- 573 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GAYMAKAM BEY 1-
Kahvehanenin en ön sırasında yerini almıştı gelir gelmez. Kahvehane sahibi kendine çeki düzen vererek saygı ile hoş geldiniz gaymakam bey dedi. Hemen söylemesine gerek kalmadan çayı getirmeye gitti. . Yanında köşe başından aldığı sıcak ve mis gibi susam kokan simidini masaya koydu.
O arada çayı da gelmişti. Hemen oracıkta sıcak çayıyla simidi bir çırpıda bitirdi. Bu günlük sabah da olsa karnı doymuştu. Sonra paketinin içinden son sigarasını aldı ve keyifle yaktı. Sigaradan her çıkan duman dalgası onu geçmişine ve yaşadıklarına götürüyordu. O zamanlar hemen kendini toplamaya çalışsa da zihni onu yine o günlere çekiyordu.
“ Çok zor şartlar altında liseye kadar ailesini yardımıyla okuyabilmişti. Sonra sınava girmiş ve iyi bir üniversite güzel bir bölüm olan Kamu yönetimini okumaya başlayacaktı. Kara düşünceler beynini umutsuzca sarıyordu. Sonra da kendi kendine önemli olan kazanmak nasılsa Allah bana bir yol gösterir diye düşünüyor kara bulutları kovalıyordu zihninden. Öyle de oldu bir derneğin verdiği karşılıksız burs imkanı ve devletin verdiği kredilerle okulunu tam senesinde ve başarılı bir şekilde bitirdi. Ama çoğu zaman yemeğinden ödün vererek, kimi zaman da kıyafetlerini yenilemeden. Tek amacı idealinde kamuda iyi bir idareci vasfına ulaşmaktı. Sistemde gördüğü bazı yanlışlıklara kızıyor ve belki bu durumu ben düzeltebilirim diye düşünüyordu.
4 senenin sonunda elinde başarı notu yüksek diploması ile birlikte gururla ailesinin yanına döndü. Anadolu insanının özelliğini taşıyan anne ve baba bu gurur tablosunun karşısında gözyaşlarıyla karşılamışlardı oğullarını. Anne fark ettirmeden Hüseyin’ i süzdü kendinden bile kıskanırcasına.
Baba ise omuzları dik bir durumda epeydir sokaklarda geziyordu. Bir emekli maaşı ve 1 küçük evinden başka en büyük servetiydi oğlunun başarısı. Belli bir süre dinlendikten sonra Kamunun açtığı sınava başvurdu. Sınava heyecanla birlikte kendinden emin bir şekilde girdi.
Çalışmasının karşılığı hiç zorlanmadan 2-3 tane soruyu yapamadı ve o mutlulukla sınavdan çıktı. Emindi kazanacağına ama yine de acaba hakkım yenir mi düşüncesi vardı . Belki de böyle düşünmesine sebep sistemin yanlışlığından kaynaklanıyordu.
Sınav sonuçları açıklandığında sonucu tahmin ettiği halde yine de şaşırmıştı. Arkasından yerleştirmeler başlamıştı. Sabırsızlıkla ömrünün en güzel yıllarını geçireceği mesleğine adayacaktı. Sonunda ataması yapılmış ve çok küçük bir kasabaya kaymakam olarak atanmıştı.
Orası onun artık tüm okul hayatı boyunca öğrendiği bilgileri gerek deneyerek gerekse kendi kişiliğinin verdiği güzel yönleriyle birlikte hizmet edeceği yeni yuvasıydı. Halkı hep dinleyecek onların sorunlarını çözmeye çalışacak ve onlarla bütünleşecekti. Onu yabancı olarak görmemelerini istiyordu.
Daha şehirden çıkıp ilçeye gittiği gün hayal kırıklığına uğramıştı. Girdiği anda tozlu topraklı yollarla ve kendinden ve hayattan bezmiş insanlarla karşılaştı. İnsanlar gülümseyemiyor fakat içlerinin güzelliği buruk da olda yüzlerine yansıyordu. İçi acıdı bu manzara karşısında.
Makamında ilk gün tanışma töreni yaptı. O gece odacısının evinde misafir oldu. Lojman berbat durumdaydı. O gece yatakta ertesi gün için yapacağı işleri sıraya koydu.
Ertesi gün başka bir işe bakmayarak yazışmalarla ilçenin sorunlarını Ankara ‘ ya anlattı. Öncelikle okulun iyice bir elden geçmesi gerekiyordu. Sonrasında Karayollarıyla şifai bir görüşme yaptı. İlçenin bağlı olduğu Milli eğitimi arayarak İlçeye kadınların ve genç kızların el emeklerini geliştirebileceği ve onları mutlu eden uğraşlar kazandırabilmek için Kurs başvurusunda bulundu.
Çok kısa bir süre içerisinde hepsi olmasa da çoğu hizmet gelmeye başlamıştı. Halk ona bu hizmetlerinden dolayı minnettarlıkla bakıyordu. Önüne geçiyorlar Allah razı olsun senden Gaymakam bey diye onu nerdeyse bağırlarına basıyorlardı. O da onun için yeterdi. Belki sorunların hepsini yada sistemi düzeltemezdi ama bu da yeterdi ona.
Sigarasının bittiğini bile fark etmemişti. Nerdeyse sigara sönmemiş olsa eli yanacaktı. Yüzünde bir mutluluk ifadesiyle çay parasını masaya bırakarak hizmet mabedine doğru yol aldı. Görevi onu bekliyordu. O hizmet için vardı. Ve vergisini veren insanların hakları geçmişti okulunu okurken ona.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Çok zor şartlar altında liseye kadar ailesini yardımıyla okuyabilmişti. Sonra sınava girmiş ve iyi bir üniversite güzel bir bölüm olan Kamu yönetimini okumaya başlayacaktı. Kara düşünceler beynini umutsuzca sarıyordu. Sonra da kendi kendine önemli olan kazanmak nasılsa Allah bana bir yol gösterir diye düşünüyor kara bulutları kovalıyordu zihninden. Öyle de oldu bir derneğin verdiği karşılıksız burs imkanı ve devletin verdiği kredilerle okulunu tam senesinde ve başarılı bir şekilde bitirdi. Ama çoğu zaman yemeğinden ödün vererek, kimi zaman da kıyafetlerini yenilemeden. Tek amacı idealinde kamuda iyi bir idareci vasfına ulaşmaktı. Sistemde gördüğü bazı yanlışlıklara kızıyor ve belki bu durumu ben düzeltebilirim diye düşünüyordu.
takibindeyimmmmm.....
Çok kısa bir süre içerisinde hepsi olmasa da çoğu hizmet gelmeye başlamıştı. Halk ona bu hizmetlerinden dolayı minnettarlıkla bakıyordu. Önüne geçiyorlar Allah razı olsun senden Gaymakam bey diye onu nerdeyse bağırlarına basıyorlardı. O da onun için yeterdi. Belki sorunların hepsini yada sistemi düzeltemezdi ama bu da yeterdi ona.
Hizmet aşkıyla yanan idealist bir insanın kaymakam olduktan sonra yapmış olduğu uğraşıları çok anlamlı bir şekilde işlemişsiniz...
Tebrik ederim yazar arkadaşım.Yazılarınızı okumak beni dinlendiriyor.Kendimi bir an hizmetimi yapıp şimdi de emekli olduğum memuriyetlik yıllarımı anımsadım.Doğrusu bir memurun ruhsal halini güzel tahlil etmişsiniz...
kaleminiz hiç susmasın.saygılar..selamlar...