- 1504 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BENCİLLİK VE EMPATİ
Bu kez değinmek istediğim konu herkesin birbirine dert yandığı fakat,kimsenin bu durumu düzeltmek için hiçbir şey yapmak istemediği anlaşılamamak.Yada insanların birbirlerine dediklerini duymak istememesi.
Kısa bir örnek ile giriş yapmak gerekirse,devlet sektöründe çalışan bir polis memuru hastaneye gittiği zaman sıranın gelmeyişinden yakınır ,sıra geldikten sonra doktorun yeterli intizamı ilgiyi göstermediğinden yakınır.Sonra söylenir ve o iç güzarlıkla suçlar.doktor da derki ben ne yapayım bana muayene başı 3 dakika süre verilmiş.hanginizle ilgileneyim der.Aslında haklıdır da kendince,kendince diyorum çünki sadece kendi için bir yargılama yapmaktadır.Oysa hastanında oraya gitme sebebi açıktır.
Aradan zaman geçer ve bu doktor bir gün hastasıyla kavga eder ve karakolluk olurlar.Bu sefer aynı polis memur’u orda doktor’u görür.Doktor ifadesi alınır.tartıştığı hastanın ifadesi alınır,derken şikayetçi olurlar bilmem ne derken prosüdür uzar uzar ve doktor bu durumdan rahatsız olur.ne kadar gereksiz bürokrasi uygulandığından ve mağduriyet halinde iken birde bu tür şeylerin uzamasından ve sonuçta alınamamasından yakınmaya başlar. polis memur’u ise gerkeni yapmakta ama çözümü kolaylaştırmak varken ilgisiz tavırlarından dolayı zamanı yavaş kullanmaktadır.O da gün boyu karakol a gelen kişilerle uğraşmış olduğu için yorulmuştur.Böylece istirahat etmesi gerekirken kendini çok yoruyorum diyerek bir yargılama yapar kendince.
Şimdi asıl konuya gelelim.
O polis değilmiydi birkaç gün önce o doktorun onunla yeterince ilgilenmedeğinden yakınan.sonra o doktorda onun ocağına düşünce yakındığı tavrın aynısını sergileyen.demek ki aslında burda ki sorun herkesin kendi sorumluluğunu tam bilememesi ve karşısında ki insanın yerine kendini koyarak empati yapmayışıdır.
Eğer insanlar sorunlara empati yaparak yaklaşsa idi,sorunlar üst üste gelmez o anda çözülür ve karşısındaki insanıda düşünürek ona da hak verir ve bencil duygular içine girmezdi.
Toplumca empati yapmadığımız için son yıllarda herkes bireysel bir yaşam –kazanç- elde etme yarışına girmiş,gemisini kurtaran kaptan rolüne soyunmuştur.
Toplumdaki katman farkı arttıkça aslında insanların düşüncelerinde de belirli katmanlar oluşmaya başlıyor.Sadece ‘’ ben’’ ile başlayan ve biten cümleler kuruluyor ve ona göre bir yaşam şekillendiriliyor.
Oysa ki bu durum, toplumda ki suç oranını tetikleyen en etkili faktörlerden biridir terörden sonra.Muhtaç olan insanlara düşünülmemesi ve yok sayılması durumuna gelindiğinde,yok sayılan insan ,bu sefer ‘’bende varım’’deme gayretine giriyor.Bunu nasıl yapacak peki.Tabi ki de en kestirme yol kanunsuzlukla.Peki zararı kime.yine her iki kesime.
Oysa empati yapılarak aç ve muhtaç olan bir insanın piskolojik hali anlaşılmaya çalışılsa idi.Ne suç olurdu-ne de ceza.
Bakın empati ile ilgili Peygamber efendimiz s.a.v. ne diyor :
Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.
Burda tamamen karşısındaki insanı da düşünülmesini ve ben demekten ziyade biz demeyi öğütlüyor.ayrıca toplumda ki gelir dengesizliğinden kaynaklanan yaşam seviyesinde ki fark ta bir anda göz önüne seriliyor.işte burda ki öğütte bu sorunun çözümü getiriliyor.
Yaşamda empati yaparak bir çok şeyi çözebilir.Diyoloğun çözebilceği sorunları kimsenin üzülmesine izin verilmeden halledilebilir.
Saygılarımla…