- 965 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAKİNE HOLDİNG (woyager senaryomun adını değiştirdim)
S A K İ N E H O L D İ N G
1. BÖLÜM
Hikayeye giriş……….
Rüstem bey ve sakine hanım tamamen zıt karakterde iki insandır.Rüstem sakine ile evlendikten sonra otoritesini kaybetmiş ve Sakine hanım tarafından itilip kakılan bir insan haline getirilmişti.Karısının bir dediğini iki etmemesine rağmen ona bir türlü yaranamayan pasif bir adam halinde evliliğini sürdürmeye çabalıyordu.aynı şekilde iş yerinde de itilip kakılıyor sürekli alay edilen şamar oğlanı rolünden bir türlü kurtulamıyordu.
Günlerden bir gün iş yerinde akıl almaz bir kaza sonucunda gök yüzünden yansıyan kızıl bir ışın demeti onu yakaladı ve Rüstem sırra kadem bastı.
Sakine bu olay karşısında önce bir bocalama dönemi ve ardından kendisine uluslar arası yapılan yardımlar sayesinde bir anda çok zengin bir kadın haline gelmiş görgüsüz ama çok zengin bir yaşama başlamış sakine holding adı ile büyük bir iş koluna adım atmıştı.Mahallesinde bulunan bütün gençlerden ve kafası çalışan insanlardan kurduğu sakine holdinge giden yol bu şekilde başlamıştı.
B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
İÇ MEKAN:GÜNDÜZ
ILIK BİR BAHAR SABAHIYDI
SAKİNE: Rüstem… Rüstemm.
Karısının ısrarlı çağırışlarına
RÜSTEM: hıı
diye cevap verirken bir yandan da sıkı sıkı sarıldığı battaniyenin içinden çıkmamak için savaş veriyordu kendince.
SAKİNE:Rüsteeeeemmmm…..
Sakine hanım öyle bir bağırmıştı ki Rüstem buna kayıtsız kalamadı
RÜSTEM:‘’Ne var be ne bağırıyon öyle deli gibi
sağır mı var ya hıı dedik ya…..
SAKİNE:‘Kızma adamım kızma karizmatik
erkeğim paşam işe geç kalıyon’’da ondan
çağıreyom yoksa seni rahatsız eder miyim hiç
canımın içi
RÜSTEM:Lan karı manyak mısın nesin ne işi ne gücü bu gün Pazar değilmi.
SAKİNE.O senin dünkü düşüncenin bugüne
uyarlanmış halinin kötü bir kopyası canımın içi
dün için doğru olanın bu gün hükmü
kalmadı.Dün dündür bugünse bu gün
analşabildiysah sorun yok demektir,
SAKİNE:Bu gün galiba yatağınızdan biraz asabi
kalktınız sevgili kocacığım sizi rahatsız ettik
anlaşılan.
elinde tuttuğu uzun saplı süpürgeyi sallayarak tehditkar bir tonda.
SAKİNE:hadeee hadeee kalk ülen sümsük bön
bön bakıp.Tekir kedi gimi gıvrışıp galma
Sesine yüklediği alaysı ve tehditkar ton Rüstem’i derhal kendine getirdi.Karısı bu üslupla konuştuğunda kıyametin kopması yakın olurdu hep,…. alttan alarak kısık bir sesle
RÜSTEM:Bu gün Pazar deelmiii canımın
içi?…..hii
dedi. Yalvaran bir küçük çocuğun mimikleri ile. sakine hanım yüzünü buruşturarak omuz silkeledi elindeki uzun saplı süpürgeyi Rüstem e doğru yeniden sallayarak otoriter bir ses tonuyla.
SAKİNE:Dedik ya Rüstem efendi gaç kerre daha
tekrarlamamız gerekiyor zatı ali lerinizin
anlayabilmesi için yahu ! hadi çabuk ol çabuk
işim gücüm var senle uğraşamam. Hadiii!
Hadiiii! Kıpraşiver bakem!
Bu sözleri söylerken avazı çıktığı kadar bağırmıştı. odadan çıkar çıkmaz Rüstem ok gibi yataktan fırladı hemen sandalyenin üzerinde duran pantolon ve gömleği ile kazağını giyindi bu arada kendi kendisine söylenip karısına verip veriştiriyordu.
RÜSTEM:Seni elime bir alırsam dayak manyağı
yapardım ama dua etki ben şiddete karşı bir
adamım ayrıcana hümeniztim…yoksa şöyle
elimin tersiyle bi kodum mu.Amaan be ! Senle
uğraşacak zamanım yok benim.
SAKİNE: Sen sabah sabah ne gonuşeyon gendi
gendine len haa başlatma beni ülenn
gelmeyeyim oraya ha
Rüstemmmmm!..sümsükkk! işe yaramaz
adam!tomrukk
Mutfaktan gelen bu ses üzerine sustu aynada kendisine şöyle bir baktı ve yatak odasının kapısından çıkarken karısının görmez tarafından alaysı bir mimikle dilini çıkardı.
Sakine hanımın hazırladığı kahvaltı sofrasına doğru yürüdü.Göz ucuyla da duvarda asılı saati kontrol etti daha vakti vardı.
RÜSTEM: Sultanım da kocacığına neler
hazırlamış ellerine sağlık bi denem. zaten hep
derim ‘benim karım bir tane’ diye. He he he
yalanım varsa, ha bu iki gözüm önüme aksın.
Sakine hanım bu iltifatı yutmadığını belli eder gibi dönüp sert sert baktı
SAKİNE: fe suphanallah fe suphanallah ülen
sabah sabah heç çekilmeyon.
RÜSTEM:Heh heh heh bu latifelerin yok mu
beni öldürecek vallahi.bıcı bıcı bıcı
Eliyle sakinenin gıdısını gıdıklar gibi yaptı.sakine sinirden deliye dönmüş bir halde
SAKİNE:Rüüüüsssttteeeeemmmm!
Susması gerektiğine dair ikinci ihtarı almıştı masada bir eliyle ağzını tutarak sustuğunu belli ederken sağ eliyle ağzının fermuarını kapatır gibi yaptı beklemeye başladı.Sakine hanım elinde yumurtaları kızarttığı tava ile gelene kadar da hiç konuşmadı
SAKİNE :Allahım verdiğin nimetler için sana
şükürler olsun
RÜSTEM:Amin
SAKİNE:Allahım evimize bolluk bereket bizlere
huzur nasip et
RÜSTEM:Amin
SAKİNE:Allahımmm şu sümsük! adamdan beni
acilen ve hızlı tarafından kurtar
RÜSTEM:Amin hıı!
SAKİNE:OHH. Beyimiz hala uyanamamış kalk
ulan hade kahvaltı filan bitti doğruca işe marş
marş.Vatanın tersaneleri senden hizmet bekliyor.
Rüstem uysal bir çocuk gibi verilen emre itaat etti zaten akşam yemeğinde yediği lahana dolması ve cacık yüzünden gece boyunca
hazımsızlık çektiğinden ve kapının kenarında duran iş çantasını aldığı gibi yola düştü.
Servis otobüsüne bindiğinde onun keyifsiz olduğunu gören arkadaşları bir iki sataşma girişiminden sonra bekledikleri tepkiyi alamayınca kendi aralarında sohbete daldılar Rüstem yol boyu kimseyle konuşmadı sancısı olduğu her halinden belliydi.
Otobüsten iner inmez soyunma odalarının bulunduğu yere gitti ve elbise dolabını açtı.Tam iş tulumunu giymişti ki karnı müthiş ağrımaya başladı.Hızla tuvalete doğru koştu.
RÜSTEM:Oohhhh..
İçi boşalmış gibiydi o esnada
Tuvaletin kapısı ısrarla çalınmaya başladı “Tak tak tak”
RÜSTEM:Öhhüüü öhhhü Öhhüüü
Kapı bir kez daha yumruklanırcasına ve ısrarla çalındı “Tak tak tak tak”
RÜSTEM:öhhü öhhü dedik ya!
Diye seslendi.
Dışarıdaki tuvalet sırasının en önünde Muhittin vardı kapıyı o çalıyordu belli ki çok sıkışmıştı.Kimse ona gerçek adıyla seslenmez muhittin diye çağırırdı.
Tam kapıyı tekmelemeye hazırlanıyordu ki Rüstem kapıyı açtı çıkarken yüzünde memnun bir gülümseme vardı.
MUHİTTİN: La ula içeride yıllıh bilenço mi çıkarıysen
lo dedi
Tuvalet sırası bekleyenlerden biri dayanamayıp kahkahayla gülmeye başladı Muhittin ona döndü sert bir şekilde.
MUHİTTİN: Sen ne güliysen ula? He, ne güliysen?
Ortada komik bir durum mu vardır.
Diye çıkıştı. En ön sıradakilerden bir diğeri gülmekten altını ıslattı ortalık bir anda sesleri duyup oraya yığılan ve bu olayı seyredenlerle doldu. şenlik oldu mu kimse fırsatı kaçırmazdı.
DIŞ MEKAN:GÜNDÜZ
Tersanede hummalı bir çalışma başladı Rüstem kızaktaki geminin arka kısmında denizden yaklaşık bir metre kadar yukarıdaki bir platformda birinci sıra kaynak işlemi yapılmış saç levhaların kaynak cüruflarını elindeki çekiç ile önce kırıyor ardından tel fırça ile temizliyordu.
Gemi inşasından sorumlu mühendis ve beraberindeki teknisyenler ile usta başları bir masanın başında proje üzerine hararetli bir şekilde tartışmaktaydı Rüstem öğle yemeğine kadar durup dinlenmeden işini yaptı arada bir göz ucu ile teknik ekibe bakıyor kendisinin olağan dışı bu çalışmasını görüp görmediklerini anlamaya çalışıyordu ve tersanenin öğle paydosu düdüğü ile arkadaşlarının işi bırakması üzerine platformdan atlayıp yemek hanenin yolunu tutu.
İÇ MEKAN: GÜNDÜZ
ALİ: Of ya yinemi kuru fasulya bıktık be
kardeşim Her gün kuru olurmu
Göz ucu ile Rüstem’i işaret ederek diğer arkadaşlarına sinyal verdi .
RÜSTEM: Ihh kurumu?
ALİ: Tabi kuru.Sen ne arzu ederdin Rüstoş.
RÜSTEM: Rüstoş babandır
KADİR:Değmeyin adama yahu zaten motoru bozmuş mıçtı Cafer bez getir hallerinde adam.
RÜSTEM:Bak kadir oynaşmayın benle bu gün
çok fenayım ortalığın içine ederim
KADİR:Ulen sabah beri ettiğin yetmedimi?
SÜLEYMAN:RÜSTEM ağa sen bakma onlara
yemekte rosto var.
RÜSTEM:Ha gözünü sevdiğimin
SÜLEYMAN’ı aslan kardeşim Rosto var hemi?
Gülüşmeler sataşmalar arasında yemek sırası Rüstem’e geldiğinde aşçı elindeki kepçeyi kazana daldırıp Rüstem’in elindeki self servisin bir bölümüne kuru fasulyeyi boca etti.
RÜSTEM :Ana sahiden kuruymuş ana…Len
etmeyin gözüm fenayım..ağğğhh
YEMEKHANE GÜLMEKTEN İNLİYORDU…şakalaşmalar sataşmalar arsında yemek molası bitti
DIŞ MEKAN:GÜNDÜZ
RÜSTEM:Alllaaahhhh!
Diye bağırarak platformdan aşağı atladı hızla tuvaletlerin olduğu bölüme doğru koşmaya başladı.
evde ise Sakine kendi kendine bir şeyler mırıldandı
SAKİNE:Evet tahminim üzere sayın Rüstem
çekingen bey sabahki müshil seansımın etkilerini
şu aralar görüyor olmalısın.hiiiihhiiii Benimle
uğraşırsan işte böyle olur hayatım.hiiihhhiiiii
Akşamı zor eden Rüstem dönüş yolunda hem yorgunluktan hem de bu gün yaşadığı sıkıntılı durumdan ötürü bitkin düşmüş boş gözlerle dışarıya bakmaktaydı.Eve vardığında Sakine hanım kendisini kapıda karşıladı.
SAKİNE:hiiihhhiiiii Hoş geldin aşkımmm
hihhhiii
RÜSTEM:hihhhiii Ya bu gün neler çektiğimi bilmiyon tabi keyfin yerinde
SAKİNE:Kim demiş bilmeyom diye Rüstem
efendi
RÜSTEM:De get başımdan kadın akşam akşam.
RÜSTEM İÇİNDEN DÜŞÜNÜYOR.
hıh biliyormuş ayaklarına yatıyor.sanki akşama
kader benimleydi de.
RÜSTEM:Hade bil bakalım neler çekmişim.
SAKİNE:Akşama kader içini dökmüş bir halin
var canımın içi hhhiiiiihhhi
RÜSTEM,(İÇİNDEN DÜŞÜNÜYOR) Ana bildi ulan kadın.Tabi ya ermiş soyundan olduğu için malum oldu herhalde.
RÜSTEM:Kız ölümü gör nasıl bildin
SAKİNE:Heç yukarıya fax neyim çektimde
cevabı az önce geldi canımın içi
RÜSTEM:Abovv senden korkulur vallahi
karımısın cadımı anlayamadık
SAKİNE:Kes tamam traş vakti bitti azıcıkta
ekonomi haberlerini oku bakalım
RÜSTEM:Eeee maaşıda aldık canım şükürler
osun
SAKİNE:Ben bu şekil konuşmalardan anlamam
nakit görmem lazım canım
RÜSTEM:Hıı
SAKİNE:Dedim ki ödemeyi kredi kartıylan mı
yoksa peşin mi yapacaksın.
SAKİNE:Ulan kesime giden büyükbaşlar gibi
bön hallerinden bir an önce vaz geç bana da tren
muamelesi yapma anladınmmmııı
RÜSTEM:Anladım bi denem aha bütün hepsi bu
kadar.
Sakine her zamanki gibi ikna olmamıştı maaş günlerinde artık klasikleşmiş numarasını vizyona soktu.
SAKİNE:Eh madem bu kadar hadi kirin pasın
gitsin doğruca banyoya marş marş.
RÜSTEM: Valla karıcığım hepsi bu geçen defa
dersimi aldım bu sefer kuruş sakladımsa
namerdim
Sakine cevap bile vermeyi düşünmeden eliyle banyoyu gösterdi.Rüstem itirazın fayda etmeyeceğini bildiğinden emre itaat etti başı önüne düşmüş bir halde banyodan içeri girdi.sakine de ardından.Çorabın içine gizlenmiş 50 ytl yi define bulmuş edası ile elinde sallayarak.
SAKİNE:amanin bakın hele buralardan servet
fışkırıyor alimAllah.
RÜSTEM:Ana o nereden girmiş oraya kız.
SAKİNE:Bilmem canımın içi acaba sen
bileyonmu?
RÜSTEM:Mutlaka senin ermiş deden koymuştur
aklıma başka bir şey gelmeyo bi denem.
SAKİNE:Eeeh son hazineyide bulduk işlen
tamamdır.hadi sana iyi banyolar aşkım.
Sakine nin dışarı çıması ile birlikte elini iç çamaşırına daldırdı bir elli ytl daha çıkardı tam o esnada banyo kapısından sırıtan bir yüz ifadesi ile karşılaştı
RÜSTEM:Senin bu ermiş deden çok şakacı
biriymiş bi denem bak buraya da para koymuş.
İÇ MEKAN:GÜNDÜZ
Ertesi sabah Rüstem biraz düzelmiş keyfide yerine gelmiş ti Sakine nin kendisini uyandırmasını beklemeden kalktı doğruca mutfağa yöneldi
RÜSTEM:canımda karıcığım sabah sabah
kocacığına neler neler hazırlamış
Dedi ve sustu karşılıklı kahvaltı etmeye başladılar Rüstem’in gözü salonun diğer ucunda ki televizyona ilişti
RÜSTEM: hanım şunun sesini bi açıvesen
diyodum hani acık neşemiz filan yerine gelse
dedimdi
dedi, Sakine’nin sert duruşu karşısında aniden karar değiştirip bir çırpıda televizyonun sesini yükseltti ve masaya döndü..
SPİKER: ‘’ Cape caneveral uzay merkezin den
hepinize iyi sabahlar sayın seyircilerimiz.
Rüstem pür dikkat ekrana kilitlendi oldum olası uzay veya havacılık ile ilgili bir şey duyduğunda en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalışırdı.
SPİKER :Voyager sondası güneş sistemimizin
bilinen dokuz gezegeni ile bunlara bağlı ayların
incelenmesi için Tarihsel yolculuğuna başlamak
üzere..Yörünge roketinin içinde. Geride yalnızca
saniyeler kaldı sayın
seyirciler…10..9…8…7…6..5..4..3..2 ..1 ve işte
muhteşem bir manzara!
Devasa boyutlardaki titan roketi fırlatma rampasından ateşler saçan dev bir ejderhanın homurtularını andıran sesler çıkartarak yükselmeye başladı.Ekranın bir köşesinde titan roketi yükselirken diğer bölümünde kontrol merkezinin içindeki hareketlilik yansıtılmaktaydı.
RÜSTEM: Hanım hanım bak bak görüyor
musun şu işi adamlar nelerde yapıyorlar.Allah
Allah!…Allah Allah! bak şuna yahu kocaman
demir yığını nasıl da uçuyor aklım almıyor
imanıma!
Sakine sinirli bir şekilde yerinden kalktı hışımla televizyonu kapattı.Ardından’da
SAKİNE Allahın adını bu işlere ne karıştırıyon
Len cenabet
RÜSTEM:Ne cenabeti kız Daha akşam banyo
yapmadık mı? sende sırtımı falan liflen
ovuşturmadın mı zilli sakine hihihii gerçi
dedenin koyduğu 50 papele mal oldu emme
çokta iyi oldu valla kız zilli.
Sakine sert sert bakarak aralarında yaşanan akşamki olayın alaysı bir şekilde kelimelere dökülmesine sinirlenerek birazda kızarmış bir şekilde
SAKİNE:Bak az kaldı söylemedi deme hakkını
tüketiyorsun bilesin sümsük akşam ne oldu ki
beceriksiz. Sana elimin tersiyle bir çakarsam
anında akşam olur yıldızların altında mehtaba
çıkarsın fe sup han Allah fe tü tü tü Allahım sen
namusumu iftiradan koru….
RÜSTEM:Akşam hiçte öyle demiyordun aşkım neyim diyordun hemi kız hem ne namusu filan fıstık
RÜSTEM:Sen benim bi denecik karım deelmisin
aramızda teklifmi var kııı hiiiiihhiiii
SAKİNE Seninlen evlendiğimiz o kara güne
kahrediom valla
RÜSTEM:akşam öyle demiodun seni seni köftehor sakine.
SAKİNE:Ülen kırk yılın başı bir halt ettin gerim
gerim gerili yon.El alem her akşam fazla mesai
de len sus artık duyan duymayanda seni bir şey
sanacak.
RÜSTEM:Hihhhhiiiiii ninan ninamm oohş
Sakine konuyu değiştirme ihtiyacı ile televizyonu işaret ederek
SAKİNE: Ne o Len Rüstem astironut mu olecen
yoksa? he nerden çıktı ülen bu roket moket
işleri?
RÜSTEM:Aklım akşamda kaldı kkkııı hem ben
roket gimi adamım bi denem
SAKİNE:ülen sen daa düz yolda bilene
yürüyeme yon sümsük başımın püsküllü belası
tavuk vebası kılıklı herifffff .
Diye yırtınırcasına bağırdı.
Rüstem üçüncü ve son ikaz karşısında sofradan kalktı Sakine kavga için bahane arıyor gibiydi. dün midesi bozulduğu için yemekhanede yemek yememeye karar vermişti Karısının öğle yemeği için hazırladığı sefer tasını aldı ve
RÜSTEM:Allahaısmarladık karıcığım Allah’a
ısmarladık akşama eve gelirken ne
getireyim?canın ne çekiyor de bakayım? Bi
denem ha de bakayım belki aş filan erersin
dedi.
SAKİNE:Akşama fincan böreği getir ülen beni
çıldırtacan mı zıpır oğlu zıpır her gün bu soruyu
soruyor sonrada eve elin boş dönmüyor musun
hıı
RÜSTEM:Bu defaki başka canımın içi
dedi.ardından sakine nin fırlattığı terlik yüzüne yapıştı.
RÜSTEM: Allah’im sen bana sabır ver bu karı
akşam başka sabah başka iki ruhlu sakine
dedi ayakkabılarını giyerken.
SAKİNE: Astironut Rüstem evin yolunu unutma
kendini getir yeter hih hih hiii..Aya filan da
gitmeye kalkma haaaa..haayt
Katıla katıla gülüyordu.
Rüstem koşarcasına kapıdan çıkarken
DIŞ MEKAN GÜNDÜZ
RÜSTEM: nerede bende o şans Allah ağzından
duysun inşallah
dedi. Ürkek ürkek arkasına bakarken de İki eliyle yüzünü sıvazladı.
RÜSTEM: Senin şerrinden ancak Aya gidersem
kurtulurum feminist Sakine hanım duydun muu.
Sakine kapının önüne gelmiş Rüstem in arkasından avazı çıktığı kadar bağırarak
SAKİNE: inşallaaaah inşallahhhh dediklerini
duymadım sanma heminis neyim de sensin
anladınmı.
diye bağırırken kafasını ve ellerini havaya kaldırmış avuçlarını açmış dua ediyor gibiydi.Rüstem daha elli adım ya gitmiş ya gitmemişti ki.
Birden gökyüzü bulutlarla kaplanmaya başladı ılık bahar sabahı yerini kapkara bulutlarla değiştirmeye başlamıştı.
RÜSTEM: Ne oluyor yahu nerden çıktı bu yağmur?
yoksa yine bizim karının bedduası mı tuttu ne hiii
şimdi…..yedik
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur bir anda İstanbul sokaklarını esir aldı. Birkaç dakika içinde meydana gelen bu ani hava olayı Sakine hanımı önce şaşırttı sonrada sevinçle
SAKİNE: oooh Allah cezanı nasıl da veriyor
Rüstemmm, oohhhh. Sen daha benimle uğraş bakalım.
Dualarım hemen kabul olur bilirsin oooh Allah beni
seviyor yaaa.Gördünmüüüü sümsük. Ayılana gazoz
bayılana limon oh oh oh
İÇ MEKAN:GÜNDÜZ
Sakine “Bu durumdan oldukça keyiflenmişti göbek atarak yeniden içeriye girerken yumruk yaptığı eliyle hafifçe yana çıkarttığı kalçasına vuruyordu.Morali düzelmiş ve bugünkü ‘Sakine –Rüstem’ savaşını yine kendi kazanmıştı. Keyifle elindeki fincana çayını doldurdu kıvrak hareketlerle televizyonu yeniden açtı ve karşısındaki sedire kuruluverdi..
SPİKER: Profesör Mayers çok ilginç bir şey söyledi sayın seyirciler. Bu uzay aracı güneş sisteminin gidilebilecek en son noktasına kadar 30 -35 yıl boyunca ilerlemesini sürdürecekmiş,
Profesör’ün açıklamalarına göre, Jüpiter,Satürn,Uranüs ve Neptün gezegenleri 175 yılda bir geometrik dizilim meydana getirmekte olup Voyager uzay aracı bu durumu kullanarak çok kısa bir zamanda bu gezegenlerle ilgili bu güne kadar keşfedilmemiş bilgileri dünyaya geçecek ve daha sonra yoluna devam ederek güneş sistemimizin dışına doğru yol alacak.
Öte yanda;
DIŞ MEKAN GÜNDÜZ
RÜSTEM: Kahretsin, muskacı karı! Şu hale bak!
Uğursuz üfürükçü, ne olacak? Ah ana ahhh! Seni
dinlemediğime çok pişmanım. Affet beni canım
anam, affet.
Yağmurdan sırılsıklam olmuştu. Servis durağında kendi kendine sesli konuşması herkesin gülüşmesine neden oldu. Sert bir bakış fırlattı kaşlarının biri aşağıda diğeri yukarıdaydı. İşçiler kahkahaya boğulmuştu onun hiç de inandırıcı olmayan bu halleri karşısında.
KADİR: Yine karıdan dayak mı yedin len
Rüstem
RÜSTEM: De get yahu! Ablak Kadir
MAHMUT:Bak yengeye söylerim seni evire
çevire döver ha!
RÜSTEM: Ülen şimdi seni!
İki eilini yumruk yaparak mahmuta doğru bir boksör edası ile hamle yaptı
SÜLEYMAN. Yengede boksörmüş, biliyor
musunuz Rüstoş ta ondan ders almış
RÜSTEM:Rüstoş sensin len ağzını topla
KADİR: Güleyorum halına katıla katıla. Bir
sözünü geçiremedin karınaaa
Hem Rüstem in gözünün içine bakıp şarkı söylüyor hem de yerinde zıp zıp zıplıyordu.
RÜSTEM:Bana bak Kadir! derken yumruğunu
sağa sola savuruyordu.
Gülüşmeler sataşmalar devam ederken onlara cevap yetiştirmenin çözüm olmayacağını anladı susmayı tercih etti. Zaten servis aracı da durağa yanaşmıştı sıra halinde birer ikişer otobüse bindiler tersaneye doğru yola koyuldular.
Yaklaşık on dakika kadar yol almışlardı ki yağmur geldiği gibi aniden bitivermişti. Rüstem yanındaki arkadaşı ile sohbet ediyor dert yanıyordu.
RÜSTEM: Bizim hatun var ya ermiş soyundan
geliyor her bedduası tutar bak görüyon mu
yağmur içinizden bir tek beni ıslattı ve
gitti.Evden çıkarken bana kızdıydı da.
Arka koltuklardan birinde oturan
ALİ: Senin hanımın bedduası az tesirli çıktı
Rüstem efendi bak yağmurda durdu.
Herkes yeniden kahkahalara boğuldu Rüstem derin bir iç geçirdi.Yanında oturana döndü:
RÜSTEM: Sen bana sabır ver Allahım. Bunlar benim
karıyı çok hafife alıyor bizimkini tanısalar böyle
konuşmazlardı. Bilseler ne cadı karısı olduğunu! Ahhh
kardeşim, ahhh… Hanım inşallah aya gidersin Rüstem
dediydi en çok ondan korkuyorum. Bana gülseler de
takmıyorum onları. Hem benden iyi mi bilecekler
karımın ne menem bir şey olduğunu canım? Heç valla.
ŞAKİR: Öyle mi? Hııım… Tabi canım, ne demezsin?
gibi kelimelerle onu ciddiye almadığını belli ediyordu ama Rüstem bunun farkında değildi…
Öğle paydosu bitmiş yeniden işinin başına dönmüştü kaynak artıklarını çekiçlemeye devam ediyor bir yandan da avazı çıktığı kadar bağıra çağıra yarım yamalak bildiği bir şarkıyı söylüyordu
RÜSTEM: Buraları yıkılıyo benden sıkılıyo
akşam peşine bıyıklı takılıyo ninanina nam
ninanam nam
Hem kırma işini yapıyor hem de poposunu sallayarak ritme uyuyordu. Ortam öylesine gürültülüydü ki kimsenin onu duyması mümkün değildi.
Az ilerisinde elinde taşlama spirali başka işçiler çalışmalarını sürdürüyordu. Dev vinçlerden birinin halatının ucunda oldukça büyük bir saç levha gemi omurgasının bir yerine montajı yapılmak üzere ağır ağır yol almaktaydı.
Birden ortalık derin bir sessizliğe gömüldü. Bütün çalışanlar işi gücü bırakmış gökyüzünde bir noktaya doğru bakmaktaydı. Rüstem şarkısına devam ediyor, bir yandan da işini yapıyordu.
RÜSTEM: Ben seni seçtim Sakine hanım. Yasla
başını ejimije doğru ninanünanay ninam n ini
nam…hıı ne olu yo lan…
Sessizlikte kendi sesiyle irkildi başını sağa sola çevirdi ve sustu herkesin baktığı noktaya o da kafasını çevirdi merakla bakmaya başladı. İçinden
RÜSTEM:Rüstem içinden düşünüyor) (Bunlar
bir numara yapıyılar amma anamadım
şerefsizim!
RÜSTEM:Hade hade hayvan terli bu defa
yutturamazsınız.
Diye bağırdı ama kimsenin onunla ilgilendiği yoktu.
RÜSTEM: Ben kaçın kurasıyım olum. Yemezler
bu ayakları, bu sefer. Yutturamazsınız!
Başka zamanlarda da hep birlikte gök yüzüne bakar gibi yapıp biri Rüstem’in gıdısını gıdıklarken diğeri arkasında yere yatıp onu düşürürlerdi. Ama bu kez platform üzerindeydiler ve etrafında da hiç
kimse yoktu. Rüstem bir numara olduğunu düşündüğü için ısrarla gök yüzüne bakmıyordu. Havada kıpkırmızı bir çember oluşmuştu. Sanki gökyüzünde bir bölge alev alev yanmaktaydı. Bütün bu olan biten herkesi şaşkına çevirmişti. Derken, ince bir kırmızı ışık demeti denize doğru hızla indi ve yansıyarak Rüstem’i bir kement gibi yakaladı.
RÜSTEM: Lan puştlar! Biliyodum bi numara
çevirdiğinizi! Allahsızlar! Yetmedi mi ulan
şakalarınız? Laaan bırakın beni yahu!
Bir yandan bağırıyor diğer taraftan gıdıklanır gibi kahkahalar atıyordu.
RÜSTEM: Bırakın Gıdıklanıyorum yaa! Laaan
bırakınnn! Hi ho hoo hhooo…
Rüstem in bulunduğu platform a çarpan kırmızı ışın demeti onu yakalayarak hızla denizin üzerinde yansıma bölgesine doğru sürüklemeye başlamıştı. Her şey o kadar ani olmuştu ki kimse yerinden bile kıpırdayamamıştı.
RÜSTEM:Amaninn alllahhh! ne oluyoruz yav ulannn
yahu bu da ne annneeee
Biraz sonra Rüstem ve kırmızı ışık demeti denizin ortalarında bir yerde aniden Rüstem’in attığı çığlıklar arasında sırra kadem bastılar.Tüm tersane çalışanları kıyıda toplanmış anlamsız gözlerle şok olmuş bir şekilde denize doğru bakmaktaydılar.
SAHİL GÜVENLİK BOTU
ASTSUBAY:Komutanım mesai arkadaşlarının
anlattığı üzere kazazede tam bulunduğumuz noktada
kaybolmuş.
KOMUTAN:dalgıç ekibi bu noktada gerekli
araştırmayı yapsın.Arama sonucunu içerir tutanağı
masamda bekliyorum.
ASTSUBAY:Emredersiniz komutanım.
Sahil güvenliğe bağlı bot Rüstem’in kaybolduğu noktada arama yaparken, deniz kuvvetleri arama kurtarma helikopterleri bölge üzerinde daireler çizmekteydi.bir süre sonra dalgıçlar denizden teknelerine çıktı tüm aramalara rağmen Rüstem’in iç çamaşırları dahil bütün giysileri her hangi bir zarara uğramamış bir halde bulunmasına rağmen Rüstem bulunamamıştı.
Akşam olmak üzereydi sahil güvenlik botu tersanenin rıhtımına yanaştı görgü şahitleri ile bir süre konuşulduktan sonra bot rıhtımdan ayrıldı
İÇ MEKAN: GÜNDÜZ
Sakine hanım mutfakta bulaşıklarını yıkarken içerideki televizyondan gelen sesi gayri ihtiyarî dinlemeye devam ediyordu
SPİKER: Cape caneveral uzay merkezinden
bildirildiği üzere dünyada eşi benzeri
görülmemiş bir kaza meydana geldi. Az sonra
canlı yayında!
Sözleri sürekli tekrar ediliyordu. Flaş bir haber dünya TV lerine düşmüştü Sakine ellerindeki sabunu duruladı ve salona geldi televizyona bakmaya başladı.
SPİKER: Sayın seyirciler! NASA’dan alınan bir son
dakika gelişmesine göre, Voyager uzay sondasının
dünyanın etrafındaki yörünge dönüşü sırasında, tigil
kentarus yıldızı yakınlarındaki bir yerden yayılan ve
güneş panellerine çarpan kızıl bir ışık demeti ile
birlikte ortadan yok olduğunu bildirildi.
İÇ MEKAN GÜNDÜZ
Evin zili iki kez araka arkaya çaldı
HASİBE: Sakine abla kız, evde misin? Sakine
ablaaa!
SAKİNE: Ooo hoş geldin komşum hoş geldin
sefalar getirdin ayol gel seni bir öpeem
dedi kapıyı açar açmaz ve ardından ekledi
SAKİNE:Ooo gız bu ne şıklık bu ne gözellik
böyle! valla kocacığına helal olsun sana iyi
bakıyor her Allah ın günü yeni bir elbise ohh gel
keyfim gel yani eh ne diyelim hayırlı olsun
diye söylenirken abartılı bir övgü yarışına girmiş gibiydi kendi kendiyle
SAKİNE: Ne mutlu sana gomşum ne mutlu sana
derken de hasedinden ölecek gibi hissediyordu kendini.
SAKİNE (DÜŞÜNCE BALONU): Seni adi
şıllık seni! Seni
Beyoğlu yosması, görgüsüz karı! Beni
çatlatmaya geliyorsun sanki. Allah cezanı
versin Rüstem! Bak karına, ne halde!
HASİBE: Ne dediydin kız abla ?
SAKİNE: heç canım bizimkine kızıyordum
sabahtan biraz atıştık da
deyiverdi.
HASİBE: Duydum ben de seni teselli etmek için
geldimdi canım ablam boş ver bunların hepsi
böyle.
SAKİNE: Erkek milleti, verem illeti valla kız
dedi. Hasibe espriyi anlamasa da
HASİBE: He kız ne gözel deyosun valla.
dedi.
Evde komşu Hasibe hanımla kahvelerini yudumlarken Sakine hanım ara sıra televizyona göz ucu ile bakmaktaydı az önceki flaş haberden sonra içini garip ve tanımlayamadığı bir sıkıntı kaplamıştı.
HASİBE: Ya komşu bırakalım şimdi haberleri
zaten içim dışım benimkinin yüzünden haber
oldu canım ablam …. TV de bizim için ağlayın
a dostlar dizisi başlayacak onu aç da biraz
ağlayalım. Ben ağlayınca çok rahatlıyorum kız,
olur mu?
diye sordu.Çok bilmiş edasıyla
SAKİNE: Ayol bir dirhem gültürün gime ne
zararı varmış ki kıı? Bak görmeyon mu elin
adamını? Uzaya sondaj makinesi mi ne
göndermiş, delik mi ne deleceklermiş havaya?
Ama onu da kaybetmişler. Şimdi de fellik fellik
onu arıyorlarmış. Abooov! Ara ki bulasın, bu
gadder yıldızın içinde.
HASİBE: uzayda petrolmü arıyorlarmış kız
Anlamadım valla
Hasibe nin hiç bir şey anlamaması bön bön bakması üzerine
SAKİNE: aman canım sen de cahıl karı. Tamam
dizi seyredelim, olur tabi tabi
dedi isteksizce.
Kumandayı eline aldı ve kanalları gezinmeye başladı Kanal abc nin ekrandaki yazısına takıldı kaldı Tuzla tersanesinde facia az sonra canlı yayında.
Bu yazı birkaç dakika öylece durdu ve ardından reklamlar yayına girdi . Sakine çıldıracak gibi oldu. Kanallar arasında dolaşmaya başladı
ancak hiçbir kanalda bununla ilgili bir habere rastlayamadı ve yeniden kanal abc ye döndü.
Spiker in seri bir şekildeki konuşmasının arasında Rüstem Çekingen adını duyunca öyle bir çığlık attı ki bütün mahalle indi kalktı. Çığlıkları duyan komşular ile olayı TV den izleyenler bir anda eve doluştu. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birbirilerine “Ne olmuş, komşu?” diye soruyorlardı. Birileri Sakine hanımı kendine getirmek için burnuna doğru sokuşturmaya çalıştığı bir baş soğanı koklatmakla uğraşırken, bir diğeri yüzüne kolonya sürmekle meşguldü. Bir başkası da ellerini ovuşturuyordu.
Sakine hanım yarı baygın bir halde
SAKİNE: gittiiii, gitttttttiiii! Benim dağ gibi
erkeğim gitttiii, gitti! Gitti, gittiiiii! Dostlar ben
öldüüüümm! Ahhhh, Rüsteeem! Rüstemimmm!
diye ağlıyor saçını başını yoluyor,baygınlıklar geçirip kendine gelir gibi olduğunda da sarası tutmuş hastalar gibi titreyerek oradan oraya saçlarını
savuruyor gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde deli gibi kendini yerden yere atıyordu……
SAKİNE: Rüstemimmm! OOOOFF ıııhhhh
amaaaannn ooooooof
Kimse tam anlamıyla bir şey anlayamamıştı. O arada hala açık olan TV’den “Rüstem Çekingen’i bu elim kazada kaybettik” lafı duyulunca mahalleli pür dikkat TV ye odaklandı. Sakine de yattığı halının üzerinden doğrulmuş Rüstem’e ne olduğunu anlamaya çabalıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.