- 433 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
karalamalar(14)
Çarşamba günleri(bugün) pazarda tezgah açmak benim için kabus oluyor.Tezgahı kurmak
başlı başına sorun.Tezgahımı kuracağım yere Sağlık Ocağı yakın olduğu için sabah sekiz-
den önce gelen hastalar,arabalarını tam da benim tezgah kuracağım yere park etmezler
mi...Pazara gitmem ,saatsekiz ila dokuz arası olduğu için ,genellikle arabalarla park edilmiş bir şekilde karşılaşıyorum.Park edilmiş arabaların plakalarını,not defterime yazıp
sağlık ocağının içerisinde yüksek sesle anons ediyorum.Kimselerde tık yok.Sonra sesimi
daha fazla yükseltiyorum.Yine fayda yok.Bu sefer hastaların yanlarına gidip tek tek dola-
şıyor ve durumu izah ediyorum. Bu açıklamam üzerine isteksizce kalkıyorlar.Arabalarını
biraz uzaktaki boşluğa götürüyorlar.Bazıları ile az da olsa tartışmalarımız oluyor.
"-Araba burda dursa olmaz mı.?"
"-Olmaz efendim,çadırımızı kurmamız şart.?
"-Bula bula bugünü mü buldunuz?"
"-Ne yapalım.Ekmek teknemiz.Kurmazsak aç kalırız."
"-Allah,Allah.."
Bu gibi sert olmayan tartışmaların sonunda arabalarını isteksiz de olsa çekiyorlardı...
Bu sabah yine geç kalmıştım.Yani sekizden önce gitmem zaten mümkün olmuyordu.Bir gün
önceki yorgunluğu henüz üzerimizden atamadığımız için gayri ihtiyari geç kalmak zorunda
kalıyorduk.Bu hafta üstüne üstlük kayınpederim de Kastamonu’dan gelmişti.O’nun hasta-
ne işleri ile ilgilendiğim için adamcağızı erkenden evde yalnız bırakmak da olmazdı...
Neyse pazar yerine gittiğimde arabaları,çadır kuracağım yerde park edilmiş olarak gör-
müştüm demiştim ya.Plakaları,yine not defterime yazıp sağlık ocağının içerisine girdim.
Yüksek sesle bağırdım: "-Lütfen şu,şu,şu,şu plaka nosu olan arabalar bulundukları yerle-
rinden alınsınlar.Çünkü pazar çadırını kurmak zorundayız."Bekledim.Kimselerde en ufak
bir devinim yok.Herkes süt dökmüş kedi gibi oturuyor.Biraz daha bekledim ama nafile.
Sonuç alamadım. Düşünceli bir şekilde dışarıya çıktım.Bir iki dakika kadar beynimden bin
bir çeşit çözüm şekilleri geçti.Nasıl yapmalı da araba sahiplerini uykularından uyandırırım
diye.Halbuki hepsi de hınzırlıklarından suspus olmuşlardı.Bir anda şimşekler çaktı beynim-
de:çözümü bulmuştum.Hemen kendimde panik ve heyecen yaratarak sağlık ocağına tek-
rar girdim.Sesim çıktığı kadar bağırmaya başladım:
"Dikkat dikkat!..Dışarda bir araba alev alev yanmaktadır.Acele araba sahibi kimse dışarı çıksın."Hemen kulak kabarttılar.Ben ise söylediklerimi inandırıcı bir şekilde tekrar yüksek
sesle yineledim.Uyarımın muhatabı olanların tamamı,öyle bir fırladılar ki yerlerinden adam-
lara hasta demeye bin şahit lazımdı.Demekki mal canın yongasıymış.
Dışarıya fırlayanlar,öyle bir şey olmadıklarını gördüklerinde homurdanmaya başladılar.
Sonunda arabalarını,tezgahımı kuracağım yerden çektirmiştim...Pazarcı arkadaşlar da
bana gülüyorlardı."-Ya Ayhan,senden iyi tiyatro oyuncusu olur" diye.
Gerçekten benden tiyatro oyuncusu olur muydu...Bunu,bugünden itibaren düşünmeye
başladım...
Ayhan SARIKAYA
(06.05.2009 günlüğümdür)