- 1859 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk
A Ş K
‘Anadolu dinlerin, inançların, âdetlerin,
masalların karışımı bir alaca diyar.’ Kitaptan
1998 Mevlana Büyük Ödülü ve Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü sahibi işlek kalemli Elif Şafak, ‘AŞK’ romanında bilgisunarda kısa ileti ile başlayan Ella ile Aziz Zekeriye Zahara’nın aşkıyla birlikte Mevlana ve Şems AŞK’ını da dile getirmiş.
Kocası tarafından aldatılan Ella, Boston’da üç çocuğuyla birlikte sevgisiz, monoton bir hayat yaşamaktadır. Yardımcı editörlüğü sayesinde fotoğrafçılık yapan sufi yazar A.Z.Zahara ile tanışır. Bilgisunar aracılığıyla başlayan aşk de pek birlikte olamadan Konya’da Zahara’nın ölümüyle sonuçlanır.
İslam şeriatına alternatif yazılmış gibi aşk şeriatından söz ediliyor. “Şeriat der ki: ‘Seninki senin, benimki benim.’ Tarikat der ki: ‘Seninki senin, benimki de senin.’ Marifet der ki: ‘Ne benimki var ne seninki.’ Hakikat der ki: ‘Ne sen varsın, ne ben.’ ” (s.230) Mevlana’nın ne dediğine bakalım. ‘Aşk şeriatı bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de.’ (s.34) Mevlana’nın aşk şeriatını anlatan şiiri: ‘Ben ne Hıristiyan’ım, / ne Musevi, ne Farisi, ne de Müslüman; / Ne Doğu’danım, ne de Batı’dan. / İkiliği bir kenara koydum, / İki âlemin bir olduğunu gördüm.’ (s.232)
Ruh özgür kalınca türlü düşler kurabiliyor..! Tarih romanı yazanın yapana sadık kalmadığını Elif Şafak’ın ‘Baba ve Piç’ romanında gözledik!.. Orada yapmadığı diyalektik anlatımı, ben tarihçi değilim ama ‘AŞK’ta taraflara eşit mesafede durarak yapmış gibi gözüküyor. Kutupluluk 5 puan. Yalnız aşk şeriatını İslam şeriatından biraz öne çıkarmış gibi… Ona da ulema karar versin!..
Veri tabanı geniş tutularak serim katmanları oluşturulmuş. İki farklı öykü aynı anda günlük yazılır gibi yansıtılmış. Aziz Z. Zahara’nın öyküsü romana mistik bir hava katmış ve daha gerçekçi bir izlenim vermiş. İki farklı dönemdeki sufilik yaşamı anlatılmış. Mistik oylumun yaratıldığı pek de söylenemez, okur katmanlar arası sıkça gidiş gelişler (şimdi ile geçmiş) nedeniyle o iklimi yaşayamıyor.
Elif Şafak, rol verdiği tüm kahramanları Dilenci Hasan, Mevlana, Şems, Baba Zaman, Çömez, Alaaddin, Kerra, Kimya’yı aynı kültürde konuşturmuş, tüm karakterler bilge ve bilecen! Kerra, ‘Badem gözleri bana Meryem Ana’nınkileri anımsatmıştı.’ (s.326) Genel ev kadınına, ‘karı kız görünce öcü görmüş gibi kaçmaz mısınız? …zevk-ü sefadan çıkmam’ (s.146) ‘Kerhaneden uzak dur. Durmazsan, and olsun’ (s.148) Türkiye’ye hiç gelmemiş David, Ella ve Zahara’ya Türkçe deyim kullandırmış. ‘Gözü pek diye buna denir’ (s.18) ‘ağızları kulaklarında’ (s.18) ‘sırılsıklam âşık’ (s.20) ‘Devede kulak!’ (s.20) ‘Kırk fırın ekmek yemeye’ (s.36)
Simgeli anlatımı unutan (0 p) Şafak, zor olanı, hayatın içinde kahraman olanlara romanında rol vermiş. Özellikle Şems karakteri ruh çözümleme ve betimlemeleriyle iyi dile getirilmiş. Serim katmanlarında verilen mucize gibi ayrıntıların ucu açık kalmış, içi doldurulduğu söylenemez.
Karşılıklı konuşmalarda eleştirel bir tutum sergileyen Şafak, ‘AŞK’ı yüzde 23.7 (49.8)* diyalogla yazmış.(10 p) Sayfada ortalama 5 (4.3)* kez paragraf yapmış. (2 p)
Orhan Pamuk gibi savruk bir dili olan Şafak, ‘AŞK’ı yüzde 22.1 (19.7)* yabancı sözcükle yazmış. (0 p) ‘AŞK’ tezgahının kumaşı güzellik olan Şafak, anlatıma üçüncü tekil kişiyle başlamış. Daha sonra her kahraman kendi öyküsünü benöyküsel dille anlatıyor.
Şems’le evlendikten altı ay sonra Kimya’yı ‘Ben bu güne dek keşfedilmemiş bir kıta bedenim’ diye konuşturan Şafak’ın okurun içsel tellerine su veren güzel parıltılı sözleri (5 p): ‘Sufilerin her türlü acayip felsefeye meyyal, gönlü elvan, az buçuk çılgın şahıslar olduklarını düşünürdüm ezelden beri.’ (s.299) ‘Yaşlı ve hasta oruspu ölü bir oruspu demektir.’ (s.285) Hoş olmayan sözler: ‘İslam’daki kökten dinciliğin, Hıristiyan ve Yahudi kökten dinciliğinden daha tehlikeli olduğuna inanıyordu. Tüm semavi dinler birbirine benziyordu ama İslamiyet daha katı, daha kapalı bir din değil miydi? Hele kadınlar için.’ (s.204) Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi Mevlana’nın üvey kızı Kimya’yı bu denli güzel konuşturan Şafak’ın absürt ve argolu sözleri: ‘Ulan o…u, senin gibi yollu karının burada ne işi var?’ (s.173) ‘İbadete adayacakmış, vay haspa’ (s.270) Genç okurun anlamakta güçlük çekeceği eski dil: ‘gönlü mutmain bir misafirin’ (s.78) ‘Müslümanlara yakışmayacak herzeler ağızlardan düşmezken’ (s.192)
Şiirsel anlatım yapmakta ustalık gösteren Şafak, atalarımızın bilgece ortaya koyduğu kalıplaşmış sözvarlığı atasözünü sayfada ortalama 0.0096 (0) kez kullanmış (0.1 p) ‘Bak evlat! Armut dibine düşer.’ (s.61) Atasözleri de bir türden diğerine eğretilemedir.
Kalemi sufiliğin sarmalında kalan Şafak, yazınsal dili yakalamak için ayrıntılardan yeteri kadar faydalanmış. (5 p) Yalnız ustalık gösterdiği söylenemez. ‘Uyuşturucu kullandığını bilmek için eşyalarını karıştırmaya gerek yok ki. Gözlerini görüyoruz ya, yetmez mi? Gözlerin müptela gözleri.’ (s.288)
Mevlana’nın oğlu Alaaddin’in birkaç arkadaşıyla birlikte gece karanlığında Şems’i öldürdüğünü söyleyen Şafak, şiirin ve romanın olmazsa olmazı imgeyi sayfada ortalama 0.8 (1.7) kez kullanmış.(6.4 p) ‘Ben ise sadece geçmişi okurum. İnsanın geçtiği, geçip de bir türlü geride bırakmadığı yolları…’ (s.53) ‘ardından yine yuvarlanır şüphe çukuruna…’ (s.182)
‘Aşk’ı, Ahmet Ümit’in ‘Bab-ı Esrar’ı ile aynı yıllarda yazan Elif Şafak, toplumun dilini yansıtıp kültürünün izini süren sözvarlığı deyimi sayfada ortalama 1.5 (1.8) kez kullanmış. (10.5 p) ‘Artık lâmı cimi kalmadı.’ (s.324) ‘birkaç kişi gemi azıya aldı.’ (s.162)
Romanı kurguya yer bırakmayacak gerçeklerle yazan Şafak, anlatıcının devreye girerek kahramanın duygu ve düşüncelerini anlattığı iç çözümlemeyi sayfada ortalama 0.012 (0.010) kez yapmış (0.1 p) “ ‘Benim kaderimde sen var mısın acaba?’ diye sorabilmek isterdim ona. ‘Şayet yoksan bileyim. Boş yere senin hakkında hayaller kurmayayım.’ ” (s.275)
Şems’in Mevlana’yı mükemmeliyet kazandırmak için Konya’ya geldiğim vurgulayan Şafak, yazın dilini kuruluktan kurtaran esprileri sayfada ortalama 0.014 (0.0179) kez kullanılmış.(0.1 p) ‘kitaplara dadanan sayfalarını kemirmekten zevk alan haylaz bir cin varmış. İsmi Kebikeç!’ (s.214) ‘…Anladım ki kitapların kapısı bana kapalı. Meğer kocamın kitaplarından uzak durması gereken bir tek kebikeç değilmiş, ben de varmışım. Bana göre değilmiş o sayfalar!’ (s.215)
İtaatkâr bir Amerikalı kadının kocası tarafından aldatılmasını öne çıkaran Şafak, halka mal olmuş bellekte özgün imgeler uyandıran benzetmeleri sayfada ortalama 2.8 (2.7) kez yapmış. (11.2 p) ‘vücudunu havada kıvrılan bir duman gibi kullanmayı’ (s.380) ‘daha hoşmanzar ve ılıman bir yere gittiklerini bilir gibi…’ (s.285) (Son örnek benzetme şekli altında bir eğretileme.) Benzeyen veya benzetilenden yalnız biriyle yapılan eğretilemeyi sayfada ortalama 0.7 (0.3) kez kullanmış. (2.1 p) ‘Şems benim Rahmet Ummanım, Lütuf Güneşim.’ (s.240) ‘Dört dörtlük diyorlar.’ (s.306)
Romanına derinlik katmak için aksesuar gibi bölüm başlıklarına adlar koyan Şafak, özgün bir mimariden nasibini almış Konya’nın tüm güzelliklerini yansıtacağı yerde havadan sudan betimlemeleri sayfada ortalama 7 (9) satır yapmış. (1.4 p) Orhan Pamuk’un Kar romanında yaptığı gibi, yazarın da Konya’yı yaşamadan betimlemeleri yaptığı izlenimi veriyor. ‘bıçakla kesilmişçesine güz sona erdi . Berrak ve pak gökkubbeden üstümüze hafiften , ılık ılık yağmur çiseledi. İşte o an ilk kez, Şems’in bırakıp gideceği düşüncesi olanca karanlığıyla aklımdan geçti’ (s.257) Betimlemelerin eksik kalması mistik iklimin oluşumunu etkilemiş. Ruh çözümlemeleri içten içe kahramanı okura duyumsatır. ‘Yeni harman edilmiş burçak tarlasının üzerinden geçtim, köylü kızların mırıldandığı türküleri işittim, gün geceye dönünce peri ışıkları gibi yanıp sönen ateşböceklerine gülümsedim. Hızla düşüyordum bir yere ama aşağı doğru değil, yukarıya doğru, dipsiz gökyüzüne çekilircesine…’ (s.272) Sayfada ortalama 0.7 (0.4) kez ruh çözümleme yapmış. (2.1 p)
Kimya’yı, Şems’le evlenmeden önce onu seviyormuş izlenimi yaratan Şafak, kahramanın iç çatışmalarını anlatan içmonoloğu sayfada ortalama 0.0096 (0.010) kez kullanmış. (0.1 p) “ ‘Keşke etrafımda öyle biri olsaydı’ diye mırıldandı kendi kendine, şakayla karışık ‘Hayatıma renk gelirdi, orası kesin!’ ” (s.59)
‘Gönlü geniş ve ruhu gezgin sufi meşreplerin kırk kuralı’ diyerek ‘Aşk Şeriatı’nı anlatan Şafak, yazın diline güç katıp imge aşılayan yananlamı sayfada ortalama 4 (3.1) kez kullanmış.(28 p) ‘İşte o ayna benim için Şems’dir.’ (s.240) ‘Galiba ben de Şems’in rüzgârına kapılanlardanım.’ (s.242) Yananlamlarla imgenin bellekte nasıl efektler oluşturduğunu görüyoruz.
Okuruna ‘kurutulmuş felsefe bahçesi’ olan deneme oylumu yaratmayı (0 p) unutan Şafak, soyutlama ve düşünme aracı terimi sayfada ortalama 2.7 (4.8) kez kullanmış. (8.1 p) ‘Bana Kelimelerin Sarrafı derlerdi’ (s.255) ‘Günü gelecek sana Aşk’ın Şairi diyecekler’ (s.256)
Romanlarını İngilizce yazan Şafak, mektup tekniğinden sayfada ortalama 0.038 (0) kez yararlanmış. (0.1 p)
Kırk sayısının manevi uyanışı temsil ettiğini söyleyen Şafak, okur belleğinde şimşek çaktırtabilen soruları sayfada ortalama 1.3 (5) kez yöneltmiş. (3.9 p) “Peygamber Efendimizle o kıytırık sufi Bistâmî’yi mukayese etmek nasıl bir densizliktir? Bistâmî değil miydi ‘Ben kendimi överim, benim şanım ne yücedir!’ diyen? ‘…Kâbe’ye tavafa gittim, bir baktım ki Kâbe beni tavaf etmekte’ ” (s.313)
Romanlarında erkek kahramanlarını öldüren Şafak, düşüncenin yazıya aktarılması olan bilinççakımını sayfada ortalama 0.014 (0.021) kez kullanmış. (0.1 p) ‘hayatımda ilk kez, keşke başka bir ailede doğsaydım diye geçirdim içimden.’ (s.334)
Sıkça Moğol istilasından söz ederek Anadolu’da yarattığı korkuyu dile getiren Şafak, kullanıldığı yere anlam zenginliği, derinlik ve ses güzelliği katan pekiştirmeyi sayfada ortalama 1.5 (0.6) kez kullanmış. (4.5 p) ‘Buruk kırık, diken dikendi’ (s.22) ‘hâlen simli sihirli bir beyazmış.’ (s.174)
Mevlana ve Şems’i hatmetmiş gibi yazan Şafak, varlıkların durumlarını gösteren bezemenin olmazsa olmazı sıfatı sayfada ortalama 5 (5.3) kez kullanmış. (10 p) ‘aynı bal sarısı ışığın altında. Koyu yeşil bir cüppe’ (s.292)
‘bir tek İlahi Aşk kalsın. Büyük harfle AŞK’ diyen Şafak, anlatıma güç kattığı gibi kavramlara zenginlik de veren ikilemeleri sayfada ortalama 0.5 (0.8) kez kullanmış. (1 p) ‘Sonra tek tek ve usul usul sakalımı’ (s.117)
Şems-i Tebrizi cinayetini çözmüş gibi yazan Şafak, montaj tekniğiyle hazır söz kalıplarını sayfada ortalama 0.022 (0.026) kez kullanmış.( 0.2 p) ‘Kuran’da Allah, ‘Bana kul hakkıyla gelmeyin’ der yoksa unuttunuz mu?’ (s.76)
Ahmet Ümit’in Tanrı ile konuşturduğu Şems’i, romanında el falına baktırtan Şafak, yazının içinde süs gibi duran alıntıyı sayfada ortalama 0.141 (0.417) kez kullanmış. (1.1 p)
Düşüngülü Eleştiri kriterlerine göre ‘Aşk’ romanına 118.1 puan verildi. Daha önce değerlendirilmesi yapılan ‘Bab-ı Esrar’a 121, Canan Tan’ın ‘En Son Yürekler Ölür’ 115.4, Ayşe Kulin’in ‘Umut’ 109.4, Hasan Hüseyin Gündüzalp’in ‘Yuğ’ 118, Çetin Yiğenoğlu’nun Kırmızı Koku 105.6, Muzaffer Koçar’in ‘Gökçek Ölmemiş’e 110.9 puan verilmişti. Aşk / Elif Şafak / Doğan Kitap / 419 s. // Erkeğin genç kıza arkadan girdiği apartman, ‘Masumiyet Müzesi’ olur mu? Lütfen!..
*- Parantez içindeki bilgiler Ahmet Ümit’in ‘Bab-ı Esrar’ romanının değerleri.