- 923 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Eskişehir Gezimiz ( Ülkemi Geziyorum )
GÜZEL ŞEHİR ESKİŞEHİR’E BİR GEZİNİN ARDINDAN
Haziran ayında il kez Eskişehir’e gitmiştim.Eskişehir’ de işitme engellilerle alakalı eğitimin kalitesini duymuştum.Beni tanıyanlar “ Sen Eskişehir’e neden gitmiyorsun? Orada seni çok sevecek insan bulursun” demişlerdi.Bende Haziran’da bir Pazar günü kalkıp gittim. Eskişehir’de 2 tane İşitme engelliler Derneği var. İşitme Engellileri Kalkındırma ve Geliştirme Derneği Başkanı Oğuz Arslan 10 seneden bu yana Eskişehir’de yaşayan ,Üniversite eğitimi için oraya giderek, orada kız bulup evlenen, yakın zamanda da Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nde işaret dili tercümanı olan bir hemşerimizdi. İÇAD İşitme Engelli Çocukları ve Aileleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Cemal Özmen’de Sulusaray ilçemiz Beyazıt köyü doğumlu olan emekli bir baş komiser.Oğlu Ahmet Turan Özmen işitme engelli olunca Eskişehir’de yaşamak zorunda kalmış bir bey efendi hemşerimiz. Eskişehir’ o gün İÇAD ı ziyaret etmiş ve Cemal Özmen ve Şafak Mermi ile gezmiştik. Bu gezimizde hem onları gördük.Hem de Eskişehir’in güzel işitme engelli insanlarını , güzel kaplıcalarını tanımış olduk.Kaplıcalarına kelimenin tam anlamı ile bayıldım.Belki inanmayacaksınız ama bir günde tam 4 kere girdim. Son girmemizde işitme engelli milli güreşçi dostum Erhan Kavak ile girmiştik.Az kalsın bayılacaktım.Bu bir günlük gezimiz bizlere unutulmaz dostluklar sağlamış ve Yasemin Karakuş kardeşimiz ile tanışma imkanı da bulmuştuk.
Bu gezimizde tanıştığımız Yasemin Karakuş “ilerde seminer tertip etsek gelir konuşur musunuz ?” demişti .Bende nasip olursa davet ederseniz geliriz demiştim. Bu davet gelince yollara düştük.
24 Kasım sabahı saat sabahın 4’ünde Eskişehir’e ayak basınca her taraf karanlıktı.Uygun işkembecide her tarafı fotoğraflarla dolu mekanda çorbamızı içerek çayımızı yudumladık.Dışarı çıktığımızda baktık ki hala hava karanlık. Neyse ki Eskişehir’in kaplıcaları var ve sokakta gençler gezmekte.Çorba içmeye gelmişler grup grup. İki Üniversitesi olan Eskişehir’de her taraf yeşilliklerle kaplı. 2 dönem rektörlük, 2 dönem Belediye Başkanlığı yapan Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen de bir engelli babası.Kızı işitme engelli olunca .İlkokuldan Üniversiteye kadar eğitim tesislerini kazandırmış Eskişehir’ e. Öyle ki çocuğu işitme engelli olan aileler çocuklarımız daha iyi eğitim alsın diye Eskişehir’ e taşınmışlar.Bunlardan Emekli Baş komiser hemşerimiz Cemal Özmen ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Müfettişi Hayri Doğan bey ile iki çocuğu işitme engelli olan ve çocukları resim yeteneği ile göz dolduran Altun Aktaş Hanımı sayabiliriz.Sonradan bunlar İÇAD yani İşitme Engelli Çocukları Aileleri Derneğini kurmuşlar ve çocuklarının işitme engelli milli sporcu olmasını sağlamışlar. Çok da güzel yapmışlar.
Tokat’tan giderken Gazeteci ağabeyimiz Mehmet Camgözoğluna uğramıştık.Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karacaya uğgramamızı istedi.Yılmaz Karacaya uğradık ama Milli Mücadele gazetesini devrederek Anadolu Gazetesini kurduklarını öğrendik. Oraya uğradık ama kendisini bulamadık ve Tokat Gazetesinden, kitaplarımızdan bıraktık.Selamlarımızı iletik.
Sabah kaplıcalardan çıkınca Tuncay Çam bizi karşılayarak simit sarayında bir süre dinlenmemizi sağladı.Dernek binasına gittiğimiz zaman saat 11.00 idi ve vereceğiz seminer için hazırlıklar yapılmaktaydı.Yasemin Hanım , İşitme engelliler Entegre Yüksekokuluna, İşitme Engelliler Lisesine , İşitme Engelliler Öğretmenliği bölümü hocalarına, öğrencilerine ve ailelere duyuru yaptıklarını söyledi.Açıkçası böyle organizasyonun ilk defa yapılacak olmasından dolayı çok insan inanmamıştı .Ancak bizler kişilerin sayısına bakmadan konuşmaya doğru bildiklerimizi anlatmaya geldiğimizden 14.00 de başlayacak olan seminere 15.00 de başladık. Hayatımızdan örnekler vererek işitme engellilerin başarısını anlattık.Biz anlattıkça yanımızdaki İşitme Engelli tercümanı hemşerimiz Oğuz Arslan Tercüme etti anlattıklarımızı. Bir saatlik konuşmadan sonra ara verdik.
Eti Fabrikasında çalışan Hatice kardeşimiz fabrikadan hediye edilen büsküvitler ve kolalar, meyve suları ile güzel bir kokteyl verdi orada bulunanlara.
Konuşmamızda özetle şu başlıkları anlatmıştım.
1. Engel sadece beyinde olur.Beyni sağlam insanlar işitme engelli dahi olsa sabırla, anne ve babaların ilgisi ilke sevgisi ile ve eğitimle, anlamadıklarını anlayana kadar azimle gelişebilirler.Bir işitme engelli Üniversite okumuşsa herkes okuyabilir .
2. Güzel Üniversite okuyan bir işitme engelli her ne kadar mevkii makam sahibi olamasa da güzel meslek sahibi olarak kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettirebilir ve ayakları üzerine durarak güzel şeyler yaşayabilir.
3. Engelli insan her şeyi bahane ederek vurdumduymaz bir tavır takınmamalı ve hayatta başarılı olmanın yollarını okuyarak, seminerlere giderek , başarılı insanları modelleyerek zorlukları aşabilir.
4. Başarı insanın inanması ile olacak iştir.İnsan inanır ve çalışırsa hayat ona her zaman başarılı olma ve hayatta kalma imkanını verecektir.
5. Başarlı olmak içim maddiyata değil azim. Çaba , okumayı sevmekle olacak iş. Pek çok işitme engellinin para yoktu okuyamadım, gibi tavırları mazeret olamaz.Kaldı ki devlet işitme engelliye daha çok maddi imkan , yurt falan sağlamaktadır.
6. Yol gösteren insanlara saygılı olmak ve onları her zaman sevmek insana başarılı olma şansını verecektir.İnsan yeter ki başarılı olmak için çaba harcasın.
7. En güzel yol gösterici de güzel arkadaştır.İşitme engelli kiminle arkadaşlık kuracağını ve kiminle ne konuşacağını iyi anlamak ve yaşadığı hayata iyi bakarsa mutluluklar onunla olacak şüphesiz.İnsan buna dikkat etmeli.
8. Başarılı olmanın sınırı yoktur ve işitme engellilerden birisi başarılı olmuşsa, okumayı seven ve buna inanan her işitme engelli de başarılı olacaktır.İşitme engelli olan yeter ki istesin.
Bu konuları anlattıktan sonra sıra soru cevap bölümüne geldi.İşitme engelliler sağır dilsiz denmesine üzüldüklerini ve kendilerine toplumun işitme engelli demesi istediklerini ve kendilerini severek saygı toplumun kendilerine saygı duymaları halinde mutlu olacaklarını belirttiler.
Konuşmadan sonra şahsımıza teşekkür belgesi, bir demet çiçek, lületaşı ile yapılmış bir pipo hediye ettiler.Bizlerde Yasemin Karakuş Kardeşimize “Pozitif Yaşam” adlı bir kitap ve kalem takımı , Oğuz Arslan’a Kalem ve kitap, İÇAD Başkanı Cemal Özmen beye de kalemle mukabele ettik.
Sonra Tokat’tan götürdüğümüz Tokat Gazetelerini ve kitaplarımızı imzalayarak Tokat2lı hemşerilerimiz adına da kitaplarımızı imzalayarak onlara armağan ettik.Kitaplarımız yetmeyince gene yollayacağımızı söyledik ve Tokat’a dönünce yolladık.
Seminerin tamamlamasından sonra işitme engelliler ile sohbete devam ettik.Akşam yemeğini Eskişehir’in en nezih ortamı dedikleri Posta Pide denilen mekanında Oğuz Arslan, Yasemin Hanım ve ben yedikten sonra Eskişehir bozasından tattık. Sonra yeniden lokale gelerek lokale gelen , işitme engelli Üniversiteliler , İstanbul’dan gelen İşitme Engelli gençlerle sohbete devam ettik.Onlar sordu biz cevapladık.Onlarla sohbet ederken , yani insanın kendisini dinleyen ve seven insanlarla bir arada iken zamanın nasıl geçtiğini de unutmakta insan. Biz konuşurken bir de baktık ki zaman su gibi akmış ve yatma zamanı çoktan gelmiş.Bizim için ayrılan Öğretmen evi’ne doğru yola çıktık.
Sabah öğretme nevi’ nden yaptığımız kahvaltıdan sonra şehri gezmeye çıktık.Saat 12.00 de Eskişehir işitme engelliler ile İstanbul Sefaköy işitme engelliler maçını seyredecektik. O zamana kadar daha vardı.Bu arada iki çocuğu da işitme engelli olan Altun Aktaş hanım mesaj atarak bizi evine kahve içmeye davet etti.Bizlerde maç izleyeceğimizi söyleyerek teşekkür ettik.Maç izlerken Entegre Yüksekokuluna okumaya gelmiş Maraşlı bir gençle tanışarak stadın yanında çay içtik.Muhabbet ettik. Gene buluşmak üzere sözleştik.
Ayağımız uğurlu geldi ki Eskişehir Sefaköy ‘ü 5-1 skorla yenerek puansız yolladı.Hemen yanımızdaki stadyumda ise Türkiye 1. liginin üst sıradaki iki takımının Eskişehir ve Kocaeli maçı vardı ve 2-2 berabere kalmışlardı. Yan sahanın hemen yanında yüzme salonunda ise yüzme elemelerinde işitme engelliler yarışmaktaydı. Yüzme elemelerini Cemal Bey ile izlerken bir yandan da Altun Hanım ile işitme engelli çocuklarının okulunu, gelişimini sorduk ve iyi olduklarını öğrenince sevindik. Cemal Özmen ‘in gülle atmada milli takımda oynayan Entegre Yüksekokulu Grafik Bölümü öğrencisi oğlu Ahmet Turan Özmen ile tanışarak biraz sohbet etme imkanı bulduk. Daha sonra Cemal Bey hemşerimizle beraber tekrar geze geze İşitme Engelliler Lokaline vardık. Orada gene sohbet ederek sporcular için çıkarılan karavana yerken bir yandan da sohbet ettik gençlerle. Bu arada hem işitme engelliler Milli Takımının güreşçisi hem de Eskişehir işitme engelliler Futbol Takımının oyuncusu olan Erhan Kavak kardeşimiz kaplıcalara gitmemizi istedi.Ben de kıramayarak onunla kaplıcalara gittik. Gerçekten de güzel bir havuz sefasından sonra lokale geldik.
Seminerimizden haberi olmayan ve işitme engelli oğlu Caner Doğan ve onun arkadaşı ile lokalde bizi ziyarete gelen Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin değerli Müfettişi Hayri Doğan beyle koyu muhabbete daldık. İÇAD da bir toplantıya davet edeceklerini söyledi.Bizde davete icap edeceğimizi söyledik. Arabamızın hareket saatinde ise Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı misali Tokat’a dönmek üzere yola koyulduk.
TURAN YALÇIN-TOKAT