KADER UTANSIN..! AMA NEDEN..?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kader Utansın..!nasıl yani…neden utanacakmış Kader...?
Utanması gereken bir şey mi yapmış Kader...yok...O mu utanmalı yoksa biz mi..?Utanması gereken birileri varsa o da kesinlikle biz insanlarız.
Öncellikle bu kavramı kullanmaktan Allah’a sığınırım.Ayrıca çok derin anlam taşıyan bu kavramı kullanmak tamamen küfre götürüyor biliyor musunuz …evet küfre götürüyor…onun için aman ha..!sonra;kadere biz müdahale edemeyiz,Allah ne yazmış ise o olur,bizler ne yapsak da boş demek yanlıştır ve buna Cebriye denir ki bu da sapık bir inanıştır.
Bu konuyu açmak istiyorum biraz…Kader ;imanın şartlarından olup kabul etmiş,iman etmiş ve inanmışızdır…o zaman..?
Peki Kader nedir acaba..?kısaca tanımına bakalım isterseniz…
Kader: Cenab-ı Allah tüm kainat ve içindekilerini;dünyayı,zamanı,mekanı,insanları,
kiyamet gününü,ahiretı v.s. yani her şeyi yaratmadan önce bir ölçü ve proğrama göre takdir etmesi ve Levh-i Mahfuz’a kaydetmesidir.Bu demek değildir ki Allah’ü Teala başımıza neler gelecek önceden yazmış ve belirtmiştir…hayır yok öyle bir şey..ama yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı önceden görebiliyor Cenab-ı Allah.
Bu ne demektir..?anlayacağımız alnımıza önceden yazılıp çizilen bir şey yok…öyle olsaydı sevap günah neden olacaktı ki…hele cennet ile cehennem olur muydu..?peki önceden bunlar belirlenmiş olsaydı Cenab-ı Allah o zaman yaptıklarımızdan bizi hesaba çeker miydi..yok…demek ki yaptıklarımızdan ve başımıza geleceklerden tamamen biz sorumluyuz…
Çünkü; Allah bizi yaratmış akıl vermiş ve Kur-an-ı Kerim gibi büyük bir rehber vermiş,doğruyu,yanlışı göstermiş…külli ve Cüz-i iradeyle de nerede ne yapmamız gerekir yetkisini de bizlere bırakmıştır...yani kısacası sonumuzu,nereye gittiğimizi biz hazırlıyoruz ve Allah da bütün bunları ve bizleri görüyor…
Ee bütün bunlara rağmen sen gel hırsızlık yap,adam öldür,intihar et,kapkaç yap,günah işle v.s. cezalandırma gör,zorda kal…Kader utansın de…hadi ordan..var mı böyle bir şey..?Ahmet suç işlesin Mehmet utansın de…olur mu hiç..?olmaz olmaz dostlar..herkes yaptıklarından sorumludur…yapan utansın..Kaderin bir günahı yok anlayacağımız…o yüzden aman haa..!küfre götüren bu kavramı asla kullanmayalım,kullananları da uyaralım.Cenab-ı Allah,bilerek veya bilmeyerek yaptığımız bütün günahlardan bizi afetsin…
Sevgi ve saygılarımla…
d.adıbelli-11/06/2007
YORUMLAR
SAYIN HACI ALİ HOCAM ELİNİZE SAĞLIK...HER ŞEYDEN ÖNCE ŞUNU DA EKLEMEK LAZI KADER KONUSUNDA, İSLAM TARİHİNDEKİ KADER TARTIŞMALARININ ARKA BOYUTUNDA SİYASİ DÜŞÜNCELER YATMAKTADIR...EMEVİ İKTİDARI KENDİLERİNİN YAPTIKALRINI HAKLI ÇIKARMAK İÇİN CEBRİYE GÖRÜŞÜNÜ YAYMIŞ VE YAPTIKLARI KÖTÜLÜĞÜ ALLAHIN KADERİNE BAĞLAMIŞLARDIR...BUNA KARŞI ÇIKAN ALİMLERİN GÖRÜŞÜNÜN ARDINDA BUNA TEPKİ OLARAK KADERİYE GÖRÜŞÜ SAVUNULMUŞ...KİŞİLERİ HER YAPTIĞINDAN SORUMLU OLDUĞU SÖYLENMİŞTİR...KADER İLE İLGİLİ TARTIŞMALARIN ARKASINDA BU VAR... ANCAK HER İKİ GÖRÜŞÜDE HAKLI ÇIKARACAK AYET VE HADİSLER VAR...
AMA AHMET HULUSİ HOCANIN ÇALIŞMASI TAMAMEN MODER VE SÖYLEMİ YENİ BİR ÇALIŞMA VE KAYDA DEĞER...
AYRICA SANIRIM KADER KONUSU BU PLATFORMDA ÇOK SAĞLIKLI TARTIŞILMAZ...HÜRMETLERİMLE
Evet, gelelim “Amentü”müzdeki “Kadere iman” konusuna…
“…ve Bİ-L KADERİ” diyerek “B” sırrı işaretini kavramış olarak, idrâk edemesek de hiç olmazsa iman etmemiz istenen “Kader” konusuna…
“Kader”in, varlığın kendi varoluş programı içinde mevcut oluşu, dışardan başka biri tarafından yazılmadığı gerçeğine!.
Evrensel sistemin gerçeklerine…
Âmentü'nün esaslarından biri olan "kadere iman", gerçekte, ancak "kader"in ne olduğunu bildikten sonra mümkündür.. Aksi takdirde sadece "kader" ismine iman edilmiş olur!.
Mahiyetini bilmediğiniz bir şeye "iman" etmek, ancak, o bilmediğiniz şeyin "ismine iman etmek" demek olur!. Oysa önemli ve gerekli olan, o şeyin "ismine" değil, ismin işaret ettiği "mânâsına, işaret edilen olaya iman" etmektir!.
İşte bu anlayışla gelin şu iman etmemiz zorunlu olan evrensel gerçekler nedir bir inceleyelim…
(Bu konuyu 1986 yılında yayınlamış olduğum “İNSAN VE SIRLARI” isimli kitabımda çok daha detaylı ve çeşitli soruların cevapları verilmiş hâliyle okuyabilirsiniz “KUR'ÂN-I KERİM VE HADİSLERDE KADER ANLATIMI” bölümünde.
Ayrıca, “AKIL ve İMAN” isimli kitabımızın “Kadere İman” bölümünde ve dahi,
“Hazreti MUHAMMED’İN açıkladığı ALLAH” isimli kitabımızın “Kader konusunda bilgiler” bölümünde mevcuttur.)
"SİZE YERYÜZÜNDE VEYA NEFİSLERİNİZDE İSABET EDEN BİR OLAY, BİZİM ONU YARATMAMIZDAN ÖNCE, MUTLAKA BİR KİTAPTA (BİLGİ MERKEZİNDE) YAZILMIŞTIR!...
BUNU, ÖNCEDEN (oluşturan boyutta) TAKDİR EDİLMİŞ VE YAZILMIŞ OLDUĞUNU BİLİP; ELİNİZDEN ÇIKAN ŞEYLERDEN DOLAYI ÜZÜLMEMENİZ VE ELİNİZE GEÇEN İLE DE SEVİNİP ŞIMARMAMANIZ İÇİN AÇIKLIYORUZ..." (Hadîd: 22 - 23)
Düşünün!... Sadece bu âyetler, düşünen bir beyine hangi gerçekleri vurgular! Çok düşünülüp anlaşılması için gayret gereken bir muhteşem bilgidir bu! Tek kare resimdeki boyutsal oluşumun açıklamasıdır bu izah! Esmâ âlemindekinin efâle yansımasının mekanizması açıklanmaktadır burada anlayabilecek olanlara.
Bunun hemen sonrasında da sistemin nasıl oluşup çalıştığının açıklaması yer almaktadır O muhteşem BİLGİ kaynağı Kurân-ı Kerîmde:
"...FITRATALLAHİLLETİY FETAREN NÂSE ALEYHA; LÂ TEBDİYLE LİHALKİLLAH; ZÂLİKED DİYNÜL KAYYIM; VE LÂKİNNE EKSEREN NÂSİ LA YA'LEMUN". (Rûm: 30)
"İnsanlar belli program üzere, programlanmış olarak vardırlar. ALLAH’ın belli bir programla ve amaçla halkettiği varlığında asla program değişikliği olmaz. Din bu esas üzerine kaimdir. Velâkin insanların ekseriyeti bu gerçeği bilmezler"!.
"KUL KÜLLÜN YA'MELU ALA ŞAKİLETİH"dir. (İsrâ: 84)
"DE Kİ: TÜMÜ DE (tüm yaradılmışlar - evren içre evrenlerdekilerin tümü) PROGRAMLARI (ŞÂKILESİ) DOĞRULTUSUNDA FİİLLER YAPAR..."
Kul, rabbına tâbidir!.
"HAREKETTE OLAN HİÇ BİR MAHLÛK HARİÇ OLMAMAK ÜZERE, HEPSİNİ ALNINDA (BEYNİNDE) ÇEKİP GÖTÜREN O'DUR!." (Hûd: 56) âyeti işte bu gerçeğe işaret eder.
Yani, o varlığı bulunduğu haliyle yaşatan; "ALNINDA" –alnının arkasındaki beyninde– açığa çıkan, esmâ terkibinin oluşturduğu program onun Rabbıdır... Çünkü onun varlığı, kendisinin rabbı olan esmâ terkibinin tabii sonucudur...
“Mümin” isek iman etmemiz zorunlu olan Allah Rasûlü ve son Nebîsi Muhammed Mustafa (aleyhisselam) “sünnetullah” realitesini bakın nasıl bildiriyor bizlere:
1– ALLAH DİLEMEDİKÇE SİZ İSTEYEMEZSİNİZ!.. (İnsân: 30)
2– İSTEDİĞİNİ (irade ettiğini) FİİLE (efâl âlemine) ÇIKARIR. (Burûc: 16)
3– O FİİLERİNDEN (efâl âlemine çıkardıklarından) MESÛL OLMAZ; FAKAT ONLAR MESÛL OLURLAR (sonuçlarını yaşarlar).. (Enbiyâ: 23)
4– HALBUKİ SİZİ DE YAPAGELDİĞİNİZ ŞEYLERİ DE ALLAH YARATMIŞTIR!.. (Sâffât: 96)
5– "YERYÜZÜNDE VEYA NEFİSLERİNİZDE SİZE İSABET EDEN BİR MÜSÎBET, BİZİM ONU YARATMAMIZDAN EVVEL, MUTLAKA BİR KİTAPTA YAZILMIŞTIR.
BUNU, ÖNCEDEN MUKADDER VE YAZILI OLDUĞUNU BİLİP; ELİNİZDEN ÇIKAN ŞEYLERDEN DOLAYI ÜZÜLMEMENİZ VE ELİNİZE GİREN İLE DE SEVİNİP ŞIMARMAMANIZ İÇİN (açıklıyoruz)!.. ALLAH, DÜNYALIKLA BÖBÜRLENENİ SEVMEZ". (Hadîd: 22 - 23)
6– HAREKETTE OLAN HİÇ BİR MAHLÛK HÂRİÇ OLMAMAK ÜZERE HEPSİNİ ALNINDA (BEYNİNDE) ÇEKİP YÜRÜTEN O'DUR!.. (Hûd: 56)
7– DE Kİ: HEPSİ DE KENDİ PROGRAMLARI DOĞRULTUSUNDA (şakûllerinde) FİİLLER ORTAYA KOYARLAR. (İsrâ: 84)
8– "ALLAH DE, ÖTESİNİ BIRAK..." (En’âm: 91)
9– BİZ HER ŞEYİ B-KADERİYLE (kaderi kendi özünden gelen programla) HALKETTİK!.. (Kamer: 49)
Kur'ân-ı Kerîm'de bu konuda bu anlamda daha pek çok âyeti kerîmeler olmasına rağmen aklı olana bu kadarı yeter; anlayışsızlığın devâsı yoktur, diyerek; şimdi de Sahih-i Müslim isimli hadîs kitabının "KADER" bahsinde bize nakletmiş olduğu Rasûlullah (salla’llâhu aleyhi vesellem)’in açıklamalarına idrâklarımızı yöneltelim:
Ebu’l-Esved ed-Dieliyy şöyle dedi:
İmran ibn Husayn (radıya’llâhu anh) bir gün bana şöyle sordu:
– İnsanların yapmakta oldukları ve emek çekip didindikleri şeye ne dersin?.. Kendilerine hüküm olunan ve sebkât etmiş bulunan kaderden, kendilerine gelip geçen bir şey midir?.. Yahut Nebî ve Rasûllerinin getirdiği şeylerden olup da kendilerini karşılayacak ve aleyhlerine delil sâbit oluveren şeylerden midir?..
– Hayır!.. (karşılaşacakları tesadüfî işler değil). Lâkin, geçmişte kendilerine yazılan ve kendilerine gelip çatan bir şeydir!.. dedim.
Bunun üzerine İmran bin Husayn sordu:
– Öyle ise bu insanlara ZULÜM olmuyor mu?..
Bu sözden şiddetle korktum ve şöyle dedim:
– Her şey, Allah'ın mahlûkudur ve elinin mülküdür!..
– O YAPTIKLARINDAN MES'ÛL OLMAZ; FAKAT ONLAR MES'ÛL OLURLAR!.." (Enbiyâ: 23)
– Allah sana merhamet buyursun!.. Ben sana sorduğum şeylerle ancak senin aklını imtihan etmek istedim. Müzeyn kabilesinden iki kişi Rasûlullah’ın yanına geldiler ve şöyle sordular:
– Yâ Rasûlullah!.. İnsanların bugün yapmakta oldukları ve emek çekip didine geldikleri şeye ne buyurursun?.. Bu üzerlerine hüküm edilen ve önceden yazılan bir kaderden olarak, kendilerine isâbet eden bir şey midir?.. Yahut, Nebî ve Rasûllerin getirdiği ve üzerlerine hüccet sâbit olan şeylerden olarak, kendilerinin karşılayacakları şeyler içinde midir?..
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
– Hayır!.. Bu ikinci şekil değil!.. ÜZERLERİNE HÜKÜM OLUNAN VE KENDİLERİNE GELEN BİR ŞEYDİR (kaderdir). Azîz ve Celîl olan Allah’ın kitabında bunun tasdiki şu âyettir:
– HER BİR NEFSE VE ONU DÜZENLEYENE, SONRA DA ONA HEM KÖTÜLÜĞÜ, HEM KORUNMASINI İLHAM EDENE. (Şems: 7 - 8)
* * *
Câbir radıyallâhu anh şöyle dedi:
Surûkatubnu Mâlik ibn Cu'şûm geldi ve şöyle sordu:
– Yâ Rasûlullah!.. Bize DİNİMİZİN ASLINI BEYAN ET!.. Bugünkü amel neyin içindedir?.. Bunun bilgisine nisbetle, biz sanki şimdi yaratılmış gibiyiz. Bugünün ameli, kalemlerin yazıp da kuruduğu, takdirlerin cereyan ettiği işler içinde midir?.. Yoksa karşılaşacağımız işler içinde midir?
Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem):
– Hayır!.. Bugün ki iş, yeniden oluşacak işler içinde değildir!.. Fakat kalemlerin yazıp kuruduğu, takdirlerin cereyan etmiş olduğu işler içindedir!.. Buyurdu
ahmet hulusü'nün nisan 2007 tarihli ;sitesinde bulabileceğimiz yazısının bir bölümüdür.....................
yanlış bilgilenmelerin önüne geçmek umuduyla,bilgilerinize sunulur. saygılarımla.
hacı ali tarafından 6/12/2007 3:25:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
biliyorum haci hocam..ateşi elle almak gibi birşey bu tur konular...o yuzden elimden geldiğince dikkat ettim kullanacağım kelimelere..anlayacağınız ateşi maşa ile tutmaya çalıştım..
ayrıca çok güzel açıklamalarda bulunmuşsunuz..yüreğinize sağlık...bunun üzerine diyecek bir söz bulamıyorum..
içten ve açıklayıcı yorumunuz için teşekkür ederim..
ayrıca yorum yapan diğer şair dostlarıma da içten ve samimi yorumlarından dolayı sonsuz teşekkür ederim...
saygı ve sevgilerimle....
kader kavramını açıklaman bir çok konuda gerçekten aydınlatıcı olmuş.ama siz de biliyorsunuz ki mutezile ve eşari gibi büyük alimlerin çok farklı yorumları da var. ama tüm bu islam alemlerinin açıklamaları ve sizin bilgileriniz ışığında şunu söyleyebilirim ki...önce tedbir sonra tekbir... yani hayatta kader kurbanları diye bişey yoktur. ne yapıyorsak karşılığını iyi yada kötü alırız...
Çünkü; Allah bizi yaratmış akıl vermiş ve Kur-an-ı Kerim gibi büyük bir rehber vermiş,doğruyu,yanlışı göstermiş…külli ve Cüz-i iradeyle de nerede ne yapmamız gerekir yetkisini de bizlere bırakmıştır...yani kısacası sonumuzu,nereye gittiğimizi biz hazırlıyoruz ve Allah da bütün bunları ve bizleri görüyor…
tebrikler...
kader hakkında konuşmak öyle kolay bir iş değildir........
ne nereye kadar kader,nereden sonra irade devreye girer
bilmek, hakkında yazmak çizmek kolay değil.
yazıda, bir yüzüyle çok güzel şeylerden bahis açılmış.kabul ancak her şeye cevap değil........
hz Ali efendimize bir bedevi -bana kaderden haber ver,der.
el cevap -sen ondan sorma.o bir denizdir,sen onda boğulursun.bir daha sorar.sen ondan sorma o okyanustur cevabını verir...........
kurana göre değişen kader var........
değişmeyen var.........
bilinen o ki herkes yaptığından sorulacak..........hem de atom ağırlığınca ince ince .........
' eşşakiyun eşşaki fi batni ümmi
essaidün essait fi batni ümmi.'
meal; insan ana rahmine düştüğünde şaki olur
insan ana rahmine düştüğünde sait olur.
bu bir hadisi şeriftir............
biz saitlerden miyiz bilemeyiz.ancak yüce yaratana inanımız ve itaatımızla ondan kurtuluş dileniriz.
o' nu hiç bir konuda kayıt altına almayız.
o mülkünde muhtardır.
'kul yönünden bakınca ne ekti onu biçer
hak katından bakarsan her şeye hükmü geçer.'
sayfamda bulunan bu beytin yanında başka şiirlerim de var,kadere dair.kader ummandır ora giren çıkamaz.
akıl çamura saplanmış eşeğe döner; kader karşısında.bu sözde hz mevlana'ya aittir.
akıl çözemez derken imanlı akıldan bahs edilmiştir.yani mü'min akıldan..........bugün mü'min akıl sahibi kaçta kaçtır sizce.
bir yaratan var ve bizi hesaba çekecek.bizi bizimle görüyor,bizimle duyuyor.bildiklerimizi biliyor bilmediklerimizi de biliyor......o'na sığınıyorum....sizi de ona ısmarlıyorum........sevgi ve saygılarımla..
Cenab-ı Allah bilerek veya bilmeyerek yaptığımız bütün günahlardan bizi afetsin…
amin.
bilerek ve iradesi ile suç işleyenler tabiki bu suçu kadere yükleyemezler.
kadere inanmak inançımızda var.kaderimiz dosdoğru bir yol olarak çizilmiştir.o yoldan sapmalar kaderle ilgisi yoktur.
adam önüne bakmaz ve kuyuya düşer.Allah ona göz vermiş
önüne baksaydı düşmeyecekti.işte bu kader degildir.
bu örnekteki gibi olayların kaderle ilgisi yoktur.
ama kader vardır.
kutluyorum mesaj veren yazınızı.
Kader Utansın... Yani beklentilerinin gerçekleşmemesinde sığınılacak bir teselli, Kahpe Felek deriz, Felek neden kahpe olsun kii... Felek kim, nerde , nasıl biri.. Bizim hasımımız Felek mi? Feleğe neden bu denli fırsat veririz ki, Akıl nerde, us nerde??? HERKES YAPTIĞINDAN SORUMLUDUR.. KADER VE FELEK, SIĞINMAÇLIĞIMIZIN, PİŞMANLIĞIMIZIN VE ACİZLİĞİMİZİN DİĞER ADIDIR....TEBRİKLER..