Uldeba
Karga aç, karga üzgün....perişan karga.
Çaresiz bekliyor tilkiyi ağzındaki yiyemediği peynir ile.
Zor durum ve hergün yaşıyor bu korkuyu kendince ve ümitsiz.
Sebep şu..! tilki her gün, daldaki karganın bulunduğu ağaca
gelir...ve..
-karga at bakalım şu peyniri..der
çaresiz karga peyniri atar, korkusu ayrı bir sorun...ve günler günleri
kovalar yapacak bir şey yok.
Ancak bir gün...! Devekuşu daldaki üzgün kargaya rastlar;
-karga kardeş neyin var..?
karga aşağıya, sesin geldiği yöne bakar devekuşunu görür..
-yok birşey der karga..
gerçekte tilkiden kokusundan bu derdini kimse ile paylaşamaktadırda
-olurmu der...! devekuşu..söyle bakalım neyin var senin?
-yok canım birşeyim, işte öyle der... karga
-olurmu anlat bakayım belki çaresi olan birşeydir anlat,anlat der
devekuşu..
bu kadar ısrara dayanamaz karga ve ’nasıl olsa öylede ölücem böylede
ölücem’ anlatayım diye düşünür ve anlatır..
-işte böyle devekuşu kardeş der gerisini biliyorsun..!
Devekuşu mağrur ve vakur bir halde..
-yahu senin derdin bu mu idi..çok kolay... der devekuşu
-nasıl yani?
-yarın tilki geldiğinde peyniri at derse ’ gel çıkta al’ de..
-hadi canım olurmu öyle şey beni öldürür..
-sen zaten böylede yakında ölürsün sen en iyisi dediğimi yap
-yahu senin bir gerekçen varmı yinede bilmek istiyorum..
-var tabiikii..!
-nedir..?
-Yahu tilki ağaca çıkamazki bu kadar basit
-deme yahu..kurtuldum desene...ama..!
-yahu sen dediğimi yap der ve...kumsala doğru gider.
Ferdası gün tilki kendinden emin bir şekilde ağaca yaklaşır ve dalda
ağzında peynirle duran kargaya bağırır...
-hey karga at peyniri aşağı
-karga aşağı bakar...bana bak ’ gel çıkta al ’ der ve peyniri yemeye
başlar iştahla..
-tilki şaşkın..peyniri yiyen kargaya bakar..ve düşünür..
-yahu der, kendi kendine, ’bunca zamandır ben bu karganın peynirini
yerim bunda akıl olsa idi bunu daha öncede denerdi..
bu işte bir iş var ya diyerek kafası karışır..
-yahu der tilki...karga kardeş sen kazandın,kazandın amma sana bu aklı
kim verdi
-kim olacak..devekuşu verdi..!
-nerede o?
-kumsalda..ne olacak?
-yok canım birşey..tanımak isterim kendisini..ha sanada
allahısmarladık..bir gün yine görüşürüz..!
-ha, ha,öyle,öyle görüşürüz...der karga
ve tilki doğruca kumsala gider..devekuşunu görür...devekuşu öylece
denizi seyretmektedir..Mağrur.
-merhaba..der tilki..
-devekuşu gözlerinin ucu ile aşağı bakar,tilkiyi görür ve...
-merhaba diyerek karşılık verir
-yahu deve kuşu kardeş..bazen sen gelirsin aklıma ve senin hakkında
söylenenleri düşünürüm gıpta ile...ne akıllı ne zeki olduğun hiç aklımdan
çıkmaz ve hep tanışmak isterdim senin ile.
-deme ya...! gün gün bugünmüş demek,der devekuşu..
-herşeyi bilirmisin gerçekten? ..her soruya cevabın var mı?
-tabiiki ben her şeyi bilirim...der devekuşu
-bende öyle düşünüyorum senin hakkında der tilki..ancak merak ettiğim
bir soru var..!
-Ne imiş o...? sor bakalım....der devekuşu
-sorayımmı?
-sor sor..
-devekuşu kardeş merak etmişimdir..rüzgar sağdan eserse ne yaparsın?
-çok basit soru bumu idiii?
-Evet
-kafamı sol kanadımın içine sokarım
-pekala...sol tarafdan eserse..?
-kafamı sağ kanadımın içine yerleştiririm..!
-Vallahi bravo.... bu sorulara herkes cevap veremez Bravo...!
haklıymışlar sen bir dehasın..
-Pekala rüzgar her yerden eserse ne yaparsın?
-bunu bilmeyecek ne var..kafamı kuma sokarım..
-deme yahu nasıl der tilki
-Ve devekuşu kafasını kuma sokar.......!
-Tilki işini bitirmiştir bile..
Uldebadan
Serdar TUNÇLUER
Kaynak
****************************************************************************************************************
ULDEBA (Adsız!)
Hindistan; üzerinde hassasiyetle durduğum Ülkelerden birisi ancak
Norveç çok özel ve üstünde durulması gereken bir Ülke...
Uldeba; Türkçemizde ’ halka mal olmuş’ anlamına gelen, bir hintçe
kelimedir ’adsız’ demek olup, daha çok özeldir...benim için.Adsız
’Uldebanın’ kendisidir...
’la fonten noktası ’ diye isimlendirdiğim iş bu noktayı ’ilk defa’ ’
mutlak bilgi formatında ’ ’Edebiyat defteri.com ’ ile paylaşmak
istiyorum.
’geleceğin Türkiye çoçukları ’ bizler için her ne ifade ediyorsa
,’Çocuklarımızın mutlak bilgi ’ ile donatılmasıda bir o kadar öneme
haizdir.İleride bu konuyu ’daha başka şekiller! ve daha başka yönleri ile de
inceleyeceğiz...!
’Uldebadan’ sizlere aktaracağım bu kıssadan hisse ;
Bilgisayar-Internet ve de Dünya medyasında bir İlk tir...hiç bir yerde bulunamaz..
Böyle bir tezi çürütebilecek kaabiliyette, hipotez üretebilecek
yeryüzünde hiç kimse yoktur!
İş bu sözden ’rica ile..! ’uldebadan alınan hikayelerin...! ,ve bilinenlerin tamamının la
fonten tarafından sunulması söz konusudur’
Ancak ’biraz sonra aşağıda sunacağımız bir Uldeba hikayesi ne mutluki
la fonten tarafından ’rica..! ile alınamamıştır’ çünki varlığından haberi
olamamıştır.
İş bu sebepten....Dünyada! paylaştıklarımın dışında, sadece Türk
çocuklarının vakıf olduğu ’bir İlk daha olacaktır’.
Türkiye Çocuklarına
Sevgilerimle
Serdar TUNÇLUER
Kaynak
YORUMLAR
Hocam;
Öncelikle "yorumsuz" deyip geçecektim ki sonrada vazgeçtim, Zaten doğru ve haklı tespitler olunca "yani yorum içinde yorum yapmaya bile gereksiz" anlmında...
Elbete tarihi ve kültürümüzü bilmek bir görevdir ama ne yazık ki Ülke kendi içinde ki azınlık kültürleri yoketmeye çalışırken ecnebiler kendi kültürlerini içimize sızdırdılar ve Astronomi, Fizik, kimya vb. bilimlerde icatlarda büyük Alimler Fars,Türk, Kürt ve Arap mücitlerden olmasına rağmen; Bu kiymetli insanlar ün yapmaktan çok insalık tevazularından dolayı isimlerini öne çıkarmamışlar ve Batı ülkeleri bunlara sahip çıkıp en çok isimlerini öne çıkarıp faydalanmışlar...
Bu hala devam ediyor çünkü batıya karşı acaip bir özenme vardır bizim ülke insanların...
Bir Örnek:
İLK MEKANİKÇİ:
Aynı zamanda Ebul-İz El-Cezeri El-Kurdî, tarihte otomatik makinelerin yapımıyla uğraşan ilk mekanikçilerden biri olarak da kabul edilir.
Teorik çalışmalardan çok, pratik ve el yordamıyla ampirik çalışmalar yapan Cezeri'nin kullandığı oldukça önemli bir yöntem; yapacağı cihazların önceden kağıttan maketlerini inşa edip geometri kurallarından yararlanmaktı. İlk hesap makinesinden asırlar önce aynı sistemle çalışan benzer bir mekanizmayı, geliştirdiği saatte kullanan Cezeri, sadece otomatik sistemler kurmakla kalmamış; otomatik olarak çalışan sistemler arasında denge kurmayı da başarmıştı.
Bu kaynak Türkish.medya.com sitesinde alıntıdır.
"Kelile ve Dimne" benim başucu hep okuduğum bir eserdir.
Uzatımsa afola hocam
Saygımdasınız