Şimdi Mutlumusun?
Irak rüzgarların kokularıyla tanımıştım seni. Ilgıt ılgıt esen her seher yelinin ıtırında poyraz olup çağlayan şelalenin ortasında bulmuştum seni.
Zamana yenik düşmek yoktu hesapta, hani yarım akıllının dediği gibi ’gittiği yere kadar’ sürükleyecekti bu deli fırtına…
Oysa hiç dinmedi amansız rüzgar, aralıksız zamansız ve hesapsız saatlerin tutarsızlığında yakalamış ve terk etmeye de hiç niyetli değil.
Geçen bunca seneleri yok saymak istercesine Yaşamın gizinin yeni farkına varmış, Zemheriye yakalanmış gül misali maşuğunu arar bülbülün mağruriyetini yaşıyordum seni bulduğum gün gibi aynı heyacanı yitirmeden.
Zaman mı değişti, beden mi bilinmez, sonuçta her ikisi de aynı yerde değil şimdi.
Bu pes ettiğimden değil ama bedenin cesaretsizleşmesi olsa gerek.
Zamanın su misali aktığını göre göre ardından ne zaman yol verecek, dindirecek diye yürek sızılarını beklerken sen birden ayrılık neşterini hiç bekletmeden vurdun,Şimdi sensizliğin kaçıncı nöbetini tutmaktayım saymadım can suyum.
Belki en güzeli de zaman tünelinin ışığını saymamak diyorum,Zamana inat sevdanın gücüne olan inançla,ışığın hiç kararmadığı bir mekanda öylece beklemek seni…
Şimdi yaşamın sonbaharında baharın çiçeklerine özenerek açmamanın çaresizliğine düşmek istemiyorum. Bu zemheri ayazının ilk boranında sen ilk esen bahar yeline koşar adım gittin,. Gittin ama gözyaşlarının sıcaklığı düşer yüreğime! Amansız zemheri geçmedi ama senden tek namede gelmedi…
Peki sorsam mı:
Şimdi Mutlu mu sun!