- 829 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Gerçek Özgürlük
Geçenlerde, genç bir drama yazarıyla tanıştım. Sohbetin orta bir yerlerinde, “ne kadar dürüstsün!” dedi, yarı hayranlık yarı şaşkınlık vurgulamasıyla sesinde.
Bu, benim hep övündüğüm, bir o kadar da öykündüğüm bir gerçek!
Övünmüşümdür hep dürüstlüğümle, bir onur bilmişimdir hep dürüstlüğü, saflığı da bir öyle.
Öykünmüşümdür de her kandırılmışlığımın ayırdına vardığımda, koruyamıyorum diye kendimi üzülmüşümdür, hep doğru bellerim söylenenleri diye hayıflanmışımdır her canım acıyışında...
Farklı davranamıyorum diye, salak hissetmişimdir kendimi, doğrusu, insanlardan korumam için kendimi türlü tavsiyelerde bulunan sevenler, dostlar düşündürtmüşlerdir ilk bu duyguyu, ben de beslemişimdir yıllarca; övünmüşlükle öykünmüşlük arası git-geller esnasında!
Hep en zor gelmiştir bana söylenenin ardında başka gerçekler aramak, gerçeği ise çarpıtmak.
Becerememişimdir yıllarca, yetemedi yani zekam buna!
Bu sabah, nasıl güzel, nasıl mavi, nasıl parlak bir hava, işime gidiyorken dolmuşta, dışarıdaki insanları seyrederken ve de beynimi rölanteye almışken, bir perde aralanıverdi birden!
Yüzlerinde maskeler vardı dışarıdaki çoğu kişinin, parıldama da yoktu gözlerinde, stres, parasızlık falan bahane, güçlü olmak için maske takmak gerekliliğine inanmışlardı bir kere!
Ciddi olunmalıydı, ancak o zaman insanlar sana saygı duyardı.
Korktuğun, ağladığın görülmemeliydi, zayıf sanırlardı.
Gülümsememelilerdi herkese, hafif algılanırlardı.
Bilmiyorum diyemezlerdi, cahil sanılırlardı.
Kaygılılardı, yorgunlardı!...
Çünkü, karmaşık olan yoldalardı!
Beceremediğimi yapıyorlardı, tabi ki çok yorulmuşlardı.
Düşünsenize, sürekli yalan söylemek, kime ne dediğini hatırlamaya çalışmak, üzerine gaf yapmamak için çabalamak...
Sürekli, her söylenenin ardında bir başka gerçek aramak...
Sürekli, ne yaparsam, nasıl yaparsam daha çok saygın olurum hesapları, güçlü algılanmak için yada sevimli olmak yada ne gerektiriyorsa o anın şartları, uygun maskede karar kılmak, onu takmak, taşımak...
Bu arada para kazanmak, günün gereklerini karşılamak, ana-baba olmak, ilişkiler kurmak...
Zor hepsini aynı anda kotarmak!
Ayırdına vardım ki bugün, ben yolun basitini seçmişim.
Ben, aslında kendimi sevmişim, kabullenmişim, ama hep çıplak kaldığımdan aralarında, kendimi yetersiz sanmışım.
Oysa ne özgürlüktür kendin olmak, ne hafifliktir maskelerden, formlardan arınmak!
Ne özgürlüktür olduğu gibi kabul etmek kişileri, işte tam da bu yüzden kızamamak kişilere.
Ne hafifliktir nefret taşımamak yürekte!
Oysa ne büyük bir güçtür kendin olmak; korkunu ifade etmek, sevdiğini bağıra-bağıra söylemek, ağlamak, neşelenmek, gülmek, şarkı söylemek istediğin anlarda, kontrol etmeksizin diğerlerini, sakil kalır mı yaptıklarım onların gözlerinde diye...
Ben, ben olmayı seçmişim, gereksiz yere çapraşıklaştırmadan basiti, o yüzden ki hiç becerememişim yalanı-dolanı, o yüzden ki uyamamışım formlara bir türlü...İyi ki, iyi ki...
Gülgün Karaoğlu
YORUMLAR
'Güçlü olmak için maske takmayı gereklilik haline getirip o maskeye inanmışlardı' İnanmak bir yana o maskeye adeta tapıyorlar, bir maskeyle yetinmeyenlerde var onlarada tavsiyem iyi bir tiyatro yazarı olabilirler... fazla yazı okumam, bu yazınız bi şekilde gözüme çarptı ve okudum tek gelimeyle Mükemmel.
doğduğumuz gibi yaşıyamıyoruz maalesef......
önemsenmek duygusu.../ diyosun ya bu tesbit çok doğru ve bazen sevdiğimiz insanları kaybetmemek uğruna girmiş olduğumuz yalan riskler....yalanların ayakta tuttuğu aşk lar....
...
şiirlerinizi okuyordum ama yazılarınızı yeni okumaya başladım..
sanırım bir çok konuda ögretici olcaksınız bana..
sevgi ile kalın..
..