- 1119 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Değişmeyen Kaderimiz
1970 yıllardan sona değil, 1980’li yıllardan sonra içinde bulunduğumuz durumu sorgulamak ve nerede olduğumuzu bilmek içindi haritayı elime alışım. Oysa coğrafya dersinden çok zor geçmiştim Lise yıllarımda, hiç anlamıyordum medeniyetler arasında ki farkı ve hiç düşünemiyordum insanların neden bu kadar farklı olduğunu.
Aynı dünya toprakları üstünde yaşıyor olmamıza rağmen neden bu kadar farklıydık? Neden kimimiz çok iyi düşüncelere sahipken, kimimiz kin ve nefret ile doluyduk? Neden sevgi ve hoş görü denen en güzel duyguları insanlığın %30’u tanıyor da, %70’i tanımıyordu?
Yaşadığımız coğrafya mı değişimlerimizin nedeni idi? Yoksa yetiştiğimiz toplum mu, aldığımız eğitim mi? Bu sorularıma cevap bulmam çok zamanımı almadı. Çünkü büyümüş ve olup bitenleri bizzat yaşayarak görüyordum. Bunları araştırdım önce. Ve her üçünün de insan gelişiminde ne kadar büyük farklılıkları oluşturduğunu anladım.
Kimi beyinler namusu iki bacak arasında değil, beyinlerde arıyordu, kimi beyinler kadının etinden teninden bile etkilenip, namussuzca düşüncelerini aciz gördükleri " erkeğin elinin kiri" diye düşündükleri kadına tecavüzlerle söndürüyorlar, kimi beyinler her iki cinsiyeti de insan olarak algılayıp yalnızca ona göre değer veriyordu yaşadığı toplumda kadınına ve erkeğine.
O zaman yanlışlık ne idi? Biz toplum olarak yanlış bir coğrafyada mı konuşlanmıştık? Yüzümüzü batıya dönmüş gibi görünüp, neden hala Orta Doğu Ülkelerini örnek alıyor ve kendi yaşam biçimimize uyguluyor ve neden kendimizi bizden çok daha fazla gelişmiş ülkelerle değil de, kalkınmakta olan ya da geri kalmış ülkeler ile kıyaslıyorduk? Bir yerlerde yanlışlık vardı ve bu yanlışlığı bulmak hepimizin görevi idi.
Ve araştırmalar sonucunda bizim yanlış bir coğrafyada yaşamadığımız görünüyordu. Biz Millet olarak, özümüzü anlatan ve bizi biz yapan ANADOLU’DA yaşıyorduk. Her türlü medeniyet bizim topraklarımızdan doğmuştu. Güneş bir başka doğuyor ve batıyordu bizim ülkemizde.
Yalnız beyinler farklı idi. Ve farklılıklarını da her alanda gösteriyorlardı. Bizi, doğu ve batı diye ayıran, toplumu ikiye bölen, eğitimsiz, kendini bilmeyen, siyasi emellerine ulaşmak için her yolu mubah gören siyasilerin almış oldukları kararlar, eğitim sisteminin tam olarak oturmaması ve “ paran varsa oku, yoksa okuma” mantığının yerleşmiş olması, kendi çıkarları için Dinimizi kullanarak kadına hak ve hürriyetlerinin verilmeyişi, kadını yalnız et parçası olarak düşünüp, kendi namussuzca düşüncelerini ve namlusuzluklarını gizleyebilmek için namusuz anlayışlarını kadında arayanların çırpınışı, kadını mal gibi görüp alınıp satılması, törelerin yalnız kadın üstünde hâkim olması gerektiğini düşünen beyinlerin yapmış olduğu ayrımcılıktı ülkemi bu kadar çıkmaza sokan.
Bildiğimiz gerçekleri korkularımızın ön palana çıkmasından dolayı yüksek sesle seslendiremeyip, yapılan vahşetleri, cinayetleri, tecavüzleri ve her geçen gün biraz daha karanlığın içine gömülmeyi olduğumuz yerde film izler gibi izledik.
Ve hala izlemeye devam ediyoruz tıpkı Mardin’de olan vahşeti izlediğimiz gibi. Hepimiz tam bir şok yaşıyoruz, hepimiz gözyaşları içinde olup bitenlerin nedenlerini bilerek bekliyoruz. Devletin verdiği silahlarla, bir nişan evinin taranması, 3 ‘ü hamile olmak üzere 44 kişinin gözlerini bile kırpmadan öldürmeleri ve sonrasında verilen soğukkanlı ifadeler.
Ülkemizde kadının Eğitimsiz bırakılmasının toplum olarak bizi karanlığa götüreceğini avazımız çıktığı kadar bağırdık, bağırıyoruz ve bağırmaya da devam edeceğiz
Ve şimdi sormak istiyorum. Çağdaş eğitim diye yola çıkan ve “ haydi kızlar okula” diye kampanyalar başlatan, büyük mücadelelerle babalarının ellerinden kız çocuklarını alıp kendi imkânları ile okutmaya çalışan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin ve Ergenekon’dan dolayı evi altüst edilen, derneklerdeki her türlü belgeye el konulan ve yalnız kara beyinlerle uğraşmayıp aynı zamanda amansız hastalık Kanser ile mücadele eden Sayın Prof. Dr. Türkan SAYLAN’IN ne kadar büyük bir iş yaptığının farkına vardınız mı?
Ülkemde çocuk ve kadın olmak zordur. Doğuda daha da zordur ve bizler oralara ulaşmadığımız sürece hep aynı acılara maruz kalacak ve hap aynı acıları hep birlikte içimiz kanayarak izleyeceğiz. Hep birlikte kadının eğitilmesi, lanet olası törelerin, berdellerin ortadan kalkması için çok daha fazla çalışmak ve ülkemizi aydınlık yarınlara ulaştırmak zorundayız.. Başka çaremiz yok.
*Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar. Mustafa Kemal ATATÜRK
*Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur. Mustafa Kemal ATATÜRK
YORUMLAR
Eğitimsizliğin, ağalık düzeninin menfaatleri doğrultusunda dayatılan yaşam biçimlerinin yaşattığı, kadının fikri, aklı düşüncesinin sorulmadığı, zorbalık ve erkek egoizminin kol gezdiği yada daha ağır hissedildiği bir kesimden ne beklenebilir ki değerli şairem ama bu kader olmamalı diyorum bende sizin gibi inşallah ,sevgi ve selamlar can.
Doğal yaşamın neresine dokunursanız dokunun karşı bir duruş gösterir.İnsan zoruyla değiştirilmeye çalışılan ve toplumsal DNA'sına müdahale sayılabilecek her davranış doğanın gazabıyla cezalandırılır.Bedelini denek sayılanlar ödediği gibi,uygulamak isteyenler de öder.
Binlerce yılın birikimi olan sözleşmeler oluşturarak birlikte yaşamaya çalışan insan toplulukları,işgaller ,gaspler ve talanlar sonucu bedeller ödeyerek günümüze kadar gelmişler.
Tepeden inmeci giysiler giydirilerek ,karşı çıkanlar cezalandırılarak yeni bir toplum yaratma sevdası olanlar yanıldılar.İnsanlık bu ağır bedelli ve kanlı süreci henüz aşamadı.
Toplumun doğal dokusu zorla değiştirilmeye çalışılınca başlayan kavgaların bedelini en çok ödeyen Anadolu,hoşgörünün de merkezi oldu.
Binlerce kavmin ve farklı inancın bir arada yaşadığı bu önemli coğrafyada bu gün yaşanan bu cinnet hali umarım kısa sürer.
Gelecek kuşaklara yaşanası bir ülke ve dünya bırakmak için
Barış umudumuzu yeniden diriltelim.
Çünkü barışa en çok anaların ve çocukların ihtiyacı var...
Güzel yazınızın coşkusuyla saygılar sunuyorum..
ülkemiz gerçeği ne yazık ki coğrafyanın farklılığına göre değişmektedir.doğu ve güney doğuda kadın olmak çok çok zor.kadını bir eşya gözüyle gören bir cahil zihniyetin eline tam otomatik silah verip sınırsız yetkilerle donatırsan ve onlara pavlovun köpekleri muamelesi yaparsan sonu budur.kimse sanmasın ki bundan sonra bu olaylar omayacak.bu eşkiyaların elinden bu yetkiler ve silahlar alınmadığı müddetçe olaylar artarak devam edecektir.demeokratik bir ülkede devletin vatandaşilarını bir biriye karşı getirme gibi bir misyonu yoktur olamaz da.bir güvenlik sorunu varsa devletin kendi meşru güçleri vardır onlar hallederler.bu gün bu eşkiya teşkilatını dağıtmaya yanaşmayanlar iyi bilsin ki yarın o silahlar kendilerine karşı kullanılabiliri.Kendi ırkına faydası olmayanın başkasına faydası olmaz.Demokrasilerde halk koyun sürüsü gibi yönetilmez.duyarlılığınız için tebrikler hocam saygılar
SEVGİLİ DOSTUM KADINLARIN DİLİ GİBİ OLMUŞSUN YAZINDA...ÇOK HAKLISIN..KADINLARIN İKİNCİ PLANDA GÖRÜLDÜĞÜ BİR MEMLEKET...İKİ KARDEŞİN BİRBİRİNE DÜŞMANLIĞI..SAYMAKLA BİTMEYEN GERİ DÜŞÜNCELER..
EĞİTİM ŞART ARKADAŞIM...ERKEK KADIN FARKETMİYOR EĞİTİM ŞART...PAYLAŞIMIN İÇİN TEŞEKKÜRLER..SEVGİLERİMLE..
''Bildiğimiz gerçekleri korkularımızın ön palana çıkmasından dolayı yüksek sesle seslendiremeyip, yapılan vahşetleri, cinayetleri, tecavüzleri ve her geçen gün biraz daha karanlığın içine gömülmeyi olduğumuz yerde film izler gibi izledik. ''
Birilerinin korkmayıp konuşması haykırması gerekiyor bu ülkede: Halide Edip Adıvar gibi ! Bahriye Üçok gibi..Uğur Mumcu gibi..Ahmet Taner Kışlalı gibi...Abdi ipekçi gibi.. Ve birilerinin gerektiğinde katledilmeyi göze alması gerekiyor, onlar gibi..
Evet bu ülkede kadın ve çocuk olmak çoook zor sevgili şair...bunun kültürle alakası ne kadardır bilemiyorum.erkeklerin genetiğinde var kadını ikinci sınıf görmek gibime geliyor.
resim can yakıcı bakmaya dayanamadım.sçz konusu çocuklar olunca dayanamam ki zaten.kendi evlatlarımı görür gibi oldum yerlerinde.kendimi de o anaların yerinde.çok korkunç birşey.hayatta ki en büyük bela olsa gerek evlat acısı.kimseye vermesin rabbim.
selamlar