- 705 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
SANALDAN GERÇEĞE
SANALDAN GERÇEĞE
Bir gün öncesinden mesajlaşmıştık:
“-Yarın pazara çıkıyor musunuz, Ayhan bey?”
“-Çıkmıyorum,dost.İstirahattayım.”
“-Yarın Ankara’da olacağım .Zamanın olursa görüşebilir miyiz?”
“-Tabi ki olur. Memnun olurum.”
Dostlukların kalmadığı günümüzde sanalda kurulan dostluk,gerçeğe dönüşecekti.Nasıl oluyordu da dostlukların kalmadığı,bütün insani değerlerin yitirildiği,her şeylerin doğallıktan uzak yapaylaştığı günümüzde sanal dostluk,gerçeğe dönüşecekti.O gün de işten yorgun dönmüş,yemekten sonra kendimi yatağımın üzerine atmıştım.Dingin bir ortama ihtiyacım vardı.Yattığım yerde aramızdaki mesajlaşmanın sırrını çözmeye çalışıyordum.Şiirlerine hayran kaldığım şairle yüz yüze gelecektik.Şiirlerindeki kısa ve net vurgularını anlamlı buluyor,dizelerde ki duygusal ve özlem dolu çağrışım,beni alıp götürüyordu sanki bilinmeyen mutluluk dolu yerlere doğru…Son günlerde Ankara’daki balık pazarını kapsayan şiiri üzerinde düşüncelerimi odaklaştırmıştım.Balıkçı pazarı ve martılar,dizelerinde sık sık geçiyordu.Balıkçı pazarı,Saman pazarı yolu üzerindeydi.Haftada bir kez mal almak için kesinlikle balıkçı pazarının içerisinden geçerdim.Nedense martılara bir türlü rastlamamıştım.Neyse şairle karşılaştığımda sorarım diye aklımdan geçirdim.
Bugün sabah saat 10:00 da kızımı Gimat’taki Leyla Gencer Sahnesindeki bale çalışmasına
Götürdüm. 1,5 saatlik bir boşluğum vardı. Telefonla aramayı düşündüm.Sabırsızdım.Aradım.
Kulağıma gelen ses,etkiliydi:
“-Ramazan beyle mi görüşüyorum…Ben sizi 1,5 saat sonra tekrar arayacağım.kontorüm bitebilir.”
“-Siz ,kapatın.Ben, arayayım.”
“-Ama yazık,kontörünüz boşa gidecek.”
“-Önemi yok.”
Biraz sonra tekrar konuşmaya başlamıştık.
Öğleden sonra saat 14:00 de Kızılay’da YKM.mağazasının önünde buluşmaya karar verdik.
Kızım,bale çalışmalarından sonra yine: “-oofff çok yoruldum ,babacığım” diye sızlanmalarla benden sıcak şefkat aradığı belliydi…Sevip okşadım,dünya tatlısı kızımı..
Hanım, evde börek, çörek, tatlı ne varsa hazırlamıştı. Çünkü şair arkadaşı evde misafir etmek düşüncesiydik. Uzak yerden Denizli’den geliyordu.
Kızılay’da metrodan çıkıp da YKM. Mağazasının önüne geldiğimde çift sıra halindeki
Polis kordonuyla karşılaştım.Yürüyüş falan olmalıydı.Ankara’da yürüyüşler hiç bitmezdi ki zaten.Etrafa bakındım.Beni arayan meraklı bir yüzü bulamadım.Herkes,normal gelip geçiyordu.Duranlar da çevreye karşı tepkisizlerdi.Tekrar telefonlaştık.Biraz sonra ikimiz de hedefe kilitlenmiştik.Evet,bu gelen şair dost Ramazan Efe olmalıydı.Gözlerinin altındaki de-
rin halkalar,Edebiyat Defterindeki profildeki görüntüsüyle aynıydı.Boyu,bana göre biraz kısaydı.Elinde siyah bir çantası vardı.Hafiften de göbeği kendini gösteriyordu.Yanaşınca yüzündeki kirli sakalı gözlerime çarptı.Kendini bırakmışlığın şairce bir ifadesi miydi acaba.Halbuki ben sinek kaydı tıraşımı olmuştum.
Yüz yüze gelmiştik.
“-Pardon siz Ramazan Efe misiniz?
“-Evet. Siz de Ayhan bey olmalısınız…”
Kırk yıllık bir dost gibi kucaklaştık. Sanki “Devlerin Buluşması” gibiydi.Gözlerimizin içi gülüyordu.Gülmeye öyle hasret kalmışım ki.Şimdi anladım.Hep kahırlı şiirler ve dertli yazı-
lar yazıyordum.Aman Allah’ım sana şükürler olsun.Ömrümde bu denli mutluluk hissetmemiştim doğrusu.Bizi yakınlaştıran bu güçte nasıl bir tılsım doluydu anlamak çok zordu doğrusu…
Yakınımızdaki 100m.ilerdeki Cafe Deniz’e üst geçitten geçerek gittik.Bu arada konuşmalarımıza da devam ediyorduk.O kadar çabuk iletişim kurmuştuk ki sanki yıllardır bir
birimizi tanıyorduk.Cafe nin içinde sigara dumanından uzak bir köşedeki iki kişilik masaya iliştik.Elindeki siyah çantayı,masanın üzerine koydu.İkimiz de telefonlarımızı çıkardık tetikte
bekliyorduk.Bu güzel ve anlamlı buluşmamızı görüntüleyecektik.Aynı duygular içerisinde olduğumuz belliydi…
Biz konuşmaya devam ederken peşpeşe gelen çayları yudumlamaya devam ediyorduk.
Bir taraftan da hayat hikayelerimizi birbirimize aktarmıştık.Aşağı yukarı aynı zorluklar içerisinden geçmişiz.
Konuşmalarımızın arasında bir ara:
“-Edebiyatın gücünü görüyor musun hocam. İnsanları, nasıl birbirine yakınlaştırıyor.Edebiyat sanatının güzelliğine bak ki:kimlik farkı,coğrafya farkı ,ülkelerin değişik olması hiç önemli değil.Özünde insanı sevmek olunca bak neler oluyor,neler.Öyle değil mi?..
“-Haklısınız Ayhan bey,aynen katılıyorum söylediklerinize.”
İki saat ne çabuk geçti, anlayamamıştık.Arkadaşın telefonuna çağrı geldi. “-Biraz sonra gelirim “diye yanıtladı.
Ayrılmamız gerektiğini hissettim.Buluşmamızı belgelendirmek için çay getiren garsondan fo-
toğraflarımızı çekmesini rica ettik.Biraz sonra Cafe Deniz’den ayrılmıştık.Anılarımızın mekanı olmuştu.Sonraki zamanlarda tekrar buluşmak dileğiyle YKM.Mağazasının yanında tekrar birbirlerimize sarıldık.Bu sarılma veda içeriyordu.Gerçekten ayrılık hüznü insanı farklı
bir yerlerde yalnızlığa yitiyordu sanki…Ayrılırken ikimizin gözleri de doluydu.birbirimize bakamamıştık…
Ayhan Sarıkaya
17.05.2009 Pazar günü
YORUMLAR
iletişime aracı olan teknik sanal
yoksa insanlar da duyguları da gerçek
büyük çoğunluğu gerçek
simsiyah65 tarafından 8/5/2009 2:01:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ayhan bey yazınız ne kadar içtendi..Evet bazen sanalda olsa iyi dostluklar kurulabiliyor..İnsan önce kendine dürüst olursa ve kendine güveni varsa karşısında da iyi insanlar bulabilir diye düşünüyorum..Çok sevindim adınıza böyle bir dostluğu pekiştirdiğiniz için...Devamı gelir inşallah..Hepimizin dostlara ihtiyacı var..Nice dostluklara...
Dost ne yaptım ki göğe çıkarmışsın.Aman dikkat salıverirsen korkarım göbek patlamasın.Yüce gönüllülüğünüz
farkımız yok.Pazarlama içinden geldiğimiz için adamı gözünden tanıma yetilerimiz biraz daha etkili olabilir toylara göre.Sanaldan gerçeğe ulaşan dostluk mezara dek sürsün.Sağlıcakla kalın