Arkadaş, sizin hoşlanmadığınız kimselerden hoşlanmayan bir insandır. --anonim
Tunçluer
Tunçluer
@tuncluer

Merkepli Kütüphane / Bir Anadolu

6 Mayıs 2009 Çarşamba
Yorum

Merkepli Kütüphane / Bir Anadolu

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

892

Okunma

Merkepli Kütüphane / Bir Anadolu

Zimmetlendi kitaplar, aralığın dördünde,
İmzalandı çıkışım, bakanlıkta beşinde,
Toplamıştı önceden, üç beş gömlek, fanila
Pür telaş, bir sessizlik evde yarim Mualla.

Personelden memurdu, ismi Nazım, beş kala
Tam mesayi biterken, çıktı geldi odama,
Dedi mevlut zimmette, bir eksik var çok garip
Kayıt dışı eşek var, Müdür dedi et kayıt,

Dedim, Nazım eşek ne..? , zimmetteki işi ne..?
Hadi bildik bir eşek, eşek benle işi ne..?
Dedi gardaş, ben bilmem, bana dersen incinmem
Eşek kadro dahili, hariç sensin hiç bilmem,

Mevlut bekler beş yıldır, olmak kadro dahili,
Eşek kadro, hem zimmet, Mevlut kalmış harici,
Nerden olur haberim, varmış eşek kadrosu,
Yoksa bir yol bulurdum, neyin yokki çaresi,

Emir geldi Müdürden, katlanmakta ne demek,
Gider ayak sorunsuz , imza atmam ne demek,
Zaten tek bir imzamdı, beni burda var eden,
Kadro Allah getire, beni yoktan var eden.

İşte Yarim hikaye, kader bu ya başladı,
Şimdi gitmek zamanı, sil gözünün yaşları,
Ankaranın garından, el sallayan bir sensin,
Zemheride kar boran, sıcak olan bir sensin.

Bin dokuz yüz elli dört, altısıydı aralık,
Yirmisekiz doğumlu mevlut dolmuş hıçkırık,
Çorum, Gümüşhacıköy doğum yeri mevlutun,
İsmi bilmez kim koymuş, yetim, öksüz mevlutun.

Allah sevmiş Anasın, doğar doğmaz garibin,
Konu komşu el tutmuş, Baba ölmüş sebilin,
Meme olmuş başparmak, geceleri garibe,
Kaymakamdan söz çıkmış, sahip çıkmış sebile.

Şimdi tayin Horasan, Erzurumdan bir kaza,
Kepenektir köyü var, sormuş bilmez bir aza,
Beş gün , tam dört gün gece , gitmiş tren postası,
Köye ulaşmak için, kar küremiş sonrası,

Varmış sonra o köye, sormuş Muhtar Necmettin,
Karşılamış Mevlutu, Zabit ile Nurettin,
Demiş gardaş sen kimsin, indenmisin, cinmisin,
Onca yıldır bekleriz, yoksa vali senmisin,

" Selvidir bu eşeğin ki kadronun dahili, ismi sunmak görevim,
Buda benle tayini, kütüphane görevim bu kadrodan eşekle,
Yükü bir sürü kitap, işte zabıt dahili, şimdi yemek zamanı
Odasını gösterin, eğer zarar görürse, bunu nasıl öderim,"...


Köyde okul ne arar, kimse bilmez yazmayı,
Nerde kaldı okumak, tarih ile dünyayı,
Topladı meclisini hepsi geldi ihtiyar,
Tepsi değil yuvarlak anlatmıştı dünyayı..

Çoçukları geldiler, hergün ders verdi Mevlut,
Öğretti az zamanda, eşek oldu hep mevcut,
Her şey oldu bir anda, sundu hep kitapları,
Okur oldu çoçuklar, Ata inkilapları,

Karar verdi Mevlut Bey, diğer komşu köylere,
Gitmek için ant içti, ağalara, beylere,
Görmemişti böylesi zemherinin mevsimi,
Kar, fırtına çökmüştü karataşın zirveye,

Eşek yüklü hazırdı, etme gitme dediler,
Mesayi başlamıştı, dinlemeyip gittiler,
İlk köy Turna göl idi, kararının hedefi,
Bir saatlik yol idi, bata çıka gittiler,

Birden hava patladı, kar, fırtına havadan,
Etrafı bir sis sardı, yardım eder Yaradan,
Ani çöktü merkebi, şaşırdı kaldı Mevlut,
Karalardan bir kara, oldu kalkmaz bir tabut.

Eşek öldü çaresiz, Mevlut kaldı biçare,
Dayanmadı nefesi, naçar kaldı biçare,
Çıktı geldi Mualla, dedi Mevlut ben geldim..!
Sarılıp zimmetine, dondu kaldı garibim,

Köy dışında bulmuşlar, tam altı ay sonrası,
Elli metresi kalmış, ölmüş orda garibim
Bir dramın işte bu, tek sahnelik perdesi,
Kapandı Mevlut Beyin, kütükteki hanesi.

Serdar TUNÇLUER
Kaynak



Sayın Okuyucular…Mevlut Bey, yola çıktıktan üç gün sonra, köye posta geldi.Biri telgraf, diğeri mektup olan iletiler Mevlut Beye aitti.
Olay anlaşılınca, Muhtar ilk önce Telgrafı açtı..Mualladandı..

“Mevlutum çocuğumuz olacak”..!

Sonra sarı zarfı açtılar ve okudular..

Sayın Mevlut Tanrıverdi;

Üzülerek bildiririzki, Eşiniz Mualla Tanrıverdi, Doğum anında kurtulamıyarak vefat etmiştir.Oğlunuz Devlet koruması altında, aşağıdaki adrese teslim edilmiştir.

Saygılarımla
Tunçluer


ELT

Gamzelim,
..............................,
..................................,
.........,
................................,
İşte Yarim baş tacım, görev böyle başladı, sana yazılan mektup
Gözümdeki yaştandı,

(bin dokuzyüz elli beş, ocak oldu yirmibeş,
ulaşmıştı bu name Ankaraya Eylül beş)

Mevlut

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Merkepli kütüphane / bir anadolu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Merkepli kütüphane / bir anadolu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Merkepli Kütüphane / Bir Anadolu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.