- 5667 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÖĞRETMENİN DİLİNDEN IV........
“Bir öğretmenin dilinden” adlı yazı dizimin dördüncü serisiyle buradayım yine…Öğretmenin malzemesi biter mi? İmkansız…Aslında hata ediyorum çünkü gün içersinde öyle fazla komik ve ilginç diyalogla karşılaşıyorum ki şaşırırsınız ve maalesef anı anı bunları not edemiyorum. Dolayısıyla pek çok malzemem, hatırımdan silinip gidiyor. Ama var yine de toparladığım birkaç enteresan diyalog. Bunları paylaşmak istedim.
10. sınıfta Türk Edebiyatı dersinde, “Aşık Tarzı Halk Edebiyatı” nı işliyoruz…Önce öğrencilerime not tutturup, peşinden detaylı bir şekilde konuyu anlatmayı ve onlarla tartışarak dersi sürdürmeyi uygun buldum ve yazdırıyorum…
Ayşe: Aşık Edebiyatında, saz şairlerinin gelişmesi, usta- çırak ilişkisine dayanır…
Öğrenci: Hocam organize sanayinde mi çalışıyor bunlar?
Yine 10. sınıfta, Türk Edebiyatı dersinde, Erzurumlu Emrah’a ait bir semai örneği işliyoruz.Şiir şu şekilde:
Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
………………………..
şeklinde devam ediyor. Öğrencilerime bu şiirin arka planında ne anlatılmak istendiğini sordum ve bir öğrencimin cevabı:
- Hocam şair burada Gönül isimli bir arkadaşına sesleniyor. Ona asla ve asla gurbete gitmemesi gerektiğini, orada çok zorlanacağını, para kazanmama gibi olumsuz bir durumun da olabileceğini söylüyor. Hele ki gurbet elde aşık olmaması gerektiğini ısrarla belirtiyor. Çünkü kendi köyünün insanı her zaman için yabancıdan iyidir.
Geçtiğimiz cumartesi saçlarıma kırmızı röfle yaptırdım. Yani siyah zemin üstüne kırmızı tutamlar şeklinde ifade edeyim. Tabii öğrenci milletinin diline de anında düştüm. Bakalım yorumlarına:
- Hocam kafanızda Gafur pijaması var gibi
- Hocam silah zoruyla mı yaptırdılar?
- Hoca! depresyona mı girdin?
Kitap okuma saatindeyiz ve öğrenciler kitap okumayıp, muhabbet etmek için çırpınıyor. Bense inatla onlara okumanın faydalarını anlatıyorum. Bir öğrenci ile aramda geçen diyalog şu şekilde:
- Aç bakayım kitabını, okuma saatindeyiz
- Ya hocam müzik dinlesem olmaz mı?
- Hayır, kitap oku.
- İddia skorlarını okuyabilir miyim?
- Hayır, kitabını aç, adam gibi oku.
- Pekiyi mesaj okusam?
- Hımmm…O zaman ben senin canına okuyayım mı?
- Ben en iyisi romanımı okuyayım…
Bu da sayın Müdür Bey’den güzel bir replik:
- Arkadaşlar bu Kızılcahamam gezisine hepinizin katılmanızı ve sınıflarınızın başında durmanızı istiyorum. Bu çocuklar tam ergenlik döneminde, akılları fikirleri başka yerde. Eee malum orada da ağaç çok. Kötü şeyler olabilir, zaptedemeyiz.
Yeni malzemeler topladıkça, sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Şimdilik bu kadar. Sevgiler…
(A-Y)
YORUMLAR
Tekrar tekrar okudum, gülmekten yazamadım. Muhakkak devamını bekliyorum.
Öncekileri de okudum. Çok güzel kaleme almışsınız. Teşekkürler bizimle paylaştığınız için.
Sevgiler...
Elinize sağlık değerli hocam her meslekte böyle nükteler yaşanır. iyi görevler. saygılar. aşıkturhani
Bugün ruh halimin verdiği midir bilinmez ama şöyle şiirli günümdeyim sanıyordum. Hatta gezebildiğim kadar da baktım fonda da her zamanki gibi Mustafa Zorla. Yazı okumam çok ama "öğretmen" kelimesi çekti aldı. Bir kere bir haftalık zorunlu derslere girmiştim. Ama böyle ergenlik dönemleri değil bu yine de iyi.Hep ilk 5 sınıfta daha uslu olurlar daha iyi söz dinlerler demiştim büyükler arsız olunca hep öyle gördüğüm içindi sanırım o düşünce ki o gün yerle bir olmuştu. Sözgelimi "çocuk". Çiçek ol dersin"öğretmenim saçımı çekti" der.
Buraya bakınca da durumlar pek farklı değil:)))
"Ayşe: Aşık Edebiyatında, saz şairlerinin gelişmesi, usta- çırak ilişkisine dayanır…
Öğrenci: Hocam organize sanayinde mi çalışıyor bunlar?"
Gülmekten gözlerim yaşardı.
"Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
………………………..
şeklinde devam ediyor. Öğrencilerime bu şiirin arka planında ne anlatılmak istendiğini sordum ve bir öğrencimin cevabı:
- Hocam şair burada Gönül isimli bir arkadaşına sesleniyor. Ona asla ve asla gurbete gitmemesi gerektiğini, orada çok zorlanacağını, para kazanmama gibi olumsuz bir durumun da olabileceğini söylüyor. Hele ki gurbet elde aşık olmaması gerektiğini ısrarla belirtiyor. Çünkü kendi köyünün insanı her zaman için yabancıdan iyidir."
Adı ders olunca şiir de iter. Ve inanıyorum ki herkesi balık gibi ağlara düşüren "aşk" eğer ders olsaydı dünyaca hep bir kaçardık. İşin sırrı "dinlemek" olduğu için midir ya da biz bunu zaten bilmediğimiz için midir bilinmez ama bir gerçek olduğu ortada.
Güzel anılarla bohçalanacak bir dünya:)))
Sevgimle.
Kitap okuma saatindeyiz ve öğrenciler kitap okumayıp, muhabbet etmek için çırpınıyor. Bense inatla onlara okumanın faydalarını anlatıyorum. Bir öğrenci ile aramda geçen diyalog şu şekilde:
- Aç bakayım kitabını, okuma saatindeyiz
- Ya hocam müzik dinlesem olmaz mı?
- Hayır, kitap oku.
- İddia skorlarını okuyabilir miyim?
- Hayır, kitabını aç, adam gibi oku.
- Pekiyi mesaj okusam?
- Hımmm…O zaman ben senin canına okuyayım mı?
- Ben en iyisi romanımı okuyayım…
Bu da sayın Müdür Bey’den güzel bir replik:
- Arkadaşlar bu Kızılcahamam gezisine hepinizin katılmanızı ve sınıflarınızın başında durmanızı istiyorum. Bu çocuklar tam ergenlik döneminde, akılları fikirleri başka yerde. Eee malum orada da ağaç çok. Kötü şeyler olabilir, zaptedemeyiz.
Yeni malzemeler topladıkça, sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Şimdilik bu kadar. Sevgiler…
öğretmen olmak vardı
şimdi
dedirttin
yazar.
alkışlarımla.