- 703 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KENDİM OLMAK --1--
Bu yazım kendi şahsi düşüncelerimdir. Soralım istiyorum kendimize, Kendimiz Olabildik mi? diye
Kendimiz olmayı; kişinin, gerek fiziksel, gerek yapı ve karakter olarak kendini kabul ettirmesidir diyebiliriz basit anlamda. Hiçbir çıkara veya farklı niyete dayanmaksızın kabul görmek, var olmak da diyebiliriz.
Kendim olmak ne demek? Bunu anlayabilmek için ‘’kendim olamamak’’ nedir sanırım bunu anlayabilmemiz daha önemli.
Bir insan; bedenen, karakter yapısıyla ve duyusal olarak vardır. Biliyoruz ki istisnalar dışında bedenen kendimiz olma konusunda fazla bir sorun yok. Zira özürlü ve engelli olmak bile, karakter olarak ve duyusal olarak kendimiz olma sorunu yanında önemsiz kalabiliyor.
Ama, yetişme ve yetiştirilme şartlarından, ama, farkında olarak, ama, farkında olmadan her şeyden etkilenerek zihnimize aldığımız olur olmaz bilgi, olay, eğitim-öğretim, davranış ve şartlanmışlıklarla ve çevremizde gördüğümüz yaşam biçimlerinden, oluşumlardan, bir yaşam biçimimiz oluşmuş veya kendimize bir yaşam biçimi belirlemişizdir. Hangi durumda veya şarlar içinde olursak olalım kendimiz olarak elde etmişsek sorun yoktur. Bu durum benim elde ettiğim imkanlardır, kendim olarak bu benim diyebiliyorsak yine sorun yoktur. Tek sorun başkalarının bize yaşattıklarından ne kadar kendimizin dışına çıkmış olmamızdır.
Kendimiz olamamanın en büyük nedeni sürekli taviz vermekle olduğunu düşünüyorum. Sevgi, ilgi ve değer görmek adına, beğenilmek ve takdir edilmek adına veya tutkularımız adına verdiğimiz tavizler bizi kendimiz olmaktan alıkoyuyor.
Kendimizin değerini, elimizdeki imkanları veya olumlu yanlarımızı, olanaklarımızı göremiyor, algılayamıyoruz. Bizden başka herkesin imkanları daha iyi, bizden başka herkes daha mutlu. Dışarıdaki hayat bulunduğum ortamdaki hayattan daha iyi. Beni kimse anlamıyor, dışarıdaki kişiler daha iyi anlar. Ve daha birçok, kendimizde olanları göremediğimiz, farkına varamadığımız, başkalarında var olduğunu sandığımız imrentiler, özentiler.
Başkası bizi nasıl beğenir, nasıl sever, nasıl değer verir diye onların hoşlandığı gibi davranıyor, fedakarlık yapıyoruz veya onların istediği şekle farkında olmadan giriyoruz. Hep beklenti içinde oluyoruz. Yaptıklarımızın, düşündüklerimizin doğru veya yanlışlığını hep başkalarının onaylamasını bekliyoruz. Kararlarımızı kendimiz veremiyoruz artık. Başkalarının bizim için verdiği kararlarla, başkaları adına yaşamak kaçınılmaz oluyor. Taviz vererek yaşamak zorunda kalıyoruz. Bizi, taviz verdiğimiz halimizle kabulleniyorlar artık. Ne kadar yorucu ve ne kadar zor, böyle bir yaşamı seçmek zorunda olmak. Bir gün geliyor artık tamamen iflas ediyoruz.
Her bir tavizimiz ise aslında kendi yapı taşlarımızdan birini söküp atmamız demektir. Her bir söküp attığımız yapı taşımız bizi kendimiz olmaktan uzaklaştırıyor. Öyle bir an geliyor ki söküp ata ata, yapı taşı kalmamış ve biz tamamen başkaları için davranan, sürekli başkaları için fedakarlık yapan, başkaları için düşünen, kısaca başkaları için yaşayan birey haline gelmişiz. Kendimiz neredeyiz, ben kimim diye sormaya başlıyoruz.
-Her durumda, en kötüsü ne olabilir diye düşünüp, hazırlıklı olabilmeliyiz hep.
Haluk KALKAY
Sevgiyle kalın.
Saygılarımla.
-
YORUMLAR
Bir akşam üstü idi döndü . Kararı kendisinin , gitmişti ; hiç bir sorgulamaya taviz vermeden.O kadar yorgun ve bakımsız , o kadar zayıf ve çelimsizdiki . Sanki bir utangaçlıkta gizli idi hareketlernde . Bekledim sabahın olmasını , belki bir kez daha karşılaşmak adına . Olmadı , olamadı işte , adını ne koyarsan koy , sadece bir not bırakmıştı ardında o ölmeden . Denilen bu . Utandım isterken mahremiyetinin sözde sahiplerinden . Merak ettim her ne ise ne idi yazılan tarafından .Merak işte...
İstedim " ha o not mu dediler " uzattılar kaygısız.Belki önemsizdide , belki gereksizdi onlar için ölmüşlük adına.
Paylaşmak isterim , saygılarım ile.
Tunçluer
...........
Dönüşüm
Yola çıktım;
Adresimi arıyorum,
Tesadüf bu, bir postacıya rastladım,
Sundum notumu,
Yüzü buruştu ilk önce,
Ağladı ve sonra güldü kahkahalarla,
Uzattı kağıdı ve uzaklaştı sonra,
Cevapsız kaldı
Anlamadım...
Yürüdüm;
Bir bilen arıyorum,
Tesadüf bu bir İnsana rastladım,
Okudu, düşündü önce,
Baktı yüzüme cümleden önce,
Uzattı elini, vedakar,
Verdi kağıdı, adresi tarifinden önce,
Anladım...
Yürüdüm;
Yürümek yollarını yalnız yürüdüm benimle,
Ulaştım sahillerine denizin,
Yüzdüm yüzebildiğimce denizleri,
Dinlendim bazen,
Kimi gün bir yunus ile oldum yaren,
Kimi gün akşam oldu zifiri yaralı,
Ulaştım
Sendin, ben sana geldim,
Ulaştım,
Ben kendime geldim,
Uyandım.
Serdar TUNÇLUER