- 732 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Aslında Katliama Uǧrayan Devlettir!
„Öküz altında buzaǧı aramak“ bizim insanımızın sıkça başvurduǧu bir yöntemdir. Bu hangi psikolojik yoǧunluk altında olursa olsun gidişatın gerçeǧini degiştirmez. Bir vahim olay karşısında sorumsuz sorumlular olay mahaline giderek yerel halkın psikolojisini okşayarak ikinci bir vakayıda resmi olarak işlerler. Çünkü bu kendilerini ehil sanan ehliyetsiz insanlar aslında oradaki eylemin baş sorumlularıdır. Burada kim hangi açıdan bir olayı deǧerlendirirse deǧerlendirsin sonuç olarak elde edilen gelir sıfır artı sıfır, o da eşittir sıfır olur.
Takvimler 5 Mayıs 2009 yılını gösterdiǧi gün dünya da eşi ve benzeri az olan insanlık vahşetlerinden birisi Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan Mardin İli’nin Mazıdaǧ İlçesi’ne baǧlı Bilge Köyünde yaşandı. Bu vahim cinayette bu bölgede günlük hayatın bir parçası olan ve gayet normal karşılanan olayda 45 tane insan katledilerek bir sevinç günü yasa boğuldu. Olayın bu kadar medyalaşması ve ajanslardan birinci haber olarak verilmesi ise olayın boyutuna bağlıydı. Yoksa buna benzer olaylar sözde Cumhuriyetle yöneltilen bir ülkenin bu bölgesine hiçte yabancı olmayan bir vakadır. Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Hakkarı, Siirt, Van, Bitlis gibi vilayetlerde buna benzer olaylar her gün yaşanır ve belkide hiç haber yapılmadan bir jandarma çavuşunun tutuğu tutanak, bir savcının kimlik teshisi ve varsa da bir doktorun otopsi olmayan otopsi raporuyla binlerce kadınımız Cumhuriyet dönemindede topraǧa düşmüştür genç yaşında. Bende Adıyaman’ın ilçelerinin köylerinden birisinde büyüdüǧüm için korkmasam böyle bir kaç vahim olay üzerine roman yazmayı bile düşünüyorum. Öldürülenler çoǧunlkla kadınlarımız, annelerimiz, bacılarımızdır. Çünkü feodal sistem onlara sevme, düşünme, kendi kararını ve seçeneǧi vermekten mahrum bırakarak kadını yok saymaktadır. Bugünkü zihniyet 1830’lu yıllardan hiçte farklı deǧildir. Farklı olan tek şey son model ciplerle gezen şalvalı pezevenkler ve bunlara uşaklık eden sürüler ve sürülerin elindeki kaleşnikoflardır. Bunların dışında bir kaç üniversite açılarak dar bir çevreye sunulan olanaklardan başka bir şey deǧildir. Ha bir de bu aǧaların şeyhlerin, seyidlerin, itlerin çocukları irgatların yövmiyelerinden (gündeliklerinden) gasbettikleri paralarla gidip Avrupa’nın en güzel üniversitelerinde okumalarıdır. Ama bu okumuş cahiller, okullarını bitirip, Urfaya, Adıyamana, Agrıya döndüklerinde, ya amcalarının, ya tevzelerinin, ya da dayıların kızıyla evlenerek medeniyet zincirinden bilginin dışında hiç bir şey yaratamazlar. Onlar bir de okumuş aǧa çocukları oldukları için birde saygı görürler yörenin cahil ve köle ruhlu insanlarından. Ben bunun en güzel örneklerini Frankfurt’da ki Goethe Üniversitesinde okurken karşılaştıǧım benim gibi Doǧu ve Güneydoǧu kökenli okumuş cahillerde gördüǧüm gibi Uşak‘ın ve Aydın veya İç Anadolu Bölgesi’nden gelen birisindende farklı yaşamadıǧım için daha fazla üzülmüştüm.
Diyeceksiniz bunda ne var, adam eşekle evlenecek deǧil ya elbetteki amcasının, teyzesinin ve başka bir akrabasının kızını zevce olarak seçecektir. Buraya kadar iyi de neden başka birileri deǧilde illaki kuzineler, kuzenler birbirinin üzerlerine binsinler. Bunu cevaplandırmak aslında en kolay olanıdır. Çünkü bu bölgelerde bir erkek ve genelde devlette bu gerici kültürü desteklediǧi için ileride herif hanımını (karısını) dövdüǧünde it sürüsü aşiret reisleri biraraya gelip işte olmuş bir kere uzatmayın, şurada birbirimizin yüzüne bakıyoruz, amcayın oǧlu, dayının oǧlu, teyzenin oǧlu diyerek‘ çaresizliǧe ve çözümsüzlüǧe en büyük katkıyıda saǧlarlar. Bu da başarılamazsa, verilir bir 13, 15 yaşındaki çocuǧun eline bir ondörtlü, basılır tetiǧe, fatmam düşer yere, arkasından ahlar vahlar çekilir imamlarda burada katliamlardan birinci derecede sorumludurlar aynı zamanda… Ve bu genç hemen jandarmaya teslim edilir/olur. Cezaevinde kırallar gibi karşılanır ve el üstünde tutulur bu piçler. Konu, namus cinayetidir“. Bir kız çeşmede bir erkeǧe bakarak gülümsemiştir. Bunların suç olduǧunu bilmez zavallı gönüller. Körpedir, sevmeǧe ve sevilmeǧe hazırdır, başka kendini ifade edeceǧi bir alan olmadıǧı için, aǧaların, şeyhlerin, şıhların, seyidlerin, müridlerin ve devletin bu bölgedeki nufuslu insanlarla kurduǧu ilişkiler sonucu yeniliklerin önü tıkanmıştır. Daha sonra bu genç küçük yaşından dolayı cezasını çeker ve 20 – 25 yaşlarında cezaevinden çıktıǧında artık bir kahramandır köyüne döndüǧünde. Bu kez katliamları o yapmaz, yaptırır. Çevresini saran yaǧcılar yaǧın bolluǧuyla her yerlerine yaǧ sürerek kına da yakarlar bu it sürüleri…
Devlet İzmir’e 1935 yılında liseler açarken benim köyüme benim doǧum yılımdan bir yıl önce ilkokulu açarak kendi varlıǧını cumhuriyetin kuruluşundan kırkbeş yıl sonra hissetirdiǧi için otoritesinede saygı buna paralel olarak gelişmiştir. Yani Doǧu’da ve Güneydoǧu’da hakimiyet kayıtsız şartsız aǧalara, derebeyi feodallerini, ortaçaǧ karanlıǧını savunan dinci yobazlara devredilmiştir. Bunu aslında devletin şu andaki kadrolarıda bilmektedirler. Bu bölgede 1984 Yılından beri süregelen sıcak gelişmelerde gösterilen başarısızlıklar gerçeǧi gizlemeyecek kadar ayandır dillere… Hiç bir sorun çözülmemiştir. Tersine her şey çıkmaza girerek kendini hissetirmektedir.
Diǧer bir ürkütücü gelişme ise bu yoksul bölgede son model kalaşınkofların son model silahlar olarak güvenliǧi saǧlayamayan güvenlik güçlerince toplanması da dikkatede deǧer bir gelişmedir. Son gelen haberler 27 kalaşinkof silahın toplatılması ve buna takriben gözaltına alınan 10 kişinin olmasıdır. Bunlar kendini güçlü gören aşiret reislerinin, milletvekillerinin, jet fadılların devamı olarak bir kaç yıl sonra bırakılacak canilerdir. Yani herkes sorumludur bu olanlardan. Devlette, bütün kadrolarıyla, gelmiş geçmiş tarikatçı bütün içişleri bakanları (Hasan Fehmi Güneş hariç), milli eǧtim bakanları ve menderesinden ( bu başbakanın dedesi bir hırsız olduǧu için kendisi de hırsızdır, keşke asılmayıpta vahdettin piçi gibi sınır dışı edilseydi) tutunda demireline, kenan evrenine, özalına, mesut yılmazına, tansu çillerine, erbakanına ve en sonundada haramzade hanlarının hükmettiǧi hükümetlerin bu olaylardan sorumluluǧu birinci derecededir.
Hasan Hüseyin Arslan, 08.05.09 yazının ikinci bölümünde bögedeki ekonomik işleyişi kaynaklarla büyüteç altına alacaǧım. Ve bu işleyişte, tefecilerin, tüccarların bu bölgedeki faliyetlerini ve devletin dinci tarikatlarla olan ilişkisini inceleyeceǧim. Kelle koltukta geziyorum. It sürülerine açık mektubumdur bu aynı zamanda… Başka bir yere taşınacaǧım. Merak etmeyin, batılı gizli emperyalist servislere de güvenmiyorum.
YORUMLAR
saglik olsun, doguda ve güneydoğuda etik mi? varki étik olayim, bire kardesim. Ben de adiyamandan geliyorum, o toplumun ic yapisini cok iyi biliyorum
Ama sürüler kim iktidara gelirse gelsin düzelmezler...
Hasan Hüseyin Arslan tarafından 5/9/2009 11:59:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
''Diyeceksiniz bunda ne var, adam eşekle evlenecek deǧil ya elbetteki amcasının, teyzesinin ve başka bir akrabasının kızını zevce olarak seçecektir. Buraya kadar iyi de neden başka birileri deǧilde illaki kuzineler, kuzenler birbirinin üzerlerine binsinler. ''
Bu gözle bakan bunları görür..
hüzünlüşarkım tarafından 5/9/2009 8:01:38 PM zamanında düzenlenmiştir.