YALANCI GÜNEŞİM
Kış günü gri bulutların arasında beliren güneş misali girmiştin hayatıma ve tam da o güneş gibi bir hal aldın aslında hayatımda.. Oradaydın görüyordum, vardın biliyordum ama ısıtmıyordun; halbuki sen ısıtmalıydın vazifeni yerine getirmiyordun.Kışın o sert yüzü hakimdi havaya, oradaydın ama değilmiş gibi davranıyordun yani vardın ama yoktun... Bu durumla yüzleşmek zor oldu benim için; kabullenemedim, reddettim ama gerçek buydu, değiştiremedim.Sen benim güneşimdin, yalancı güneşim... Galiba senin için kullanabileceğim en uygun söz bu olsa gerek ; benim yalancı güneşim..
Artık hayatımda değilsin, gittin, başka baharlara doğmak için yol aldın ; beni terk ettin.. Kara kışlara mahkum edip gittin. Ardına bile bakmadın , ezip geçtin.. Bense sensiz geçen günlerde tek bir sorunun cevabını aradım kendimle , yüreğimle yaptığım sohbetlerde: Neydi seni benim hayatımda bu denli özel kılan şey? Ama bu sorunun cevabını bir türlü veremedim kendime belki de vermek istemedim, gerçeklerle yüzleşmek ağır geldi belki de.. Güneş olman mı, yalancı olman mı ya da yalancı bir güneş olman mı? Hala cevaplandıramadığım bu soruya rağmen itiraf ediyorum, dinle ; seni çok özledim, ısıtmasanda gel, yeniden doğ ömrüme ve beni kara kışlara mahkum etme.. Seni bekliyorum, seni özlüyorum ve Allah’tan seni dileniyorum.. Gel artık güneşim, yalancım, yalancı güneşim... Gel...