- 1019 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SEBİL
Hiç sebilden su içtiniz mi?
Artık çok nadiren görebiliyoruz yollarda sebilleri.
Eskiden gelen geçen, sıcaktan bunalan insanlar su içsin diye bazı kişi ya da kurumlar belli noktalara sebiller koyarlardı.
İnsanlara faydalı olmak için, Allahın rızasını kazanmak için masraflarını kendileri karşılayarak, insanların dualarını umarlardı.
Kimi zaman da bazı kuruluşları hayır sahiplerinden yardımlar toplar, kimi zaman sebil şeklinde su, şerbet dağıtırlar, kimi zaman da yemekler dağıtan aşevleri kurarlardı.
Bir tür organizasyon yaparlardı yani.
Günümüzde de bazen şekil değiştirse de benzerleri zaman zaman yapılıyor.
İftar çadırları bunlara güzel bir örnek.
Her türden, her cinsden her ırkdan insan,oruçlu olsun olmasın, bimekanlar, fakirler, sokak çocukları dahil bu imkanlardan faydalanırlar.Kimse de kimseye sen kimsin, oruçlu musun, aç mısın, tok musun diye sormaz, sıraya her girene tepsileri doldurularak verilir.
Kazanların dibini buluncaya kadar ta ki..
Yine günümüzde bazı imkan sahipleri de benzer organizasyonlar yaparak ihtiyaç sahiplerine , hayır sahiplerinden sağladıkları yardımları ulaştırmak için çaba gösterirler.
Ama bazı kötü niyetlilerin bu aracılık yaptıkları hayırları yerine ulaştırmadıklarını, kendi çıkarları için harcadıklarını görür, üzülürüz.
Yine bazı kötü niyetlilerin de bu hizmetleri yaparken ırk, cinsiyet, sosyal statü, din, mezhep türü ayırımlar yaptıklarını görürüz.
Bazı insanlara kepçeyi daldırıp taslarından taşa taşa su doldurduklarını, ne hikmetse diğer bazıları taslarını uzattıklarında ise, ellerinde tuttukları kepçeyi, garibanları kovalamak için kafalarına indirdiklerini görürüz. Arkasından yine hemen, kirli önlüklerine kepçeyi silip güya temizleyerek, diğer bazı insanların taslarını yine doldurmaya devam ettiklerini gözleriz.
Tası dolu sevinerek hemen bir köşeye çekilip nimetlerden faydalananların gözleri parlarken, kepçeyi kafasına yemiş, yara bere içinde kalmış diğerleri ise çaresizlikten usanmadan, bıkmadan tekrar tekrar kafalarına kepçe yeme sırasına girerler, yeni yaralanmalar berelenmeler sahibi olduktan sonra , kıyıdan tekrar cesaretlerini toplayıp sıraya girecek psikolojilerini zorlamalarını beklerler açlıklarının, susuzluklarının. Bu böyle kazandaki su bitene kadar devam eder.
Kepçecibaşı görevini yapmıştır, kazanı bitirmiştir.
Ancak uzaktan niçin hala boş kazanı ve elindeki kepçeyi izlemeye devam ederler, ellerinde boş taslar bekleşenler.
Bir umut, bir imkan beklerken belki, kepçecibaşının işaretiyle bulundukları yerden de kovalanırlar elleri sopalı adamları tarafından.
Kepçecibaşı mutludur.
Elindeki imkanları sonuna kadar kullanmıştır.
Tasları dolu, yüreklerinin sıcaklarını ferahlatan çocuklar mutludur bugünlük.
Hayır sahipleri, hayırlarının dağıtılmış olmasından mutludur.
Ulu makamdaki yöneticiler, böylesine ulvi bir görevi yapan kepçecibaşından ve sebilinden memnundur, gurur duymaktadır, onur duymaktadır.
Ne güzeldir insanlık, ne güzeldir çağdaşlık..!