- 797 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
MEKTUPLAR
Dosta mektup ( CEVAP)
Değerli dostum,
Mektubunuz beni son derece etkiledi ve anlatılması güç duygulara sevk etti. Saatler boyu kendime gelemedim. Duygularımın öfke ile karışık olduğu bu günlerde bütün bedenimi silkeledi. Fiziksel ve ruhsal olarak yıpranmışlığımı unutturdu. Dostluğu tanımlamakta güçlük çeken ben, yorgun bedenime saplanan okların acısını taşırken, duygu coşkunluğu sabrımı zorladı. Muamma dünyanın muamma insanlarına söyleyecek hiçbir sözüm kalmamıştı oysa... Böylesine bir dostluk mesajı alınca kendimden utandım. Yaptıklarımdan utandım. Dilime dolanan dostluk mısraları ağaran saç ve sakalımdan aşağılara indi ve göğsümün üstünde sıkıştı kaldı. Kolay da çıkmayacak gibi...
Ne dosta diyecek söz, ne kelimeler kaldı
“Yalnız Yürek” kendiyle derin uykuya daldı
Kendini anlatmakta zorlanan bu insan, kaçış yollarını ararken “dostluk” kelimesine takılıp kalmanın azabını yaşamakta... Kesiksiz çizgilerin kesişme noktasında kilitlenen bir gönül, ağlamakta aylardır. Anlatamamaktan ya da anlaşılmamaktan... Ya da anlayamamaktan... Kelimeler dans ederken beynimde, ben kilitleri açmaya çabalıyorum. Açamayınca da kırmak zorunda kaldığıma yanıyorum. Kırıyorum... Yapıyorum, ama içeriye giremiyorum.
Boğuşan, didişen, itişip kakışan insanlar arasında haykıran sesi duymak nasıl zor ise, hıçkırıklara boğulmuş şairi duymak da o denli zor. Duyulmayan sesin, kendi sesini bile duymayan kulakların ne hükmü olur ki... Lime lime edilmiş hislerin ve düşüncelerin girdabında boğulan şair kendini toprağa gömmekte haksız olabilir mi?
Sıfır kere sıfır hep sıfırdır. Bir kere sıfır de sıfır eder. İşte öyle bir şey... Koskoca bir ömrü sıfırla sıfırı, sıfırla biri çarpmak için uğraşan bir gönül sessizliğe boğulmakta haksız mı?
Kelimelerle dans ederken ayağı kayıp düşen, her bir harfi etrafa saçılan bir şairin kelimelerini kim toplayabilir ki... Toplamaya kalkanların ayakları altında ezilirken kelimeler, şairden başkası o çığlıkları duyabilir mi?
Yorgun ayakların mısraları taşıyamamasının sorumlusu başkaları mı? Bedeninin her yerinden fışkıran cümlelerle, satırlarla, paragraflarla yıllar yılı dostluk kurmuş bir yazar, beyniyle küserse kimin kabahati var? Ruhunun derinliklerinde hissettiği sevdaları onu terk ederse şair ne yapsın? Kancaya asılan sessizliğin haykırışını duyan çıkar mı?
Ne gülün hüznüydü bu ne bülbülün tasası
Ruhunu asmışlardı tavandaki kancaya
Böyle değil aslında kâinatın yasası
Istırabı kalmıştı üç yapraklı yoncaya
Selam vermeye, selam almaya takati kalmayan kelimelerin tutsağı hecelerin parçalanmışlığında ünlemli kelimelerin boğuk bağırışı boşunadır. Duymamaya alışmış, “benlik” sevdasındaki kelime efendilerinin umurunda değildir. Umurunda değildir, hırçın şair kimsenin... Umursamazlığın ve övgü beklemenin kolaylığına âşık kelâm sahipleri, kelimeler katarına takılıp giderken, kimsenin umurunda değildir ÇILGIN ŞAİR’İN feryadı... Sevdasına yüce duyguları katık yapan yorgun bedenin narasında boğulmaya hazır kaç can vardır ki...
“Açtı çiçek, çatladı nar, döküldü tüm meyveler gönül bahçesinde... Bahçe çiçeksiz de kaldı. Kurumaya yüz tuttu koca çınar... Arzın derinliklerinde toprağa sarılan kökler cansız... Gövde kendine yıkılacak yer aramakta... Başkalarına zarar vermeme çabasında...
Anlatmanın zorluğunda, anlaşılamamanın sıkıntısında susan bir dilin ve Çaresiz gönül’ün sessizliğine, kalp atışlarıyla seslenen bir sese, kulak vermenin satırlarıdır bunlar.
Bağlamanın teli kopuk
Göğsünde kan oluk oluk
Kalan sadece bir soluk
Dostsuz can vermeye hazır
Bağırsa da sesi çıkmaz
Birkaç damla bendi yıkmaz
Kimsenin canını sıkmaz
Dostsuz can vermeye hazır
Bu gönülden kopup gelen birkaç satır ve birkaç mısra belki duygularımı anlatmaya yetmez. Burçlara dikmeye çalıştığım, sevda bayrağını indirdim oradan. Yerine suskunluğun ve yorgunluğun flamasını diktim. Beni anlayacağınızı umuyorum. Sessiz çığlık olmak çok daha güzel...
Size yüreğimin köşesinde bıraktığım kır çiçeklerinden son demeti sunmak istiyorum. Kabul buyurun lütfen... Sevgi ve sevdiklerinizle mutluluklar dilerim. Siz fazlasına lâyıksınız efendim. Gönlünüzün köşesine bana da yer verirseniz mutlu olurum güzel dostum. Sizi ben de seviyorum can dostum. Bana biraz zaman tanıyın. Toparlandığımda gene beraber olacağız.
NOT: Aylardır yazamadığım bir dosta cevaptır. Edebiyat sitelerinden uzaklaştığım için aldığım mektuba cevaptır.