- 456 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AHU
AHU
Okulunu iyi bir dereceyle bitirmesinden ötürü babasının almış olduğu genç jeep’le şehir turuna çıkar Ahu.
O günde her zaman ki gibi gideceği yolun rotasını yüreği çizer. Şehrin kırık, dökük, yorgun yollarının üstünde kıvrak bir yılan misali süzülür genç jeep.
Kırmızı ışıkta durduğunda mendil satan çocuklar tıklatırlar camını jeep’in. Ahu üşenir camı açmaya ve basar gaza, devam eder yoluna. Çocukların mendil satma hevesleri kalmıştır körpecik kursaklarında.
Belli bir süre geçtikten sonra Jeep öksürmeye başlar boğazına bir şey kaçmışçasına.
Derken komple kesilir sesi ve durur. Ahu iner aşağıya, bir tamirci edasıyla açar kaputu. Açar, açmasına ama hiçbir şey anlamaz.
Çaresizlik içersinde yoldan geçen araçlardan yardım talep eder. Bu talebine çok geçmeden bir araç sahibi cevap verir ve durur jeep’in yanında. Ahu adamdan nazik bir şekilde inip bakmasını ister jeep’ine. Adam bu istek karşısında donuk gözlerle bakar Ahu’unun yüzüne.
Bakışlarında tuhaf bir hüzün gizlidir sanki. Ahu hiç anlam verememiştir bu bakışlara. “Yardım etmeyecekseniz ne diye durdunuz” diye sorar adama. Adam bu soruyu cevaplamak yerine basar arabasının gazına.
Araba uzaklaşırken yarı açık bagajda gülümseyen tekerlekli iskemleyi görünce yutkunur Ahu, suç işlemişçesine.
Adam hakkındaki tüm sorular yanıt bulmuştur kendiliğinden. Engelli olduğu için yardım edememiştir Ahu’ya.
Sonunda jeep’in sorunu giderilir yoldan geçen biri tarafından. Ve bu olay Ahu’nun kafasında mayhoş bir anı olarak yer eder…