- 945 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRK DÜŞMANLARI!...
“Humeyni’yi seviyorum. Atatürk’ü sevmiyorum...”
Haberi okumuş, dinlemişsinizdir.
Bu terimi kullanan kişi, kişi demeye de dilim varmıyor ya... ne kadar banal...
Ancak, sevgili arkadaşlar. Türbanlı olduğu için değil buna kızmam! Çünkü, inanın ve maalesef türbanlı olmayan, bazı insanlarda bu düşüncedeler... Bunu söyleyenler, elbette zavallı olarak tabir ettiğim kişiler tarafından betimleniyor. Nedeni, bana göre tarih bilgisizli-ğinin yetersizliği.
Çünkü, Nene Hatun Maraş’lı değil, Erzurumlu. Savaşılan düşman, Fransız değil, Rus. Üstelik Rus başörtüsüne saldırmadı. Aziziye Tabyasına saldırdı. Sütçü İmam... İmam değil, onunla anılan lakabı. Milli mücadelenin mangal yürekli evladıdır ama, milli mücadelenin ilk kurşununu o sıkmadı. Hasan Tahsin bu kurşunu sıktı. Maraş’ta değil, İzmir’de. Üstelik altı-yedi ay önce...
Takvime bakmaları, ya da biraz olsun tarih okumaları gerekir!...
Sütçü imam, Fransız vurmadı. Ermeni vurdu... Hatta Maraş’ta, düşmana ilk müdahaleyi yapan aslında sütçü İmam değil, Çakmakçı Sait’tir. Silahı yoktu. Çakmağını savurup düşmana, arkasından da okkalı bir yumruğuyla ilk düşmanı yere sermiş, ama kendisi kurşunlara hedef olarak şehit olmuştur. Peki... Maraş’ı önce kim işgal etti? Böyle düşünen ar-kadaşların İngiltere’si!... Kim sesini çıkarmadı? Yine arkadaşın, arkadaşların padişah efendisi! Peki... bu ülkeyi, o zavallıları, buna inanan meczupları da dahil olmak üzere kim kurtardı?...
Bu tür gafillere daha geniş haklar tanıyacak olan İngilizlerin gemisiyle kaçan padişah efendilerinin idam etmek için arattığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk!...
O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanların hep Müslüman olmadı-ğını da görürsünüz...
Bu toprakları İngilizler işgal etmesin diye canını vererek şehit olan İstanbullu hekimler arasında, 140 Türk, 32 Ermeni, 25 Rum ve 18 Yahudi vardır... Ama hepsi de şehit olarak anıl-maktadırlar. Çünkü şehitlik kavramı her şeyden önce yurtseverlikle alakalıdır.
Kısacası, tehlike ne İran, ne İngiltere... tehlike kara cehalettedir...
Mustafa GÖKÇEK
YORUMLAR
Siz niyetinizi baştan belirtiyorsunuz
"Türbanlı olduğu için değil buna kızmam! Çünkü, inanın ve maalesef türbanlı olmayan, bazı insanlarda bu düşüncedeler"
Tırnak içine aldığım ifadeler size ait.Yazınıza başlarken İslama ince ince saldırı yapacağınız belli.
"Türbanlı olduğu için değil buna kızmam"bu sözle kendinizi evvela bir fanus içerisine alıyorsunuz.Sonra rahat rahat yazabilirsiniz gücünü kendinizde buluyorsunuz.Tarihi vakıaları neklederken uzman olmalısınız yada bir uzmandan aktarmalısınız.Bu dediğim tarihi bilgi için geçerli siz bilgi aktarmıyorsunuz yorum yapıyorsunuz Rus başörtüsüne saldırmadı. Aziziye Tabyasına saldırdı gibi yorumlarda bulunuyorsunuz.Hiçbir hak dini tanımayan maddeciliğin piri Allahsızlığın önderi olan ruslar tabyaları kırıp geçirdikten Erzurumu aldıktan sonra ne yapacaklarını zannediyorsun Mustafa bey?
O imam değildi bu başörtüsüne saldırmadı demekle tarih bilinmiyor.Size birkaç Tarihi bilgi aynıyla yorum yapmadan aktarıyorum
13 Ağustos 1923 günkü 2. TBMM'yi açılş konuşması, Atatürk'ün kamusal alanda dinî söylemi vurgulu bir şekilde kullandığı son nutku olarak dikkat çeker. Cumhuriyetin kurulmasına 2,5 ay vardır ve henüz cumhurbaşkanı olmamış bir Mustafa Kemal Paşa konuşmaktadır kürsüde:
"Maruzatıma hitam vermeden evvel cümlenizi büyük bir vazifenin ifasına davet etmek istiyorum. Geçirdiğimiz buhranlı günlerin şerefli kahramanlarını hep beraber takdis edelim. Onlardan câm-ı şehâdeti nûş etmiş [şehitlik şerbetini içmiş] olanların ruhlarına Fatihalar ithaf edelim."
Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923'e geldiğimizde aynı dinî söylemin sürdüğünü görürüz. Şöyle der çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı: "Allah'ın inayetiyle şahsıma buyurduğunuz ve buyuracağınız vezâifi hüsn ü ifaya muvaffak olabileceğimi ümid ederim."
Tarih: 1 Mart 1924, yer TBMM kürsüsü. İki gün sonra hilafetin kaldırılacak.Bakalım Mustafa Kemal ATATÜRK neler söylemiş.
"Memleketin hayat-ı umumiyesinde orduyu siyasetten tecrid etmek [ayırmak] umdesi(şartı), Cumhuriyetin daima nasb-ı nazar ettiği bir nokât-i esasiyedir. (...) Bunun gibi intisap ile mutmain ve mesut bulunduğumuz diyanet-i İslâmiyeyi, asırlardan beri müteamil olduğu vechile bir vasıta-i siyaset mevkiinden tenzih ve îlâ etmek elzem olduğu hakikatini müşahede ediyoruz. Mukaddes ve lâhuti olan itikadat ve vicdaniyatımızı muğlak ve mütelevvin [değişken] olan ve her türlü menfaat ve ihtirasata sahne-i tecelliyat olan siyasiyattan ve siyasetin bütün AZVİYATINDAN (yalanlarından)bir an evvel ve katiyen tahlis etmek milletin dünyevî ve uhrevî saadetinin emrettiği bir zarurettir. Ancak bu suretle diyanet-i İslâmiyenin maâliyatı tecelli eder."
Mehmet bey Ancak bu suretle diyanet-i İslâmiyenin maâliyatı tecelli eder demek islam dininin İnsan aklının yetişemediği veya zor yetiştiği yüksek fikirler ve derin bilgilerine siyaset yapmadan gidilir demek istiyor.
Dilerseniz Mustafa ARMAĞANIN sitesine başvurun Tarihi biraz da burdan öğrenin bakalım nasıl tesir edicek size
Şehitlik yurtseverlikle mi alakalıdır?
Kim demiş?
Şehadet ve şehitlik dini bir kavramdır.Şehit olarak anılmak için müslüğman olmak gereklidir öncelikle.Başka dinlerde veya başka düşünce sistemlerinde de belki eşdeğer kavramlar vardır, ama "şehit" ya da "şehadet" dediğinizde müslümanlıkla ilgili bir kavramı anlamamız gerekiyor.
Bilgi, Atatürkü sevmeyen kızlarımız kadar, size, bize hepimize de lazım.
Atatürkü sevmeyen bu kızlarımızın yanındai bir de Atatürkü sevdiklerini söyleyenlere bakalım isterseniz.
Çeteler kurmak, suikastler düzenlemek, planlamak, darbeye zemin hazırlamak, mafyavari yapılarla ortak işler çevirmek, danıştay savcısına suikast düzenlemek, suikast düzenleyenleri korumak, kullanmak, suçu dincilerin üzerine yıkmak, başka Atatürkçüleri de toplumda infial yaratsın, kaos kargaşa içsavaş çıksın diye suikastlerle katletmek, cinayetleri başkaları işlediizlenimi vermeye çalışarak provakasyonlar tezgahlamak.Alevi, ermeni cemaat önderlerine suikastler düzenlemeyi planlamak vb. gibi suçları işledikleri iddia edilen yapılanmalardaki herkes "ben Atatürkçüyüm" diyor nedense. "Suçum Atatürkü sevmek" diyor ne hikmetse.Onları savunanlar destekleyenler de "Hep Atatürkçüler yakalanıyor" diye kulaklarının üstüne yatıyorlar.
Hangisi tehlikeli derseniz, kızların Atatürkü sevmiyor olmaları bana göre daha az tehlikeli.
Atatürkü sevdiğini söyleyip de, onu kullanan sömüren bazı çirkin yapılaşmaların tarafında ise , cinayet, katliam, iç savaş, kan , gözyaşı, işkence ve zulüm var çünkü..
Atatürk de Allah'ın bir kulu değil mi kardeş? Kavramları ve değerleri hakkettikleri yere koyalım. Şehit ne demektir önce onu iyi öğrenin. Dini, vatanı, namusu uğrunda öldürülen kişiler şehittir. Şehit olabilmek için de Allah'a şirk koşmamak şarttır. Yâni kişi kelime-i şehadet getirmelidir. Şehitler öölmezler aslında. Allah indinde bir hayat yaşarlar. "Şehitlere ölüler demeyiniz. Bilakis onlar diridrler. Allah katından rızıklandırılırlar." âyeti vardır. Bir Müslümanın evine hırsız girse ve bu kişi malını korurken öldürülse o da şehit olur. Benim bildiklerim bunlardır. Saygılar sunuyorum.