- 642 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç Kafadarlar!..
Üç rakamı daima sihirli rakam olmuştur yaşamımızda!... En masumları ve en kötüleri anlatır. Allah, din, iman en kutsal olanıdır. Sağlık, eğitim ve adalet üçlüsü en masum üçlüdür. Diğerlerini ise üç kağıtçı, üç maymun kavramları da toplumsal bozuklukları ifade eder. At, avrat, silah!… Vatan, bayrak, millet!… Su, hava, toprak yaşamın bizzat kendisidir!...
Uçsuz ve bucaksız kara delikte yaşayan canılar bile hayvan, bitki ve insanlar olarak gruplandırılmıştır. Bitki ile hayvanlar sistemden aldıkları görevlerini içlerinden geldiği gibi yerine getiriler. Bu görevleri yerine getirirken tabiatın dengesini sağlamaktadırlar. Bir yılan bile tüm kötülüklerin sembolü olmasına rağmen tabiatın dengesine katkıda bulunmaktadır. Bir kedi, bir tavuk, bir kuş bile yediği böcekler ile dengenin böcekler yüzünden bozulmasını engellemektedir. Bir düşünün ki, kemirgenlerin veya böceklerin istilasına uğramış bir dünya insanlar için bir ölüm demektir. İnsanların bulacağı nükleer bombalar, kimyasal maddeler türü silahlar bile yetersiz kalacaktır!... Bu tür silahlar ancak insanın insanı öldürmesine ve doğanın dengesini bozmaya yaramaktadır. Bu nedenle, hayvan ile bitkilerin doğayı koruyan varlıklarına karşılık en akıllı yaratıklar olarak kabul edilen insanlar, bilim adı altında silah üretmek benzeri en akılsız işleri yapmakta ve tabiatı katletmektedir!... Bu konuda insanlar mı, yoksa doğayı koruyan ve dengesini sağlayan hayvanlar mı daha akıllıdır?!...
Yeryüzündeki tüm nitelik ve niceliklerin hedefi sağlık, eğitim ve adalettir. Tüm oluşumlar bu üçlüyü sağlayacağını iddia eder ve gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu üçlüyü gerçekleştirenler iyi, gerçekleştiremeyenler ise başarısız kabul edilir!... Toplumu düşünenler adil, kendi çıkarları uğruna temel değerleri kullananlar ise adaletsiz insanlardır. Din ile bilim bu konuda yarış halindedir. Bu konuları yaradan tüm çözümleri ile verdiği halde, sistemi çözmek ve yaratana kesin bir şekilde ulaşmak mümkün olmamıştır. Ancak deneme yanılma yoluyla taklit etmeğe çalışıyoruz… Kimisi dinsizliği, kimisi de din üzerinden nemalanmaktadır(!)... Bunu söylerken, kesinlikle gerçek dindarlar ile gerçek bilim adamlarını tenzih ederim. Gerçekten dindar olanlar sağa sola sataşmaz ve dini vecibelerini en masum şekilde yerine getiriler. Gerçek bilim adamları ise, gerçekten bilim yapar ve ürettiklerini insanlık adına kullanır. Din ile dindar kesimi rahatsız etmez bir hoşgörüye sahiptir.
Bu nedenle; sağlık ,eğitim ve adalet üçlüsünü söylemleriyle olsun icraatlarıyla olsun tam anlamıyla gerçekleştirecek bir iktidar gelmedi ve gelemeyecektir!... Bunları çözmek yüzde yüz bilimin kendisi yani yaradan demektir!…
İster bilimsel, ister dinsel düşünelim önemli olan sağlık, eğitim ve adaleti sağlayabilmektir. Bunu sağlayanları tarih en iyi şekilde anacaktır. Bunu gerçekleştirebilen toplumlar yıkılamaz toplumlardır. Hür, özgür, medeni, maddi ve manevi çok güçlü toplumlardır!... Bunu size bir fıkra ile anlatmak yani yazmak istiyorum; Biri Amerikalı, birisi Alman, diğeri ise ‘Türk’ olan üç kafadar Fransa’ya tatile gitmişler. Bu üç kafadar çok zenginmiş. Diledikleri şekilde gezip tozuyor ve yaşamın tadını çıkarmaya çalışıyormuş(!)… Bu üç kafadar bir umumi ev denilen yere gitmeye karar vermişler. Bu anılan yere girmişler ve bakmışlar ki o malum evde sadece bir kadın var ve ütü yapmaktadır. Tek kadın olmasına rağmen aralarında anlaşmışlar ve önce Amerikalı yanaşmış. Kadın, Amerikalıya sormuş: önce iş mi, yoksa ütü mü?... Amerikalı: önemli değil önce ütü işini bitirin demiş ve sonra da işi halletmiş. Sıra Alman adama gelmiş ve kadın yine sormuş: önce iş mi, yoksa ütü mü?... Alman önce iş demiş ve işi halletmiş. Sıra gelmiş ‘Türk’ olan adama ve kadın: “Peki sen nasıl istersin?...” demiş. Adam: “Sen ütüye devam et, bizler çalışanları becermesini severiz!...” demiş….
İşte şimdi iç ve dış faizlerin nedenini anladınız mı?...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.