7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2509
Okunma
bir adam ve bir kadın... bir arada olduklarında tutkularına yenilen iki kişi...
ödeyemeyecekleri bedellerin altına girdiler... sahipsiz çığlıkları sahiplendiler kendilerince... ama sessiz kimse bilmeden, duymadan, görmeden...
sokak sokak dolasırlerken istanbulun en köhne yerlerinde...
kendilerine deva olacak bir adam çıktı karşılarına... kadında bir dert vardı çünkü... adı 8 hafta sanı 2 günlük bir dert... an be an daralıyordu zaman, mekan, hayaller...
ne olacaktı bir bitiş mi yoksa bir kaçışmıydı onlarınki... orası muamma...
kusursuz sanılan herşeyde bir kusur vardır ya... nimet bir kusurdu onlar için o anda...
kadın korkak ama erkekten cesur... o sandalyeye yatmak kimin harcı ki zaten... süreğen şeylerin tam rayında olması gereken bir anda raydan çıkaran bu olay değil mi herşeyi...
kadın yatar sandalyeye... gözleri kapalı dişleri sımsıkı...
utançtan da sıkıyor üzerindeki paçavrayı... sonra çığlık... ardından bir tane daha... sonra bir diğeri... doktor bakıyor...
-öleceksin.. diyor öleceksin devam etmemeliyim...
kadın kararlı haytının düze çıkması için şart bu...
-devam edin’ diyor...
izliyor sonra yavaş yavaş içinin nasıl boşaldığını...
demir aletler şırıngalar değdiği an bedenine her defasında ürperiyor... sonra bir çığlık daha...
en son alette çıkarıldığında içinden... kadının gözleri yarı açık bittimi diyor
doktor başını sallıyor ama umasız...
bir bebek cennete uğurlanıyor... ardından tek damla gözyaşı olmadan...
ve bir kadın hayata itiliyor...
ardından yakılan ağıtlar olmadan...