Bir Gerçek Olay
Güzel bir bahar gününde yeni bir güne başlamanın mutluluğu vardı üstümüzde.
Çaylarımızı içtik, müşterilerimizi güler yüzle karşıladık, komşularla selamlaştık.
Yanımızda bulunan PTT şubesine, insanlar yoğun biçimde geliyor, kimisi havale yapıyor, kimisi emekli maaşı alıyor, kimisi de fatura ödemenin telaşında koşturuyor.
Bir ara seslerin yükseldiğini duyduk, şöyle göz ucuyla bakındık; görevli memur beyle tartışıyordu vatandaşın birisi, sinirler gerilmiş küfürleşmeler başlamıştı.
Derken şeytan ve nefis girdi araya ve vuruşmalarda başladı, zar zor da olsa ayırdık, fakat kavgacı vatandaş telefona sarıldı “Anam babam koşun beni dövdüler bıçak çektiler” diye haber uçurdu abartarak olayı.
Hâlbuki kendisine gelen havaleye yanlış isim yazılmış, memurun ödemesi mümkün olmadığı halde vereceksin paramı diye ter-ter tepiniyordu haksızdı yani.
Polis geldi, bütün sülalesi geldi ve polisin arasında memur beyi iyi bir benzettiler, sonrası hastane ve karakol, neyse sulh yolu seçilmiş ve taraflar barışmıştı.
Ama karakolda, kavgayı çıkaranın babası, memur beye “şikâyetini geri almazsan sana sorarım” mantığı ile tehdit edip duruyordu, hâlbuki benim babam olsaydı, önce beni bir haşlar, sonra özür dilettirir icap ederse polise de teslim ederdi, benim evladım olsa bende aynısını yapardım, bu öğretildi bize gerici bilinen bir eğitim sistemin de.
Ve bu vatandaşın daha başka sabıkalarının da olduğunu öğreniyoruz sonradan, bir babanın evladı ne hale getirdiğini görüyoruz açıkçası, diğer evlatları gibi.
Tabi sadece evlatların hayatı kararmadı, bizlerin de güzel bir günü stres, sıkıntı, ıstırapla geçti Rabbim hepimize akıl, fikir ve izan nasip etsin, eğitimcilerimizin kulakları çınlasın.
Salih Yıldız
.