Bahçedeki hüzün
Babamın sazı alıp eve getirdiği günü hiç unutamam.
Çocuksu bir merakla sazın tellerine dokunuşum, tellere her dokunuşumda çıkan o tiz sesin beni çok etkilemesi, öyle ki çok bilmiş edasıyla sazın akort ayarını yapma çabalarım. Sonrası bir saz hocasından ders almam gerektiği ve kısa süre içinde sazın bir köşeye atılması...
Aradan uzun zaman geçti ve sazı köşesinden çıkarttığımda sadece 3 telinin kaldığını gördüm. Ama bu bile sazın tellerine dokunmamam için engel teşkil etmiyordu. Üç telli sazımı yine tıngırdattım ve yine köşesine kalktı…
En son sazı elime aldığımda, bir telinin daha koptuğunu fark ettim. O an saz gözümde cazibesini yitirmiş, sadece bir ağaç parçasıydı… Kalan son iki teli, sonunu hiç düşünmeden kopardım ve sazı ebedi yolculuğuna uğurladım.
Oysa ben saz çalmak istiyordum…
Ağlar gökyüzü, parlayan resim
Kanayan yüzü, sönen bir yıldız
Elinde saklı, kör bir cımbız
Ayıklaya dur, ayıklaya dur
Yâr düştü göze, kağıda söyle
Kalem dinleyip, bir gelse dile
Şairin işi, hep kendisiyle
Sayıklaya dur, sayıklaya dur
Aytekin Orhan