- 451 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
STEPNE...
Bugün tezgah açmayacaktım. Arabamla birlikte kayınvalidemin rahatsızlığı dolayısıyla hastanedeydim. Kadıncağız,normal yaşını aldı.Yetmişe doğru yanaşıyor.Boyu kısa,kiloları da fazla olunca haliyle hastalıklar kendisine göre ortam bulmuş oluyor.Kolestrol belası,kalp rahatsızlıkları derken hastalıklar sıraya geçmişlerdi…
Sabahtan yapılan ; kan,idrar tahlilleri,akciğer flim çekimleri derken, saat on ikiye yanaşmıştı.Bu arada saat10:00 sularında muayene kontrol sırası alıp öğleden sonra da tahlil kontrollerini yaptırdım.Koşuşturma içerisindeydim ama önemli değildi.Eşimin anası benim de anamdı..Yaşlılar,bizim her şeylerimizdi.Bizler de pek yakında onların yerinde olacaktık.Zaman,su gibi akıp geçiyordu.Nasıl geçip gittiğinin farkına varmak imkansızdı…Geçmez diye düşündüğün yıllar,su gibi akıp gitmekteydiler…Ne yapsan nafile…
Bir çok iğne ilaç aldık .Romatizma başlangıcı,kalp rahatsızlığı …Bir süre ilaçlı tedaviye devam edilecek,iki ay sonra da tekrar kontrole gelinecekti.Bir de kilo problemi söz konusuydu.Kesinlikle on-on beş kilo vermesi gerekiyordu.
Hastanedeki işlemler bitmiş, eve geri dönmek üzere arabamın yanına yanaştığımda isteksizce ürperdim. Arabanın sağ ön tekerleğinin havası inmiş, cantın üzerine oturmuştu.Ne yapacaktım şimdi.Kayınvalide yanımda olmamış olsaydı önemi yoktu.Biraz uğraşmam gerekecek, biraz da zaman kaybı olacaktı.Stepne arka kısımda alt tarafta bulunuyordu.Yalnız işin kötü tarafı stepneyi,nasıl çıkartacağımı bilmiyordum.Arabayı aldığım gün,stepneyle işim olmaz diye düşünmüştüm.Yanılmışım.Şimdi, kaçtığım gerçekle; yüz yüze kalmıştım.Arada bir lastikçiye uğradığımda; havalarını kontrol ettiriyor, eksik olanlara hava bastırıyordum.Hepsi o kadar.Halbuki, o zamanlar lastikçiden nasıl sökülüp takıldığını öğrenmiş olsaydım, işim kolaylaşacaktı…
Kayınvalideme:
“-Anne, sen merak etme .Ben, şimdi hallederim.” Diye yalan söylemiştim.O da zaten hastalık psikolojisi ile oflayıp,pufluyordu.
“-Tamam oğlum,sen işine bak” dercesine başını sallamıştı.
Önce arabanın altına pazarda kullandığım ıskarta bezlerden birini serip, üzerine geri geri sürtünerek yattım.Stepneyi indirmeye çalışıyorum,bağlantı zincirini sağa-sola çekiştiriyorum ama nafile.Arabanın altından çıktım.Fordcu birisi gelse de ondan yardım alsam diye etrafa belirli süre göz gezdirdim ama o da nafile…Anlaşılan kendi işimi kendim halletmekten başka çare kalmamıştı.Lastiği söküp,lastikçiye gitmekten başka alternatif yoktu.
Kirkoyu ve kolunu aşağıya indirdim.Önce bijonları karşılıklı olarak gevşettim.Sonra kirkoyu arabanın altındaki yuvasına taktım.Kirkonun uzun koluyla da dairesel çevirerek arabanın sağ tarafını yukarı kaldırdım.Tekerleği boşlukta bırakmıştım.Yerinden çekip aldım.Lastikçiyle aramdaki mesafe tahmini bir buçuk km. kadardı.İşin ilginç olanı cebimdeki para da yetersizdi.üç lira kadar.Tekrar ince hesaplar yapmaya başladım.Taksiyle gitsem,param yetersizdi.En iyisi yayan gidecektim.
Kayınvalidem de, işin aksadığını gördüğü için; kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Öfkelendiği belliydi. Patlak tekerleği,elimle çember sürer gibi yaparak arabanın yanından uzaklaşırken sızlanmalarını duyar gibiydim…
Belli bir süre sonra kan ter içinde lastikçinin yanındaydım.Biraz soluklandım.Lastikçiye doğru olanı olduğu gibi aktardım.Şu anda cebimdeki paranın yetersizliğini fakat dönüşte vereceğimi söylemiştim.Lastikçi isteksiz davrandı..Arabanın ruhsatını rehin olarak bırakınca ikna oldu.Dubleks lastiğin patlak yerini buldu ve onardı.Şimdi lastiğin işi tamamdı.
Ana yolun kenarından geçen minibüslere el kaldırdım.Neyse ki yanımda durdu.Arabanın yanına geldiğimde kayınvalidem,elindeki doksandokuzluk tespihi “ya sabır ya sabır” dercesine çekiyordu …
Dönüşte lastikçinin yanına yanaştığım, cici anamdan ezile büzüle borç para isteyip,arabanın ruhsatını rehinden kurtardım.
Marşa bastığımda güneş çoktan gözden kaybolmuş;alaca kızıllık,kara bir bulut gibi etrafa inceden inceye dağılmıştı…Ertesi günü ilk işim,pazara gitmeden önce yakın bir lastikçiye gidip stepnenin nasıl sökülüp takıldığını öğrenmek oldu….Bu ihmalkarlığımdan çıkaracağım ders bu yaşımda kulaklarıma küpe olmuştu.
O gece kayınvalidemin sızlanmaları,hiç dinmedi..."...Kaleminden kan damlıyor ama hala
benim sakar damadım bir baltaya sap olamadı.."
Doğru ya hala bir baltaya sap olamamıştım...
Ayhan sarıkaya
YORUMLAR
athaqn bey bende bir şeyler hatırladım yazınızı okuyunca..
bir akşam kızımın çalıştığı banka açılış yıl dönümü kutlayacaktı..kızım hadi anne sende gel beraber gidelim dedi..bankada çalışan başka bir bayanın arabasıyla gidecektik..o bayan da eşiyle gelmiş fakat arabayı bayan kullanıyordu.biliyorsunuz bizim yollar köstebek yuvası gibi..
kadın hızlı girdiği lakada lastiği yardırmış..kadın lastiği değiştiremez diyelim adamcağızda stepneyi değiştiremedi..
bırakın değiştirmeyi lastiği bile sökemedi yerinden..yoldan geçen arabaları durduralım diye uğraşmıştık..o sırada adam kadıncağıza söylendi durdu..aklıma geldi ayhan bey...olur böyle vakalar..paylaşım için teşekkürler..sevgiler..
Daha sonra pazarcılık yapmak için de kullandığım 1989 'da aldığım sıfır kamyonet geldi aklıma..Daha aldığım gün babamın köyüne, akrabalarımın yanına hem de ailece gitmeye karar verdim.. Tam köyün girişine vardığımda hava kararmıştı ve birden araba stop etti ve ışıkları söndü..Elektrik problemiolduğunu anlamıştım. Aküyle ilgili olabileceği de aklıma geldi ama acaba akü neredeydi ? Direksiyonun yanında elimi gezdirip rastgele kaputu açabildim. Ellerimi kaputun içinde epeyce gezdirdikten sonra aküyü buldum ve kutup başının çıktığını farkettim. Takması da pek zor olmadı ama epeyce endişelenmiştim doğrusu. meğer yeni araba, kutup başları oldukça gevşekmişti..
Baltaya sap olmaya gelince ; hep öyle dost...Al benden de o kadar....