- 466 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAHADETNAMELİ CEHALET
KANYANKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
ŞAHADETNAMELİ CEHALET
İlim ile bilim karıştırıldığında; cehalete merdiven olur.
İlim ile bilim birlikte; eğitim ve öğretim olarak verilirse; insanlığı yükseltir...
Eğitim adı altına uygulanan sistemi en ince ayrıntısına kadar incelemeden bu cümlelerimiz anlaşılmayacaktır.
Onun için bu konuyu analiz edelim.
Ana sınıflarında; çeşitli oyuncaklar ve boyama kitapları ile öğretiler yapılıyor. Oraya teslim edilen evlatlarımıza; birer ikişer kalem verilip kalem nasıl tutulur, çizgi nasıl çizilir, boya nasıl yapılır, oyuncak nasıl kullanılır? Soruları cevaplandırılmış olur.
Anne baba ile, evdeki kardeşler ile, yaşıtları ile, kendisinden büyükler ile, çevredeki diğer insanlar ile, öğreticileri ile nasıl konuşulur, onlara karşı nasıl davranılır? Soruları akıllara bile gelmiyor.
İlköğretim birinci sınıfa başlıyan öğrenciye A.B.C diye başlanıyor. Bir kaç kitap daha veriliyor. Yıllardır bu kitaplar bedava dağıtılıyor. Sistematik açıdan bakıldığında "Bütçeye." korkunç yük getiriyor. (Bu konu bile bir kuruşluk yük getirmeden çözülebilecek husustur. Sponsorlar vasıtası ile bunu beş kuruş yük getirmden halletmek mümkün; ama şimdi konumuz bu değil...) Dağıtılan kitaplar ile; sayı saymayı, hecelemeyi, kelime üretmeyi, cümle kurmayı öğretirler.
Yine; kimsenin aklına; insan kandırmak, yanıltmak, yanlış bilgi vermek, bilmediği konuda fikir beyan etmenin yanlışlığı, küfürlü ve argolu konuşmanın zararları, yardımlaşmanın ne demek olduğu ve faydaları anlatılmaz...
Geldik ikinci sınıfa; "Kitap sayısı arttı; çanta ağırlaştı, 10 kiloluk yük ile çocuk mektebe gidip geliyor. Kitapları inceliyoruz. Erciyes Dağı’nın zirvesinin metresi, Konya Ovası’nın alanı, Antalya’ya gelen tursirs sayısı, Kocaeli’nin sanayisi yazılı...."
İnsanlara karşı, çevredede bulunan alanlara karşı, komşu mallarına karşı, kendi mallarımıza karşı davranışlar konusunda tek kelime anlatılmaz. Ormanlık alanlarda nasıl davranacağımızı anlatmak bir türlü kimsenin aklına gelmez...
Üçüncü sınıfa da; çocuk pekiyi ile geçti; ödüller verildi, hani teşvik filan olsun diye...
Üçüncü sınıfta; kitapların sayısı iki tane daha arttı. Yardımcı ders kitapları verildi. Çocuk derslerin altında bocalamaya başladı. Sınıflar kalabalık, çocuğun beyni sınıftan da kalabalık. Ders arası beş dakika; çocuk tuvalete gidip sınıfa gecelek zaman kadar zamanı bulsa; gam demiyecek de; ah keşke gam ne anlama geliyor onu bilebilseydi... Etüt programı varmış, çözüm hazır, "Çocuğunuz başarısız, onun için hafta sonları, akşamları okulumuzda etüt programları var ona katılmaz ise mümkün değil başarılı olamaz."... EFENDİM.. Diyecek olur çocuğun ana babası.... Olmaz ya gelecek, ya da kalacak... denir.. Haydi bakalım, normal eğitimde çocuk cevher olmadı, şimdi platin madeni gibi ışıldasın diye "Etüt" programına gitsin bari der; ana baba....
Burada da; kimsenin aklına bu çocuk büyüyor; yalan nedir, niye kötüdür, başkasına ait olan bir ürün yada mal, eyşa yada fikir niye kıymetlidir? Kıymetler nedir, neden önem verilmelidir? Küfrün ve dedikodunun çirkin tarafları anlatılmaz...
Dördüncü sınıftayız; kitap sayısı yine arttı. Yük yaş ile birlikte artıyor. 10 kilo yük varsa şimdi 15 kilo oldu. Etütlerfe devam. Kösedağ Savaşı, Dandanakan’ın yeri, Voyvoda’nın babası, Aristo’nın ninesi, Noel babanın göbek tası, Aya Yorgi’nin fesi, Aya İrini’nin nefesi... bir bir hatim ettirilir. Böylece beşe geçeriz.... Hem de pekiyi ile...
Yine; etrafımıza karşı asli görevlerimiz, imece kültürü, ananelerimiz, mazlum yetim hakları, rüşvetin, yakalalığın çok alçak davranışlar olduğunu anlatamadık... Bu sene de böyle gitti....
Beşinci sınıfa geçtik;
Seviye tesbit sınavı varmiş;
İnsanlık seviyesi mi?
Kafa karıştırmayın dersteyiz. İnsanlık sonraki iş, hele şu cebir, geometri, trigonometri, tanjan, kotanjan, sinüs, kosinüs, pi sayısı işlerini bir güzel halledelim.
Sınav olur; Bu sefer dersanelerden yazı üstüne yazı yollanır çocukların evlerine. Pasta var, dilim kapmaca, yoksa filanın oğlu, fişmekanın kızı Şikago’yu kazanmış, hey süphanallah ne Şikagosu ya, şikago’ya gidecek adamın dersane, postane, pastane, hastane masrafları zaten birileri tarafından finanse edilir, çünkü onlar istikbâl vadediyor... Biz sıradan, bizim sıramızda olanların durmunu aşmayalım...
Buyrun eserinizi üstteki paragrafta gördünüz mü?
İnsan ne demektir, insanlık ne demektir, insanca eşit davranış, haklardan eşit yararlanmak nedir? Söz ve soruları aklımıza gelseydi, cevaplarını vermiş olsaydık. Şikago’ya gidecek öğrenci ile; Arapgir Meslek Yüksek Okuluna gidecek öğrenciye aynı davranılırdır. Farklı davranılsa bile öğrenci bu farklılığı reddderdi...
Geçtik altıdayız;
Ders üstüne ders; Allah nazardan korusun, çocuklar sırtlanıp gidiyorlar, yirmi kiloluk çatnayı bana mısın demiyorlar....
Mektep, etüt, dersane, servis... Nihayet bir de mezunuyet balosu... O da ne?
Balo balo...
Yani; eğlence...
Hangi müzikle?
Tarkanla canım Tarkanla;
Heyecanlanmayın; Bu Tanrı Dağlarındaki Tarkan değil...
Ya hangi Tarkan?
Cup cup Tarkan...
Beyin boş, giysi mi; aman ne hoş ne hoş; rengarenk, enfes, nefis....
Gösterişli, Ne güzel kaynaşmalar var... Tanışmalar var, yüksek mekteplere gitmeden kaynaşsınlar ki; gittikleri yerde kaynamasınlar...
Yemek baharatsız olmaz... Onun için arada ister acı, ister tuzlu, ister tatlı gülümseyin diye tuz biber ekiyoruz. Arada bir; sütlaca tuz, ayrana şeker katarsak eğer; acemiliğimize verin...
MEKTEP BİTTİ....
ŞİMDİ BAKALIM ŞU ŞAHADETNALER NE ALEMDE... BAYAĞI DEĞİL GAYET İYİ.. HEPSİ BAŞARILI.. MEMLEKET BEŞ ON SENEDE DÜZELİR.. HERKESİN ŞAHADETNAMESİ OLUYOR...
HAYDİ KIZLAR MEKTEBE... ERKEKLER SİZ NİYE DURUYORSUNUZ? HAYDİ SİZDE MEKTEBE... OKUYUN DA ADAM (!) OLUN...
ŞAHADETNAMESİZ KİMSE KALMASIN.. ŞAHADETNAMEDE KERAMET VAR.. SİHİRLİ DEĞNEK... DOKUNANI HİDAYETE ERDİRİYOR....
KİMSE ALINMASIN, DARILMASIN...
SOKAKLARI, ÇETELERİ, SUÇ ARTİŞ ORANLARINI, SUÇLARIN NEV’İNİ, SUÇ İŞLEME YAŞINI, SUÇ İŞLEYENLERİN VE ŞİDDET UYGULAYANLARIN (Kİ; ŞİDDET UYGULAYAN ANCAK VE ANCAK GÜÇSÜZ, MAZLUM KİMSESİZ OLANA ŞİDDET UYGULAR) ŞAHADETNAMELERİNİ BİR İNCELEYELİM. İSTATİKİ BİLGİLERE BAKALIM...
İnsanlıkla mesleğini bir arada yapana ve hayatının her nefesinde "Önce insan" düşüncesi ile yaşlayan, insanlığı yaşatana sözümüz yok... Onları tebrik ve takdir ediyorum.
BİLİM İNSANA MESLEK ÖĞRETİR....
İLİM İSE BİLİMİN ÖNÜNDEDİR...
ÇÜNKÜ İLİM İNSANLIĞA YÖN VERİR, İNSANLIĞI ÖĞRETİR...
BİZLER BİLİMİ BELKİ YETERSİZ KALAN KISIMLARI TARTIŞMAYA AÇIK OLSA BİLE ÖĞRETEBİLİYORUZ...
FAKAT İLİM VERMEKTE BİRAZ DEĞİL CİDDİ ANLAMDA YETERSİZLİĞİMİZ SÖZ KONUSU...
BUNUN SEBEBİ DE; SANIYORUM Kİ;
BİZ ZATEN İNSANLIĞI BİLİYORUZ; AYRICA BUNUN İÇİN; NE GEREK VAR EĞİTİME GİBİ BİR DÜŞÜNCEDEN KAYNAKLANAN DURUM SÖZ KONUSU...
İNSANLIĞI BİLİYORUZ DEĞİL...
İNSANLIĞI BİLİYORDUK...
FAKAT İHMAL EDİLEN NE OLURSA OLSUN; O İHMAL EDİLENE MUHTAÇ OLUNANA KADAR; İHMAL EDİLEN AKILLARA GELMİYOR...
ŞU AN İÇİN İNSANLIĞA HER ZAMANKİNDE ÇOK İHTİYACIMIZ SÖZ KONUSU; BUNUN İÇİN İLİM İLE BİLİMİ AYNI ANDA ÖĞRETME, EĞİTME ŞANSIMIZ VAR İKEN; DAHA FAZLA BEKLEMEDEN, ERTELEMEDEN; BUNA HEP BİRLİKTE BAŞLAYALIM VE BUNU HEP BİRLİKTE BAŞARALIM...
SONRA;
BAŞA DÖNELİM... DİYELİM Kİ;
"EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR...
ANA BABALAR: EVLATLARINIZA YALAN SÖYLEMENİN KÖTÜ OLDUĞUNU, RÜŞVET ALMANIN ALÇAK DAVRANIŞ OLDUĞUNU, YALAKALIK VE DÜZENBAZLIĞIN ADİLİĞİNİ, NEMELAZIMCIĞIN TOPLUMU VE DEVLETİ YIKTIĞINI, VATAN SEVGİSİNİN İMANDAN OLDUĞUNU, GIYBETİN KİN VE NEFRETİ KÖRÜKLEDİĞİNİ, KÜFRÜN ANCAK KALİTESİZ, SEVİYESİZ, AHLAKSIZ KİMSELERİN İCRAATI OLDUĞUNU, KAVGANIN DA ACİZ İNSANLARIN İŞİ OLDUĞUNU... İNSANLIK İÇİN DE; BUNLARIN YERİ OLMADIĞINI SİZ ÖĞRETİN...
KALANINI DA BİZ EĞİTELİM...
EĞİTİMLİ, SEVİYELİ, BİLGİLİ, KALİTELİ, KARAKTERLİ, KÜLTÜRLÜ, İLİM SAHİBİ, AHLAKLI NESİL YETİŞTİRELİM....."
BUYRUN MİLLET DEVLET EL ELE MEKTEP AİLE İÇ İÇE KALİTELİ SEVİYELİ GELECEĞE....
ALLAH YÜREKLERİNİZİ NUR EYLESİN