- 2230 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hırs ve Açgözlülük
Sabah 5’te yattım dün gözlerim kan çanağına dönmüştü ve ağrıyordu, açık oluncada kapalı oluncada ağrıyordu. Yine kuş cıvıltıları başlamıştı. Onların eşliğinde uyumuşum. Sabah kalktığımda uzun zamandır oynadığım bir oyunda bir elemanın ülkeme ardarda 20 kere saldırdığını ve tüm malımı götürdüğünü gördüm ve güldüm. Benim stratejim kimseye saldırmamak kendi kendine kalkınmaktı. Kimseye saldırmazsam kimsede bana saldırmaz düşüncesiyle olan ordularımı salıvermiştim. Bir uyanık bunu anlamış ve deyim yerindeyse çürütecek kadar saldırmış. Aslında bir tarafım üzülüyordu o adam için. Bir oyun için nedendir bu hırs. Neyse bir kere daha saldıracakken açtım diplomasiyi ve bir güzel küfür ettim. Çok rahatladım anlatamam, ve hesabımı iptal ettim. Adam beleş mallarımı alıp, benim mallarımı satıyordu. Hem küfürü yedi hem kaynağı kesildi. Biraz kafa olsa bir kaç günde bir saldırır, beni oyundan bıktırmaz, kaynağı sonsuza dek devam ederdi. Ama insanoğlu böyle işte bir şeyi bulduğunda bitirene kadar sömürür. Evet bu yazımda hırs ve açgözlülükten bahsedeceğim...
Bu iki kelime çoğu zaman bir arada olur bir kişide. Bir kişi çok hırslı ise aynı zamanda açgözlüdür. Aza tamah edemez çok hırslı olduğu için, altta kalınca ummadık yöntemlere başvurur. Cinayete kadar gittiği vardır. Hırs aslında yeterince olduğunda iyi bir şeydir. Belirli hedeflere ulaşmanı sağlayabilir. Ama gereğinden fazlaysa bu kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar verir. Saf duygularını köreltir. Seni bir canavara dönüştürebilir keza aç gözlülükte. Hırsı ne güzelde açıklamış Voltaire "Hırs bir sandalın yelkenini şişiren bir rüzgara benzer; fazlası gemiyi batırır, azı da gemiyi olduğu yerde bırakır.." ne kadar doğru bir söz. Evet hırsı dengelemek gerekiyor. Bu söylenildiği gibi kolay bir şey olmasa gerek. İnsanoğlu kendi yolunu bir şekilde çizmelidir, çizerde. Bu yolda belirli tehlikeli kavşaklar, viyadükler, dağ yamaçları vardır. Buraları geçmek oldukça zor olduğu için kendimizi çok sıkarız, kasarız. Bir azami değerimiz vardır. En azından bu azami değerin altına düşmemeyi isteriz. Düştüğümüzde bir daha çıkamayız çoğu zaman. Çünkü öfkeleniriz, öfkeyle kalkan daima zararla oturur sonuçta. Ama öfkemizi kontrol edebilirsek hırsımızı dengeleyebiliriz. Öfke her kişinin içinde saklanır. İnsan onu çıkarmamak için çok uğraşır. Ama çıktığında her şeyi altüst edebilir. Bir insanın hayatı kötü gidiyor diyelim bir türlü düzlüğe çıkamamış bir araç olarak betimleyelim. Bu insan doğal olarak strese girecektir. Streste öfkeyi getirecektir ister istemez. Ama buna meylli olmamak gerekiyor. Eğer insan olaylara pozitif yaklaşabilirse yakalamayacağı hedef yoktur. İmkansız yoktur işte o zaman. Tıpkı Nicola Tesla gibi Edison’a rağmen alternatif akımı bütün uğraşlarıyla bulup tarihe geçmiştir. Hırstan biraz bahsettim sıra geldi aç gözlülüğe. Bu negatif düşünce hep bana mantığıyla örtüşür. Kişi ihtiyacından fazlasını ister. Kendini aza veya normale layık göremez. Kendini bir idol olarak görür aynada. Her şeyin en iyisi, en kalitelisi, en sıradışısı, en güzelini ister. Bu düşünce hırsla doğru orantılıdır. Kişi ya böyle alıştırılmıştır bunlardan vazgeçemez. Ya da hiç bir zaman bu malları görmemiştir. Görmediği için gördüğü zaman daha da fazlasını ister. Çünkü bu kriterler hoşuna gitmiştir. Güzel obje bir takı bir saat bir telefon. Bunlardan ya bir kaç tane daha olmasını ister. Ya da daha üst modellerini ister. Aç gözlülük hırs kadar kolay yenilemez. Hırs yenilince yenilebilir ancak. Hırs yenilince insan biraz daha kanaatkar olur, huzura erer. Bu duygular insanı kötü düşüncelere iter insan pozitif düşünür ama negatif düşünceler yüzünden çelişir. Her şeyde bir olumsuzluk arar. Çevresindekileri aşırı derecede rahatsız eder, yargılar, suçlar.
Bunlar bir insanı çürüten nedenlerdir. Çözümleri gayet basittir, ama uygulamak zordur. Çünkü irade gerekmektedir.
___________________________________________________________________________________________________________
Cem Birgi