SENİ SEVDİĞİME PİŞMAN DEĞİLİM
En güzel beraberlik seninle olmak diyorum, nasıl en korkunç yalnızlık sensiz olmaksa... Biraz önce buradaydın. aradan geçen zaman henüz kokunu bile dağıtamadı. Oturduğun koltukta ağırlığının izi duruyor. Dokunduğun her yerde sıcaklığın var, baktığın her şey de aydınlığın.
Gittin mi? Ben şimdi yalnız mıyım? Duvarlar üzerime yıkılıyor, yüzümde
parçalanıyor aynalar, resim çerçeveleri. Tarifi mümkün olmayan bir boşluk içindeyim. Gözlerim kapıda, belki yine gelirsin diyorum. Uzaktan ayak sesleri geliyor. Sen değilsin gelen biliyorum, ama yine de bir ümit var içimde vazgeçemediğim.
Bir sigara yakıyorum ve seni arıyorum dumanın havada çizdiği şekillerde.
Sonra ne yapacağını bilmeyen ellerime bakıyorum bir zaman. Ellerim hala
ayrılırken ellerine temas etmenin hazzı içinde şaşkın ve kararsız.
Oysa , o ellerle şimdi şiirler yazabilirim senin için, sana yokluğumun
dayanılmazlığını anlatabilirim.
Zaman hayli ilerledi. Evine varmış olmalısın. Kulağım telefon sesinde. Beni
aramanı bekliyorum. Telefonun her çalışında umutla uzanıyor ellerim ahizeye.
Oysa hep bir başkası çıkıyor karşıma. Kahroluyorum. Senden başkasının
varlığına değil, sesine bile tahammülüm yok artık. Ağır dayanılmaz saatler geçiyor. Nihayet senin sesin telefonda. Beni anlayan, o özlemli kısık sesin.
derken bile yüreğimi heyecanla dolduran, kanımı tutuşturan
sesini işitmenin sevinci sarıyor her yerimi. Hiç bitmesin istiyorum konuşmamız.
Senden başka bir şey düşündüğüm yok, dünya umurumda değil. Konuşuyor konuşuyoruz ve diyorsun. Sana düşündüklerimi söyleyemiyorum. diyemiyorum.
Boğazıma bir şeyler düğümleniyor. Ellerimde soğuk, hissiz bir aletle
yapayalnız kalıyorum. Biraz önce sesini bana ileten telefona düşmanım şimdi.
Hırsla ve kinle bakıyorum bir zaman.
Sonra sevdiğin bir plağı çalmak geliyor aklıma. Birden seviniyorum.
Her şeye rağmen yine seninleyim, ne iyi. Beşinci senfoniyi dinliyorum.
Odayı orkestranın güçlü, tanrısal sesi dolduruyor. Hiç ayrılmadığımıza
ve ayrılmayacağımıza inanıyorum. Yüzyılların ardından bir Beethoven
sesleniyor, isyan ediyor zamana. Ve sonra bir başka plakta Schumann
ağlıyor, ben ağlıyorum, uzaklarda sen ağlıyorsun. Aşkın ve sanatın
ölümsüzlüğüne bir kere daha inanıyorum.
Artık seni sevdiğime pişman değilim.
YORUMLAR
'' Odayı orkestranın güçlü, tanrısal sesi dolduruyor. Hiç ayrılmadığımıza
ve ayrılmayacağımıza inanıyorum. Yüzyılların ardından bir Beethoven
sesleniyor, isyan ediyor zamana. Ve sonra bir başka plakta Schumann
ağlıyor, ben ağlıyorum, uzaklarda sen ağlıyorsun. Aşkın ve sanatın
ölümsüzlüğüne bir kere daha inanıyorum. ''
Yazı aslında mükemmel denmeyi hak ediyor.
Fakat bir paragraftaki yazım hataları biraz gölgelemiş :
'' Konuşuyor konuşuyoruz ve diyorsun. Sana düşündüklerimi söyleyemiyorum. diyemiyorum. ''