- 1775 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
Sevmek Sevilmekten Üstündür
Rüyalar gerçek olur mu diye düşünmüştüm çok zaman. “Acaba rüyalarımda gördüğüm seni, gerçek hayatımda görüp, bir kez olsun elini tutup, çok kısa zamanda da olsa sesini duyabilir ve ona “CANIM “ diyebilir miyim” diyordum her rüyanın sonunda.
Beynimin benim ile oyun oynadığını ve oyunu kazanmak için olur olmaz hayaller kurdurduğunu düşlüyordum ve hep kendim ile savaşıyor ve hep kendim ile yeniden barışı imzalıyordum.
Uykusuz bir gecenin ardından, şişmiş gözler ile güne başlamış, seni unutmak ve gördüğüm rüyayı hatırlamamak için kendimi işe vermiştim. Öylesine yoruyordum ki kendimi, dünden yaptığım işleri bile bu gün tekrar yapmaya koyulmuştum. Beklediğim sen yoktun, yine görünmemiştin.
Nefes alabilmek için balkonuma çıktım. Elimde sigaram güneşli ama ayazı tüm bedenimi titreterek geçen soğuk bir öğleden sonrasının tüm soğuğunu içime çekmek istercesine ayakta duruyor, sisten kaplı denizin üstünden uzakları görmeye çalışıyordum.
Soğuktan kızarmış yanaklarıma aldırmadan, iki parmağımın arasında ki sigara mı iki dudağımın arasına götürmüş duman duman içime çekiyor, sana olan hasretimi biraz olsun dindirsin, ya da seni bir anlık unuttursun diye yalvarıyordum adeta.
İçime çektiğim duman seni unutturacağı yerde biraz daha gözlerimin önüne getirmiş, yüreğimin en nadide köşesinden bir an olsun dışarı çıkmana izin vermemiş, kırılması imkânsız zincirlerle bağlamış, yüreğime ve gözlerime hapsetmişlerdi seni.
Başımı kaldırıp güneşe bakmak istemiş ama ışınlarından gözlerim kamaşmış bakamamıştım. Yine başımı öne eğip, yine sislerin arkasındaki karşı dağları görmek için göz ucum ile bakmaya çalışıyordum. Her şey kendini gizlemiş, her şey saklambaç oynarcasına gördükleri kovuğa girmişti sanki.
Hiçbir şey göremeyeceğimden emin olduktan sonra balkonumdan girdim içeri ve yine “Canım gelmiş olabilir mi acaba” diyerek oturdum yerime. Yoktun ve ben yine hüsrana uğramıştım.
Çok uzaklardan bir ses. Umut ettiğim ve umut ile beklediğim o ses kulaklarımda idi. Bir an inanamadım. Doğru mu duyuyorum diye sordum kendime. Tüm bedenim titriyor, titremelerim sesime yansıyordu. Ne demem gerektiğini unutmuş, titrememe mani olabilmenin telaşına düşmüştüm. Söylemem gerekenleri söyleyemiyor, yalnızca kelimeleri dilimde yuvarlayıp duruyordum. Başka tellerden çalıyor, bana ait olmayan sorular soruyor, biraz daha konuşmanın uzun sürmesini sağlıyordum sanki. İstediğim bu muydu bilmiyorum ama bildiğim bir şey vardı. Rüyalarımın gerçekleşmesi için çok fazla çaba sarf etmem gerekti ve o çabayı da yaşadığım sürece gösterecektim.
Sevmenin sevilmekten çok daha üstün olduğunu biliyordum..Karşılık beklemeden, bir şeyler alabilir miyim diye sormadan, menfaatsiz, çıkarsız, kin ve nefretten uzak, içimdeki ve gözlerimdeki sevgiyi her şekilde sevdiklerime verebilmenin heyecanını yaşayacaktım.
Çünkü bu yaşımda bile bir şeyleri yeni yeni öğreniyordum. Hayat bana yaşadığım her gün farklı bilgiler, farklı yaşanmışlıklar öğretiyordu. Ve ben asla öğrenmekten vazgeçmeyecektim.
Gözlerime Sinop’un bir tatil gününde gökyüzünden pırıl pırıl parlayan güneş ışınlarını, yüreğime sisler içinde kaybolmuş gibi görünen engin denizlerin kaybolmayacağı umudunu, kulaklarıma sevmenin ne kadar büyük bir duygu olduğunu fısıldayan sevdanın sesini, tenime sevgi ile esip bazen titreten, bazen sıcacık hissettiren rüzgârını, bedenime ise her şeye rağmen yıkılmamak için ayakta kalan çınar ağaçlarının gücünü alıp, aşk ve sevgi denen o bitimsiz duygunun peşinden gitmekten asla vazgeçmeyeceğimi biliyorum artık.
Hayat bana sevgilerin en güzelini, umutların en bitimsizini sende yaşamama izin verdi. Hiçbir zaman hiçbir şeyden şikâyet etmeden yalnız ve yalnız senin sevgin ile ayakta durmamı sağladı. Ve ben, bana verdiğin tüm duygular ve yaşama sevinci için her zaman sana minnettar olacak, nerede olursan ol, nereye gidersen git, sana olan sevgimi, kimsenin el değemeyeceği, kimsenin göremeyeceği yüreğimin en nadide köşesinde saklayacak, gözlerime güneş diye yalnız ve yalnız seni alacağım. Sana yemin ederim
İyi ki varsın bir tanem ve iyi ki benimlesin. Seni sen diye seviyor, yaşamım ve nefes almamın nedeni olduğun için teşekkür ediyorum.
Türkan DİNÇER
15:35
Fotoğraf: Türkan DİNÇER
Yer: Sinop’ta gün batımı
YORUMLAR
Değerli dost kalem , bence sevmek kolayda sevilebilmek zor ...
gerçi sevdiğin kadar sevilirsin doğru bir söz ama , insanın sevildiğini
bilmesi kadar da bence doğal bir şey yok insan sevdiğinden sevildiğini
duymak istiyor bazen öyle değil mi ...
kalemine ve yüreğine sağlık saygı ve selamlar .
Sevmenin sevilmekten çok daha üstün olduğunu biliyordum..Karşılık beklemeden, bir şeyler alabilir miyim diye sormadan, menfaatsiz, çıkarsız, kin ve nefretten uzak, içimdeki ve gözlerimdeki sevgiyi her şekilde sevdiklerime verebilmenin heyecanını yaşayacaktım.
YÜREĞİNDEN ÖPÜYORUM SENİ DOST....
GÜNÜMÜN YAZISIYDI TAMN PUANLA KUTLADIM KALEMİNİ....
''Gözlerime Sinop’un bir tatil gününde gökyüzünden pırıl pırıl parlayan güneş ışınlarını, yüreğime sisler içinde kaybolmuş gibi görünen engin denizlerin kaybolmayacağı umudunu, kulaklarıma sevmenin ne kadar büyük bir duygu olduğunu fısıldayan sevdanın sesini, tenime sevgi ile esip bazen titreten, bazen sıcacık hissettiren rüzgârını, bedenime ise her şeye rağmen yıkılmamak için ayakta kalan çınar ağaçlarının gücünü alıp, aşk ve sevgi denen o bitimsiz duygunun peşinden gitmekten asla vazgeçmeyeceğimi biliyorum artık.''
Çok güzel duygular ve kutsal bir sevgiyi ifade ediyor yazı.
Fakat bu güzel yazıda takıldığım iki noktaya da değinmek isterim : '' Her şey kendini gizlemiş, her şey saklambaç oynarcasına gördükleri kovuğa girmişlerdi sanki '' cümlesinde , 'girmişlerdi ' yerinie' girmişti ' olmalıydı gibi geliyor bana. Bir de : ''Ve ben, bana verdiğin tüm duygular ve yaşama sevinci için her zaman sana minnet olacak, '' cümlesinde 'minnet ' yerine ' minnettar ' mı olmalıydı diye düşünüyorum. Saygılarımla...
Fikret TEZAL tarafından 5/5/2009 7:59:19 AM zamanında düzenlenmiştir.