12 yıl/SANA ÖLMEK DÜŞTÜ
04.04.2007
12 yıl
Az önce babam;
-Ya Özlem, dedi
-12 sene oldu, görüyor musun?
Anlamadım, ya da işime gelmedi; emin değilim.
- Tam...dedi,
-...günü de, salı; ağabeyine 12 sene oldu.
Bunca senedir ilk defa senin ölümünle ilgili konuştuk. Annem de hummalı bir çalışma yapıyor; mutfakta. Yarın senin için bir kaç kadın toplanıp Yasin okuyacaklar. Bense bu yazımı çoktan bitirmiş olacağım o sırada. Onlar evde ağlarken, ben çalışıyor olacağım ve tek derdim belki bir boşluk bulup sigara içmek olacak. Hatırlamayacağım yani seni; inadına yarın hatırlamayacağım... Yok gibisin... Hiç olmamış gibi... Gün geçtikçe sahiciliğini kaybediyorsun. Seni hatırlaya hatırlaya tüketmekten korkuyorum; azalmandan... Bu çünkü, başka türlü bir yokluk gibi değil. Korkularım olduğun için kızıyorum sana; bana sadece kabus olarak geldiğin için...Hayalini bir dakika görebilmek için ömrümü verebilecekken, karanlığın içinden çıkıp gelen korkulu sesinden dolayı gözlerimi açıp bakamıyorum sana. Bazen gerçekliğinden çok burada oluyorsun, biliyorum. Ama sen yoksun; gerçekliğin kadar...Kokularım da yokluğun kadar gerçek oluyor sonra. Titreme nöbetlerine tutuluyorum. Seni hatırlamıyorum diye mi yapıyorsun bunları?Oysa ben belli aralıklarla rüyamda görüyorum seni. İşte bazen de ağlıyorum. Daha ne istiyorsun? Yoruldum. Birileri geliyor bankaya; yaşına bakıyorum. "Bu kadar olacaktın" diyorum sonra. Abdurrahman abi nin gittiğimde bana şefkatle sarılmasından içim acıyor. bugün tapu dairesinde işim vardı. ortaokul arkadşaımla karşılaştık. oturdum, çay içtik. yeğeninin fotorafını gösterdi. kız çok güzel. saliha kadar. ve aynı saliha. dedim ki "aynı halası, valla derlerdi de inanmazdım, ne çok benziyor sana." saliha büyük bir gurur duydu dediğimden , kırmızı ojeli tırnakları ve topuklu ayakkabılarıyla pazar kahvaltısına gitmiş kadınalrın edasıyla omzuma vurdu gülerek "ağabeyinin kızı da sana benzer, ha sahi evlendi mi ağabeyin?" sen ne bileceksin. neden anlatıyorsam bunları sana. toprak mı oldun, su olup yemeğime mi karıştın, çiçek mi verdin mezarının üstünden. ne anlarsın ki sen bunlardan. acıdan, özlemekten... ölüp çürümekten başka ne bilirsin ki. özledim... yokluğunu dile getirip eşe dosta anlatamayacak kadar çok özledim seni. yanına kıvrılıp yattığım çocukluk günleri. akşam yaptığımız mahalle gezmeleri. sayen de elime anayasa alışım ve bana vaktinden çok önce onu ezberletişin. cebinden aşırdığımı sandığım bozuk paraların, müzik setinin kumandası. hiç olmamış gibi biliyor musun abi? hiç olmamışsın ve benim yazdıklarımın içindeki onca kahramandan biri gibisin. silik. teninin sıcaklığı olmayan. nefesi sigara kokmayan. az sonra gözyaşlarımı silip, ışığı kapatıp ve korkmamak için bilgisayarı-müziği açık bırakıp yatacağım. muhtemelen sesini duymanın beni rahatlatacağı birini arayacağım sesim çatallı çıkmazsa. belki dua da ederim. emin değilim. yattığım yatak senin yatağın. bu gece geleceksin biliyorum. senden korkmayacağım. başka yatak yok artık odada. yanıma yatacaksın. bugün senden isteğim bana sarıl tamam mı. gene senden korkup sessiz çığlığımla ruhunu incitirsem namerdim.
sana ölmek düştü öldün abi bitti bu dünayda işin bizeyse üzülmek düştü ağlamak düştü okunmayacak şiirler yazmak düştü ölülerin arkasından !
YORUMLAR
bir acıyı anlatabilmek
o acıyı
yaşamak kadar zor olsa gerek sevgili özlem.
ve seni anlamak...
anlatmak istediğini anlamak ne de güzel.
---bir acı saklı yüreğinin kıvrımlarında, kimbilir belki de tam ortasında, bütün tanıdık acılardan çok başka---
ve yaşamak onunla...
o güzel yüreğine sağlık.
özel bir paylaşımdı bu.
sevgimle.
--dostsesi--