- 846 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeni Bir Diyar
Kızıl mıydı? Hayır siyah olmalı zindan siyahlı bir şafak, rengini tam belirleyemiyorum. En son onu görmüştüm ve bedenimin yerde hareketsiz yattığını. Göğe yükseldim ama göğe yükselen ben miydim! Bedenim orda kıvranırken ben karşıdan bakıyordum çaresizce, yükseliyordum. Daha sonra kendimi gördüm karşımda, evet o bendim. Yaklaştım ayna olsa benimle birlikte aynı şeyleri yapmaz mıydı? …Ben ilerliyorum içimde yüzüme yansıdığını bildiğim bir acı ve şaşkınlıkla. Oysaki karşımda dikilen ben bana acırmış gibi bakıyordu gözümün içine içine…
Sonbaharın vurduğu, belirsiz cisimlerin olduğu ya da ben belirleyemiyordum, güneşin hiçbir zaman uğramadığı bir yer gibiydi burası.Up uzun bir yol sonunun nereye vardığını bilmediğim.Yavaşça ilerledik yanımda bende vardım.Yol kenarın da sararıp solmuş kuru yapraklar ,gökyüzü diyorum çünkü bulutlar gibi beyaz sisli toz bulutları var,gökyüzüne kadar uzayan o ulu çınarlar,burası neresi ?
İlerliyorum içimi öyle bir sıkıntı sardı ki şu sonu belli olmayan yolda birden duraksadım. Nereye gidiyoruz? dermiş gibi baktım yanımda dikilen bedenime hiçbir şey söylemeden ‘ ileri !’ dermiş gibi kafasını çevirdi…
Burada zaman var mı acaba ne kadardır yürüdüğümü tahmin bile edemiyorum. İlerliyorum…Ağlayan bir çocuk takıldı gözüme şaşırdım burada benden başkaları da var mıydı ? Koşup yanına gitmek istedim ama biçare , ne bedenim hareket ediyor ne de ellerim çocuğun o yıpranmış tenine dokunabiliyor…Çok çaresizim ve bir o kadar da anlamsız… Bedenim yanımda ben ise ruhumla baş başa. Yolda ilerlerken düşündüğüm aklımı kemiren şeylerden biride şuydu: Bedenim benden ayrı olsa da o benim etim,kanım beklide şuan da emin olmasam da canım…Onun hissettikleri benim hissettiklerim değil midir? Anlayamıyorum…
Birdenbire gözlerim kamaşmıştı. Yumdum gözlerimi sebepsizce iki yaş aktı, akan gözyaşımı bile hissedememenin verdiği acı o an ki halimle bile yıkmıştı beni. Hiçbir şey duymuyor görmüyordum, yanımda olduğunu bildiğim bedenimi bile. Zaman durabilir miydi ? burada durmasa da burada zaman var mıydı ki?… Tam olarak hatırlayamıyorum o anı, acı hissetmiştim büyük acı ve mutluluk anlamıyorum acı çekiyorsam mutluluk bunun neresinde…
Bir ay ışığının geceyi aydınlatması veya zindan geçen bir geceyi güneşin sabahlatması gibi karanlık,göz gözü görmeyen o ayazda bir ışıltı belirdi ve ışıltı arkasında bedenim.Onu ilk kez tebessüm ederken görüyorum karşımda.Yavaşça yanına gittim ışıltıdan pek bir şey göremiyordum. Elini uzattı bedenim, tuttum. O an sessiz bir çığlık koptu içimin en derinlerinden.ve gözümün önünden hayatım bir film şeridi gibi geçti sahiden de.Çocukluğum,ailem,dostlarım,sevdiklerim onlarla yaşadığım her şey bir bir…O kısacık sürede tüm hayatımı görmüştüm,uğraştığım,bitmek bilmez dediğim bazen onlar yüzünden hayata küstüğüm dertlerimi bile görmek hoşuma gitmiş,gülümsetmişti beni…Özlemiştim belki de…
-Burası neresi ? aman Allah’ım peki ben şimdi neredeyim… Ne kenarlarında kuru yaprak, ulu çınar olan uzun bir yol ne de sisli bir gökyüzü hiçbir şey yok, hiçbir şey ! Gülücük sesleri , mutlu insanların bebeklerin gülücük sesleri,ağlayan çocuk ,ağlayan bebek sesleri…Yeter ! Susun artık susun ! Hiçbir şey duymak istemiyorum…Susun….Aklımı mı kaybediyorum acaba? Rüyada mıyım yoksa? Böyle rüya olmaz kabus mu bu ?
Zamanın, mekanın, benden başka hiçbir kimsenin, hiçbir şeyin olmadığı bu yerde terkedilmiş bir fiildim… İleri koşuyorum ama ayaklarım geri gidiyor.bu nasıl bir şey ?…
Bilincimi kaybettim zannediyorum ki hiçbir şey hatırlamıyorum birileri beni buraya getirmiş. yine farklı bir alan ormana benziyor fakat orman gibi değil. Hiç bir zaman ne gördüğüm ne de duyduğum ağaç tipleri var burada. Her şey ters…Yaşam sadece bendemi var. Sert bir maddeye çarptım. Sertliğini nasıl olduysa hissettim. Burada bulduğum bu sert cisim kayaya benziyor ama kaya değil. Sırtımı ona yasladım.ben nerdeyim ? Ne haldeyim… İçimde ki çığlıkları susturamıyorum artık.Haykırmak ,bağırmak içimdekileri dışa kusmak istedim ama yine çaresiz hiçbir sonuç yok sesim bile çıkmıyordu ki.Biraz geçmiş olmalı,şarkı mırıldanan çocuk sesleri duydum.Git gide ses fazlalaşıyordu.Bana yakınlaşıyor olmalıydı.O sisin içinden,başlarda tam olarak belirleyemediğim daha sonra ilk yürüdüğüm yolda gözüme takılan,ulaşamadığım o küçük çocuğun bana gülücükler atarak yaklaştığını fark ettim.Koşarak yanına gittim.Saçlarına, yüzüne,ellerine dokundum evet hissediyorum bu küçük çocuğu.İçimden geçirdiğim sorular çıkıverdi iki dudağım arasından ama hepsi sönen bir alev gibiydi,çözümsüz.Sadece bana o telaşım içinde ‘beklenti bitti’ dedi anlamıyordum sessizce ‘gözlerini kapat’ dedi.yumdum gözlerimi.Karanlık evet karanlık bir gök yüzü görüyorum,yıldızsız.içimi bir ürperti sardı...Hafif bir meltem esiyor sanki saçlarımı uçuşturan tel tel etrafa dağıtan…
Ailem, arkadaşlarım, tanıdıklarım ve tanımadığım birkaç kişi daha sulüetlerini görüyorum.ağlıyorlar …Niçin? en yakın arkadaşımın yanındayım şuanda evet burası yaşadığım şehir. ben buradayım ! Geldim sonunda sizin yanınıza. Anne! Baba! Beni duymuyor musunuz? Görmüyor musunuz geldim işte. Faydasız… Dostlarım geldim işte görmüyor musunuz ? Özlemediniz mi hiç beni ! Ayça bizimkiler niye ağlıyor? Herkes nereye gidiyor? Nereye gidiyorsunuz !...
Çevreme bakındım burası burası evet burası mezarlık. Neden buradayız? Kim vefat etti ki. Bu bakışları üzerine toplayan mezarda kimin? … Mezar taşına bakarsam anlıya bileceğimi düşündüm
.Ne ! Bu da ne ? ! Benim ismim ! Ben ölmedim ki ben ölmüş olamam ben sizin yanınızdayım bakın !...Konuşuyorum duymuyor musunuz? nasıl bir oyun bu yeter ! Çok sıkıldım birisi sorularımı yanıtlasın artık…!!!
İçimden çıkmayan hıçkırıklarımla ağlaya ağlaya kabullendim hayat yolumun sonuna geldiğimi hatta yolun sonundaki uçurumla cebelleştiğimi, mezarımın toprağına dokunur dokunmaz kendimi kabrimde buldum… Hayat kısa, sevdiklerim bana uzak ve artık ben yeni bir diyardayım…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.