- 797 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Değişime ve Gelişime Açık Oğlum (Bir Babanın Oğluna Mektupları )
DEĞİŞEN VE GELİŞEN ÇOCUK
Sevgili oğlum,
Değişen, durmadan gelişen insanları ne kadar severim bilemezsin. Daha doğrusu sen bilirsin de ben sana tekrar anlatayım dedim. Bakalım mektubum sana ve okuyana tesir edecek mi? Bu mektubu bir kişi okusa ve faydalansa ben de kendimi “gelişmiş insan” olarak görerek mutlu ve bahtiyar olurum. Bizim için esas olan insanlara faydalı olarak yazmak gerisi faydalanmak isteyene kalmış.
Canım oğlum,
Değişim , insanın bir günden öbür güne olan farkını ifade eder. Bazen deriz ya “ Aaa o insan ne kadar değişmiş” deriz . Bu değişim olumlu ya da olumsuz olabilir . İnsan kendini olumlu olarak değiştirirse o zaman hayatı olumlu olur işte. Buna pozitif değişim deriz. Olumlu düşünen insanlara da pozitif düşünen ve yaşayan insan deriz. İnsan onlarla olunca hayatın nasıl güzel olduğunu anlar ve onlar gibi düşünmek ve yaşamak ister. Yani onlar örnek insanlardır.Tabii ki zamanla gelişmesi durarak gelişmek yerine gerileyen insanlarda olur. Bunlar güçlü irade sahibi olmayan, çocukluklarına gelişmeyi aşılamamış , öğretememiş, gelişmeyi hedeflememiş, kendini hayatın akışına bırakmış insanlardır.Gelişemeyen insan varlığı ve yokluğu arasında fark olmayan insandır. Varlığı ile yokluğu arasında fark olmayan ve insanların faydalanamadığı insanda hayır yoktur. Zira bir büyüğümüz “ İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” demiştir.
Canım oğlum,
Gelişmeyi hayat prensibi olarak kabul etmiş insanlar her zaman hayatta başarılı olan, kimseye muhtaç olmayan önce kendini geliştirerek güzel meslek sahibi olan , sonra evlenerek yuva kuran, sonrada evinin sorumluluğuna önem veren , çocuklarını hep geliştirmeye adamış olan insanlar başkalarını da arkalarından sürükleyen insanlardır.
Canım oğlum,
Bazı insanlar vardır , hayatta belki de yüzyıl yaşarlar. İsimleri öldükten sonra sadece mezar taşlarında kalır ve onları mezarı ziyaret eden insanlar hatırlar sadece . Öyle ki emek vererek , büyüttükleri çocukları bile zamanla unuturlar onları ,Konuşmalarında sık sık anne ve babasından bahseden insanlar yanında, anne ve babasından hiç bahsetmeyen insanlara da rastlamak mümkündür ve sen onlar konuştukça anne ve babaların onların hayatında ne kadar iz bıraktıklarını rahatlıkla anlarsın. Sen hayatta iz bırakmayan insanlardan mı olmak istersin ?
Sevgili oğlum, Benim geleceğim ,
Bazı insanlar ise ölünce sadece mezar taşlarına değil, tarihe de adını yazdırırlar. Ama bu adını yazdıranlar milyonda bir insanlardır ve her devirde sadece çocukları değil, herkes onlardan bahseder, yazdıklarını okur, sanatlarını alkışlar, buluşlarına dua eder. Kimi insan ise sadece ser bırakmaz sevgi dolu kişilikleri ile insanlara pozitif enerji verirler. Bu tarihe isim yazmayı da yatan insanlar değil, çalışan ve devamlı olarak gelişen insanlar yapar.
Canım oğlum,
Şimdi sana soruyorum. Sen acaba hangisinden olmak istersin. Hayata iz bırakamadan giden mi yoksa tarihe iz bırakan insan olarak mı geçmek istersin.? Tarihe geçmek istersen bunun için çok çalışmak ve çaba harcamak zorundayız. “ Beşikten mezara kadar gelişme” yi tavsiye eden bir dinin ve düşmanlarına hiç pes etmemiş bir milletin evlatları olarak çalışmak ve gelişmek bizim hayat düsturlarımızdan bir düstur olmalı değil mi ama ?
Sevgili oğlum,
Bizde hep gelişimi hedeflediğimiz için hayat bizlerin önüne fırsatlar çıkardı. Bu fırsatların hepsini kendi lehimize kullanmayı başaramadıysak da fırsatları iyi kullandığımız zaman hayatta başarılı ve mutlu olmanın sevincini yaşadık hep.
Canım oğlum,
Hayatta arkadaşlarını hep gelişimi önemseyen, dersler dışında sosyal faaliyetlere önem veren , gelişime açık olan insanların yanına giderek onlardan faydalanan, onları seven ve onlarla beraber olmaktan mutluluk duyan insanlardan seçersen hayat sana her zaman gülümser.
Sevgili küçük yaramazım,
Değişime ve gelişime insanlar kadar, değişim ve gelişimi önemsemiş insanların çok olduğu toplumlarda o kadar gelişir ve gelişimi önemsemeyen insanların çok olduğu toplumları geçerler.
Canım oğlum,
Zaman zaman gazetelerde ülkemizin önde gelen iktisatçı ve sosyologlarının toplumsal yaşam üzerine yapmış oldukları analizleri ve araştırmaları zevkle okumaktayım. Görmekteyim ki eğitime önem vermeyen , bilinç düzeyi gelişmemiş insanların yoğun olduğu toplumlar hep geri kalmış , ekonomik ve sosyal olarak zor durumda olan topluluklar. İnsan bilinçsiz ailede yaşasa bile ailesindeki olumsuzluklardan sadece ders alarak olumlu şeylere odaklanarak kendi hayatını olumlu bir hayata dönüştürebilir.
Canım oğlum,
Hayatta çok insanlar göreceksin ki, hayatın olumsuzlukların olumlu hale dönüştürmek yerine , hep ağlayarak, sızlayarak başkalarının kendisini sevmediği, yardım etmediğinden şikayet ederler. Bu insanları aslında toplum sevmemesine rağmen , kendi hallerine bakarak onlara yardım edip, para vererek onlara yardımcı olduklarını ve yardımsever olduklarına inanarak kendi çaresizliklerine aslında maske takarlar. Bu anlatımda yardım etmenin kötü şey olduğu mesajı çıkarabilirsin . Benim anlatmak istediğim “başkalarına yardım eden insanlar zavallıdır” mesajı vermek değil. Sakat olan, çalışamayacak kadar engelli olan, çalışamayacak kadar yaşlı olana yardım etmek güzel duygudur. Ama sadece “ Ben muhtacım” derken sağlam olduğu gözle görülen insanlara yardım etmek yerine üretken olmalarını sağlamak, onları gelişmeye teşvik etmektir. Yani insan çalışacak halde iken çalışamayıp “ Başkaları bana yardım etsin” diye beklerken gelişime kapalıyken onlara vermenin yanlışlığını anlatmak sana .Yani sen insanlara parasal veya eşya olarak yardım etmek yerine , onları para kazanacak, o eşyaları çalışarak kazanacak hale getirmek için çaba harcamalısın. Yani balık vermek yerine insanlara balık tutmasını öğretmek hem devletin hem de o devletin aktif ve çalışan bireylerinin görevi olmalıdır.
Canım oğlum,
Bir insan gelişmek isterse maddi açıdan kendisinden az olan insanlara bakmalı ki şükretmesini öğrensin. Manevi açıdan gelişim açısından ise kendisinden daha gelişmiş ve “sürekli gelişim” içerisinde olan insanlara baksın ki gelişimi beşikten mezara kadar olsun. Hani derler ya insan sevdiği takımına “ Seninle Pazar’a kadar değil, mezara kadar” diye. Sende gelişimi mezara kadar devam ettirirsen , senden sonra gelecek nesillerde bu gelişimi önemseyeceklerdir .
Canım oğlum,
Hep önde olan insanların başarı sırlarını öğrenmek ve gelişmeyen insanların neden başarısız olduklarından da ibret almak insana her zaman bir kazanç sağlayacaktır maddi ve manevi anlamda. İnsanlar vardır. Bazen kendinden gelişmiş insanlara gitmek, tanışmak isterler. Ama kendi öz benlikleri onlara “ Gitme onlarla tanışma sana ters davranır” diyerek , insanın içindeki cesareti kırmak ister. İnsan buna uyar. Sonra aradan zaman geçer. O insanla tanışır ve hiçte öyle zannettiği gibi olmadığını anlar. Pişman olur . Sen pişman olmamak için gelişimini önemsediğin insanlarla tanış veya tanışma imkanı ara. Ters davranırsa , seni sevmez, sana yardım etmezse bu senin değil onun sorunudur. Bunu sakın unutma emi. Terslikler aslında olumsuz şeyler değil, ilerde yaşayacağın güzel şeylerin başlangıcıdır çok zaman ama insan anlayamaz bile önyargılarından dolayı.
Canım oğlum ,
Gelişimden ve gelişmekten kimse pişman olmamıştır ve olmayacaktır da. Sen de buna inanarak hep “ Gelişim adamı, Gelişen adam ol” ki hayat sana her zaman gülümsesin.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.