O Günlerin Eseridir...
Annem çalışırdı ben çocukken, çalışan bir annenin çocuğuydum... Hem eğlenceliydi hem de sinir bozucu ve zahmetli..
Her sabah masanın üzerinde soğumuş kahvaltılıklar beklerdi beni ama ben hiç onların tadına bakmazdım; canım istemezdi yemezdim, aç karnına giderdim okula.. Hala sabahları uyandığımda kahvaltı yapamam, galiba o günlerden kalma..
Sınıftaki kızları çok kıskanırdım; uzun saçlarında her gün başka renkte tokalar olurdu.. Bir onlara bir kendime bakardım.. Benim saçlarım sınıftaki erkeklerle yarışırcasına kısacıktı. Sabahları tarayıp toplayamayacağı için kısa kestirirdi annem saçlarımı ayrıca bir de bitlenme riskini ortadan kaldırmaktı amacı.. Bugün saçlarımı inatla uzatmam da o günlerin eseridir..
Okul çıkışı eve gelince eğlenceli kısım başlardı; kontrol edebilecek ne anne var ne baba; ikiside işte... Hava kararana kadar sokaklar benimdi, doyasıya oynardım her tarafım toz toprak.. Ama her zaman bu denli güzel olmazdı okul dönüşlerim.. Bazı günler merdivenlerden çıkarken mis gibi kokular gelirdi burnuma ; "belki bizim evden geliyordur" diye sevinerek, üçer beşer çıkardım basamakları, kapıyı açıp kafamı eşikten içeri uzatınca yanıldığımı anlar ve üzülürdüm.. Komşunun evinden gelen kokular bir defa daha yanıltmış olurdu beni.. Süklüm püklüm eve girer ve annemin gelip yemek yapmasını beklerdim. Kimi zaman eve bile giremezdim; anahtarımı kaybedip üstümde önlüğümle çok oturdum kapı önlerinde ve bizimkiler iyi bir çözüm buldular bu derdime; anahtar artık güvendeydi, kaybolmayacaktı çünkü artık kolye yerine o vardı boynumda.. Tıpkı diğer sorumluluklarım gibi o da asılmıştı boynuma.. Sorumluluk diyorum çünkü, bir de sahip çıkmam gereken, korumam gereken, annesi olmam gereken bir kardeşim vardı.. Küçük yaşta anne olmuştum, diğer çocuklardan çok farklıydım.. Onlar beni anlayamazlardı ben kardeşimin annesiydim.. Bugün bile bu sorumluluğu atabilmiş değilim üstümden... Doğurmadan anne olmak da güzel..
Yıllarca hep kendime şöyle dedim; " ben anne olunca asla çocuklarıma bunu yaşatmayacağım, hep evde oturup onlara pastalar yapacağım", anne değilim daha ama çalışan bir kadınım.. Hayat; ben çalışan bir kadının çocuğuydum , benim çocuklarımda çalışan bir kadının çocukları olacak..
Annem, onca yıl sana kızıp söylendiğim için özür dilerim, şimdi yolundan gidiyorum beni affet oldu mu?
YORUMLAR
haklısınız ; derdim şükürsüzlük ya da şımarıklık yapmak değildi.. annem, babam ve bir yuvam vardı bunun için Rabbime minnettarım.. bunu yazarak o zamanlar kendimce dünyaya bu taraftan baktığımı anlatmak ve çocukça yaşadığım sıkıntıyı dile getirmek istedim.
yorumunuz için teşekkür ederim , hiç şükürsüz olmadım olmam da , elimdekilerin kıymetini bilirim..
tekrar sağolun
:)
y.elif tarafından 5/24/2009 12:10:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
O yaşlarda çok yönlü düşünmek oldukça zor...
Ama yine de şanslıymışsınız... Yetimhanede yetişip ömürleri boyunca anne ve babadan mahrum çocuklarımızda var yahut sokak çocuklarımız !
Bir çoğu hiçbir zaman ev sıcaklığının ve evi olmasının nasıl bir duygu olduğunu bilemeden gençken ihtiyarlayacaklar...
Saygımla