- 911 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARDAHAN HÜKÜMET KONAĞI ard.öyk.(25) kitap 27
Eagles’ın " Hotel California" şarkısı " Anı " konuludur...
Hotel Kaliforniya şarkısında aynı otele yeniden gelen kişi otel de ki eski hatırasını göresidiğinden görmek ister. Dileği essah olur. Kim gerçekleştirir? Bir mum alevi alır arzukârı otelin içinde; anıların içine salar...
Dün Ardahan Tv ’ de gördüğüm Bekçi Dursun Emi...
Seneler öncesine aldı götürdü beni!
Bir mum alevi... Ardahan’ın eski günlerine apardı. Bekçi Dursun Emi uzun boyluydu. Çalımlı ve yakışıklıydı. Şapka olarak kahverenginin kırmızı yeşilinden mürekkep sıcak kahve renklisini giyerdi bekçiler. Şapkalar tereği ile battal bedenliydi. Dursun Emi ile beraber devrin bütün memuratı gözümün önüne peydalandı.
Adımımı atıp Ardahan’a girsem her şey ile " öyle güzel yer" göreceğim ki:
Hükümet Konağı; aynı yerinde...
Memurat takımı hepsi orada eskilerin!.. Kimler yok ki!..
Başkatip Musa Bey...
Çıldırlı Hakim Saim Bey...
Ağır Ceza Reisi Hasan Yıldırım
Nüfus Müdürü Nuri Bey
Nüfus Memuru Efraim Amca
Tahrirat katibi Ömer Amca
Tapu Muhafızı Şerafettin Yılmaz
Kaymakamlar : Coşkun Akmeriç, Kamil Değirmencioğlu.
Alay komutanı Muhlis Nadas...
Tapu’nun odacısı Ellez Efendi
Memet Kesemen
Fahri Ataman
Hükümet Konağı: Neo - Klasik üslupta yapılmış. Kalın duvarlar, pencereler çift kanatlı ve çift kat. Pencere önü yarım metre; duvarın kalınlığını varın siz tasavvur edin. Hükümet Konağı çocukluğumuzun geçtiği yer: Babamın dairesine uğrardık... eve alınacak öteberi için para alıp çıkardık. İnerken kaya kaya merdiven trapzanından inerdik. Kaymakam Bekçisi Osman Nuri Abi;biz çocukları kataklardı. Kaymakamlığın ikinci katta ki makamında üç bekçi görmüşümdür. Osman Nuri Abi, Cevdet Abi, Dursun Emi. Üçü de bekçi miydi bilemeyeceğim? Osman Nuri Abi müstahdem olabilir. Osman Nuri Abi güleç yüzlü insandı. Kasketini başından çıkartmazdı. Dairedeyken çıkartırdı. Binanın dışına çıkar çıkmaz hemen takardı şapkasını. Geçen yıl uzaktan gördüm. Hâlâ genç duruyordu.
Mum alevi beni alıp anılara çok götürmüştür. Çocukluk intibâaları derin izlenim bırakır zihnimizde. Ardahan’ı kaç kez düşlerimde seyrettim. Buna ağyar-ı alem de ZİHİN HARİTASI denir. Zihin Haritamız Dünya’ya karşı dünya için bir odaktır. Ölünceye değin o bizimle beraber bir iz bir izleyen gibi bizlen her yere gelir, bizi terketmeyen hafıza kartı gibidir. Kaç kez düşümde Hükümet Konağındayım babamın yanına gitmişim. Babam tapu kütüğünü açıyor. Dolma kalemine mürekkep çekiyor. Kırmızı kalemle şerh düşüyor. Osmanlıca yazıları; Selim Efendi gelmiş ona okutuyorlar. Kâtip Refik Kaya Amca henüz gelmiş ve çayını içiyor. Bina azametli binadır. Neo Klasik tarzın özelliğidir bu. Zihin Haritamda onu hep hatırlarım. Hâkim Saim Bey’in oğlu Yücel vardı. Çok sevilirdi! Bizden bir iki yaş büyüktü. Onu çok kıskanırdık. Çok girgin ve atak çocuktu . Saim Bey Çıldırlıydı. Ardahan’lı sayılırdı, fakat çok sevilirdi.
Dursun Emi anılarını anlatıyor.
Suçluyu nasıl tespit ettiğini anlatıyor." Elimi şüphelinin kalbinin üstüne koyup kalbinin atımına bakardım." diyor. Sağduyu dedikleri aklîselimlik. Kalp hızlı atıyorsa kişi suçludur. Metod, bir usul... Dostoyevisky bu tür gözlemlerden yola çıkarak Kriminalizm’i keşfetmişti.
Adliye alt katta yani girişteydi. İkinci ve son kat kaymakamlıktı. Bu katta Mal Müdürlüğü’de vardı. Zeminin mozaiği cam gibi atılmıştı. Buz gibi parlak ve kaygandı. Mermere iş ve işve bırakmayacak cinstendi. Eski Mimari binalar ciddi olarak yapıldığından sağlam ve kimlikli oluyordu. Hükümet Konağı pencere ve kapıları klasik üsluptan kalma dar ve uzun dik çizgilerdir. Daima yücelme ve rahatlama hissi uyandırır insanda. Gotik çizgiler güzel olur. O da hoşluk haz etme duygusunu doğurur. "Hazzettim" dersiniz anlayıp anlamadan! Akoş’un Binası klasik üsluptadır. Fakat Hükümet Konağı Neo klasik üslupludur. 1926-27 yılında yapılmıştır. İki mimarî de kimlikli bir tarzın eseridir. Günümüzde çalakalem yapılan mimarî eserlere bakıldığında bu daha iyi anlaşılır.
Kapının sağında ve solunda pencere adedi dokuzar tanedir! Dokuz tane sağda dokuz tane soldadır. Birinci ve ikinci katla birlikte otuz altı tanedir.
Ardahan Televizyon’da seyrettim. Hükümet Konağı tam otuz altı tane pencereye sahip. Biz Ardahan’da yaşarken kaç sefer önünden geçip gitmiştik. Saymak hiç aklımıza gelmemişti!
Çocukken hiç ayrılmadığımız yer. Millet Bahçesinden de çıkmazdık. Mayıs, Haziran arası madımak toplar yerdik. Bahçenin zemininden...
Soba yapımcısı Hamit Sural Amca’nın oğlu Bahattin arkadaşım, bize burada; kartfil jimnastik parende hareketleri öğretirdi.
Millet Bahçesi herkesin zihninde bir intizar...
" Eşkiya" Kemal Abi rahmetli sırtını bir kavağa dayar Hopa’ya taraf öylece bakar bakar bakardııııı!
Kemal Abi’nin bu kendine has duruşu çocuk aklıma karşın çok nazar-i dikkatimi çekmişti! Bunun bir bekleyiş olduğunu seneler geçmesi lazımmış gibi sonradan anladım.
Batı Edebiyatında meşhur bir meseldir. Bilirsiniz! GODOT’ U BEKLERKEN!
Onlarda bu; hiç gelmeyecek, olmayacak birini... bir şey’i anlatmak için semboldür "Godot".
Bizim Edebiyatta ise bu olgu "İNTiZAR" ile sembolleştirilmiştir. Kemal Abi Millet Bahçesinde bir ağaca sırtını verir, verir de hep intizar ederdi. Yıkılasın yalan dünya... Kimleri yemedin ki!..
Rahmetli Kemal Abi: Bir şeyin olmasını beklerdi. Bu intizarını kimsenin bileceğini de güman etmem. Bilinse intizar olmazdı.
Ne insanlar, ne bilmediklerimiz, gelmiş geçmiş!
Ne duygular! Ne Babayiğitler!..
Senin İntizarın nedir HEY ARDAHAN?
yalçıner yılmaz
09/05/2009
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.