- 858 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİCİM GİBİ YAŞLAR AKIYORDU GÖZLERİNDEN... (Denemelerim)
“Canım benim, merhaba... Ne oldu yine? Suskunluğun üstünde... Ne arıyor, ne de soruyorsun. Sesin, soluğun da çıkmıyor... Sormak istiyorum. Sen, hayatta mısın? Gerçekten yaşıyor musun? Normal telefonlara çıkmıyorsun. Cep telefonunu açmıyorsun. Mesajlara da, cevap vermiyorsun.. Ne oldu ki!? Yine, nereden nem kaptın da, darıldın? Pes doğrusu... Çok inatçı insanlar gördüm amma, senin inadın bambaşka be canım..! Yalanıp, yutulacak cinsten değil. Benim bildiğim; bir insan, bir anda bu kadar acımasız olamaz.. Sesimi duymayınca, yüreğin sızlamıyor mu? İçin yanmıyor mu? Kalbini ne yaptın, kiraya mı verdin? “
Genç adam; bu sözlerini çizgisiz, A/4 kağıdına karalayıp sıralıyor, bir yandan da gözlerinden akan, sicim gibi yaşlarla ağlıyordu.. Zaman zaman da kesik kesik, derinden derine, hıçkırıyordu. Sevda dedikleri, bu olmalı... Derler ya: “Kimilerini söyletir, kimilerini ağlatır, kimilerinin de aklını başından alır, gece gündüz yollara düşürüp, gelen geçene sordururmuş...” İnsanın inanası gelmiyor, değil mi?
Bu çağda, bu zamanda böylesi bir sevda, olası mı?!
Genç adamın gözlerinde irileşen yaşlar, peş peşe iki damla olarak önündeki kağıda damladı.. Elinin tersi ile onları silmeye çalışırken, üçüncüsü de kağıda yapıştı.. Onu da, bir eliyle sildi ama başaramadı. Göz yaşları kağıtta yayılarak, iri bir göz büyüklüğünde üç leke oluşturdular. Genç adamın aklına o anda bir şiir mısrası gelip takıldı.
BAHAR OLSUN BU SEVGİ..
“ Üç damla yaşımla lekelenmiş
Duygularımı yolluyorum sana
Sona erdirsin suskunluğunu
Acımı seninle paylaşsın diye...
Dilersen susmaya devam et, sen
Hep seni düşündüğümü hatırla...
Sonra, yine suskun kal dilersen
İsyan et, sözlerini diz, sırala.
Boşalt içindeki tüm zehrini
Gizleme, o altındaki sevgiyi...
Acı gecen zamana, yıllara
Sor sevda göz yaşlarını, kinini.
Gel, yeniden yeşersin bu sevgi
Acılarla geldi bize, bu sevgi...
Özlemlerle gelişsin, bu sevgi,
Ara, yine de yaşasın bu sevgi.
Sana söyleyecek söz tükendi,
Sevdana olan umutlar, tükendi...
Bak sonunda, yaşlarım tükendi,
Gel ara ki, bahar olsun bu sevgi...”
Genç adam yazdığı bu şiirin üstüne “ Bahar Olsun Bu Sevgi..” adını yazmıştı ki, telefonu aniden çalmaya başladı. Büyük bir heyecanla ahizeyi eline alıp, ağzına yanaştırdı.
“-Alo..!? “ dedi. Telefonun karşı ucunda bir bayan sesi duyuldu.
“-Alo..! “ dedi. Genç adam :
“-Nihayet yüz yıl uyuyan prensesim, uyandı..” diye, cevapladı. Telefondaki bayan sesini tanımıştı.. Oydu arayan. Karasevdası... Üç damla göz yaşının sorumlusu..
“-Canım benim..! “ dediği, sevgilisi... Telefondaki bayan, zor anlaşılan, kısık sesiyle:
“-Evet, benim... Ölüm uykusundan uyandım da, aradım... Ama sen, nereden bilecek-sin..!? dedi. Genç adam, neye uğradığını şaşırarak sordu :
“-Dur, dur biraz... Ne oldu ki!?.. Ölüm uykusundan uyanmak, ne demek? Şunu güzelce bir anlatır mısın? Dedi. Telefondaki bayan :
“-Tabii, haklısın! Sen, nereden bileceksin? Büyük bir kaza geçirdim. Piknik tüpüm patladı... Ölümlerden döndüm. Ev harap oldu. Ama, ölüm yok şükür... diye, cevap verdi.
Genç adam:
“-Çok üzüldüm... Haberim olmadı. Geçmiş olsun. Allah beterinden korusun.. Ölebilirdin de... “ dedi.Telefondaki bayan:
“-Haklısın, ölebilirdim... Onun için arayamadım. Şimdi biraz kendimi, iyi hissedince, aradım.Fakat; olayın şokundan henüz kurtulamadım.. “diye, cevapladı. Genç adam:
“-Canım benim... Sana sitem dolu bir şiir yolluyorum. Amma, durumu bilmeden o şiiri yazdım.Yoksa, öylesine sitem etmezdim... Sen, üzerine alınma. Şimdi, durumu daha iyi kavramış oldum.. Sen sağ ol. Ötesini düşünme. Gözümün içi... Canım benim. Aradığın için teşekkür ederim diye, sözünü bitirdi. Konuşma bitmişti.. Genç adam, telefo-nun ahizesini yerine koyarken hem buruk ve üzüntülü, hem de mutlu ve sevinçliydi. Çünkü; durumu öğrenmiş, içindeki sıkıntılardan, yüreğini kemiren şüpheler ve acılardan kurtulmuştu. Elindeki A/4 kağıdındaki duygularını anlatan sözleri, anı defterine geçirdi. Defteri kapatıp, kalemini kaldırdı.
Anı defterinde bir anısı ile birlikte bir şiiri daha yer almış, birkaç sayfa daha azalmıştı. Divanına sırt üstü uzanıp, ellerini başının altına kenetledi. Gözlerini pencereden görünen gök yüzündeki parlak yıldızlara çevirdi... Çok yükseklerden, yanıp sönen ışıklarıyla bir uçak geçi-yordu. Bir ara o uçağın içinde olup, sevgilisine gitmeyi arzuladı. Aklına çeşitli sorular, düşün- celer geldi, gitti...
Az sonra göz kapakları ağırlaşıp uykuya daldı. Sanırım rüyasında; sevgilisinin yanına gitmişti. Çünkü dudaklarından :
“-Canım benim, canım benim...” sözleri dökülüyor, karanlık odada sessizliğe, ilanı aşka devam ediyordu.. Evet, evet..! Hangisidir bilmem amma... Sevda dedikleri bu olmalı.
SİCİM GİBİ YAŞLAR AKIYORDU GÖZLERİNDEN... (Denemelerim) Yazısına Yorum Yap
"SİCİM GİBİ YAŞLAR AKIYORDU GÖZLERİNDEN... (Denemelerim)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.