönüştürmeye, hatta ortak bu kaderi birlikte yazmış kalemi güçlenmiş kadınlarımız var.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde; direnen, değişen, değiştiren, kadın olmanın onurunu yaşayan bütün kadınları selamlıyor, ezilen kadınların haklarını kullanmalarını diliyorum.
08/03/2009
Hülya TÜRK
YORUMLAR
Hülya haım yazınızdaki resmi görünce benimde aklıma çocukluğum geldi
Anamın ablalarımın karadenizin cefakar kadınları geldi aklıma
Kışlık odunu sırtlarında taşımayı görev bilen kadınlarımız..
...........Çok geç düştü önüme yazınız güzeldi
...........tebrikler
...........saygımla
Biz bazı erkekler bile kadınlara destek verip, haklarını korumaya çalışırken, bir çok kadın iade etme peşinde Atatürk'ün verdiği hakları bile. ! Yeniden ikinci sınıf insan muamelesi görmeyi, erkeğinin arkasından gitmeyi, çalşmayıp- okumayıp evine kapanmayı, örtnüp gizlenmeyi ve erkeğine her türlü serbestliği - çok eşlilik dahil - verme gafletinde kadınlarımız var bu gün....
Türk kadını... hakkını koruyacak...
İşte o biraz zor bence !
Türkan Saylana bile yapılanlar hâlâ hafızalarda tazeyken, böyle bir zihniyetle...
Susturulmuş bir toplum, uyutulan bir toplum
E kuzuma eee eee ee... uyusun da uyusun ninni !
Saygımla
Rom@ntik tarafından 5/26/2009 11:35:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Millet Bahçeleri deyince,hemen alıp kendimi ta buradan uzaklara gittim.O yörede her köde,kasabada,şehirde bir millet bahçesi bulunurdu..Sanırım bir zamanlar öyle konulmuş ve devam etmiş.Genelde ağaçlık alanlar olurdu.Benim memleketimde şehrin tam orta yerindeydi.Şimdi tabi ki,binalar yükseliyor yerinde.Elbette kitaplık çapta bir konu ve dünyanın meselesi.Belki doğulu toplumların biraz daha fazladan meselesi.Kendi toplumumuz içinde katedilmesi gereken elbet kocaman yol var.Sizi iilk kez okudum.Kutladım efendim.Selam,saygı...