- 401 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARDAN PORTRELER(7)
[ /kalin
İşler durgunlaşmaya doğru gittikçe ben de çözüm yolları aramaya başladım.Pes etmek yok
tu.Yaşamdan kopmak yok.Sonuna kadar mücadeleye devamda kararlıydım.Ekmek kavgası
için dürüstlüğü prensip edip yasal yollardan direnmekte her zaman fayda var diye düşünü
yorum.Pazarda daha önceden tanıştığımız kanserli kadın,pazardaydı.Biraz uzağımızda
tezgahını açmıştı.Gözlerim,tezgahına yönelmişti.Benim baktığımı fark edince el salladı.
Ben de karşılığını verdim.Böylece selamlaşmış olduk.Tezgahımın işlerini düzenledikten son-
ra eşimden müsaade isteyip,kanserli arkadaşın yanına gittim.Oldukça neşeli görünüyordu.
Yaşamla barışık olduğu gözlerinden okunuyordu.Hatta bir ara kendisine de sordum:
"-Yaşamla barışık mısın ?" diye.Bu sorum karşısında yüzü gülüyordu.
"-Artık hastalığımın ilk günlerindeki gibi hırçın değilim.O zamanlar,saldırgandım.Sağa sola
bilinçsizce saldırır camı çerçeveyi kırardım.Dört ayım böyle geçti.Şimdi her haraketim nor
mal.İnsanları tekrar sevmeye başladım.Yaşamı seviyorum.Hastalığımla dost oldum.Sürekli
kemoterapiye girip çıkıyorum.Allah’ın izniyle onu da yeneceğim..."
Şiir yazdığını biliyordum.Yüzaltmışbeş şiiri vardı.
"-Şiir yazmaya devam ediyor musun?"
"-Şu aralar bıraktım.Psikolojimin bozuk olduğu,hastalığımın ilk zamanlarında daha çok yazı
yordum.O zaman yazdıklarımın hepsi de isyan şiirleriydi..."
Hatta bir iki kıta mırıldandı.Sonra da pek yakında bunların hepsini okuman için sana geti-
recem dedi.
Kadının hastalığı ile barışık olması beni mutlu etmişti.Sonunda bu işten galip gelsin diye
dua ettim.Ayrıca kadın haliyle pazarlarda direnmesi de hoşuma gitmişti.Örnek alınması
gereken bir davranış sergiliyordu...Yine bütün sıkıntılarımı unutmuştum,kadının konuşmaları karşısında...
Öğleden sonra pazar yerinden ayrıldım.Korsanda iki-üç saat durmam gerekliydi...Batıkent
teki Gimsa iş merkezi, bizim gibi pazarcıları yiyip bitirmişti.Müşterileri servis arabaları i-
le taşıyıp duruyorlardı.Pazara gelenler ise "pazarcıyı nasıl çarparız" düşüncesinde olanlar
dı genellikle...Daha doğrusu kapitalizm,küçükleri yutmuştu.Yaşama şanslarını ellerinden al
mıştı.Hep kendisinin kazanması,başkalarının yok olması düşüncesindeydi...
Böylece resmen kapitalizm karşısında mağlubiyetimizi kabul etmekten başka çare kalmamış
tı.Şimdi ise ölmeyesilik birşeyler yapmaya çalışıyorduk...Son nefes alışlarımız gibi bir şeydi.
Her zamanki gibi korsan yerindeydim.Yine mini tezgahımı kurmuş,kendimi zabıtadan kol-
lamaya çalışmıştım.Müşterileri beklemeye çalışırken,kulağımın dibindeki anlamadığım bir
sesle irkidim.Dönüp baktığımda birden şoke oldum.Tanıdık bir yüzdü.Genç bir çocuk,elini
uzatmış,mırıltıyla karışık ses tonuyla para dileniyordu.Kafamın tası atmıştı.Kan,beynime sıçradı:
"-Ulan sana bi tane çakarım,bir de yerden yersin şerefsiz herif.S...ktir git karşımdan."
Genç,hiç tepki vermeden yanımdan uzaklaştı.Uzaklaşırken de yine eli açık vaziyette ge-
lip geçenlerden dilenmeye devam ediyordu.
Gençle bir yıl öncesi yine aynı yerde, dilenirken karşılaşmıştım.O zaman bir saate yakın
nasihat da vermiş dost olmıştuk.Samsunluymuş.İnşaatlarda çalışıyor,oralarda yatıp kalkı-
yormuş.İşin kötü tarafı o zaman alkollüydü.Şimdi de aynısı...Leş gibi alkol kokuyordu.
Bir ara belediyenin temizlik işlerinde görmüş hatta sevinmiştim de.Çocuk kendini kurta-
racak diye...Sonunda ne olduysa çıkmış olmalı ki bugün yine O na rastladım.Elindeki sigara
da flitreliydi.Hadi paran yoktu,sigaraya alacak parayı nasıl buldun...
Pazara geri döndüğümde hala kafam o gençle meşguldu.Beyin hücrelerime bir kere girmiş-
ti ya bir iki gün etkisinden çıkamazdım artık.
Biraz sonra tezgahı toplamaya başlayacaktık.Yandaki pazarcı komşumun amcası da ,yardım
için gelmişti.Bana takılmaya başladı :"niye morelin bozuk" dercesine.O’ na durumu el kol ha-
raketleri ile izah etmeye çalışıyordum.Arkadaşın amcası akrazdı.Konuşamıyor ve duyamı-
yordu.Ama hayat doluydu.O’nunla şakalaşmak suretiyle kendimi buldum.Adam,akraz olması-
na rağmen bir şeyler yapmaya çalışıyor,yeğenine katkıda bulunmaya çalışıyordu.Arkadaş-
ta çok iyi bir insandı.Kürttü.Ben de Türktüm.Ama aramızda hiç bir sorun yoktu.Birbirleri-
mizin kimliklerini hiç bir zaman sorgulamadık.Birbirimize üstünlük taslamaya kalkmadık.
Sadece aynı kaderi paylaşan insanlar olarak gördük ve aramızda hiç bir sorun olmadığını
anladık.Yani halkın tabanında mesele yapacak bir problem olmadığını kabullenmiştik.Hatta
fırtınalı bir günde çadırımın kafama devrilmesinde ilk yardıma koşan kürt arkadaşım olmuştu.
Şimdi O’nun amcası,bana el kol haraketleriyle gülerek bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Farklı kimliklerimiz de olsa ne kadar da çok birbirlerimize benziyorduk.Gülmelerimize bile
aşinaydık...