Bir garip çinli
Seni mısralarıma hapsetmek istemiyorum,
İstemiyorum duygularımın ifşasını şiirlerde,
Mahremimdir her anım tarifsizce seviyorum
Demiyorum, diyebilsem zor olurdu şiirlerde.
Şiirin misafiri olmak.. işte bir farklılık..! ;
Teşekkürlerim ederim, hoş geldiniz sefalar getirdiniz ruhuma.
Misafirin nasıl ağırlaması gereğinin, yegane düşünülmediği bir gönül hanesi..
ve bu öyle bir şey ki, tarifi, genel insanın,yaşam boyutlarına yerleştirmeyi bırakın, düşünmeleri dahi zaman dışı bir konu, yani çerçevesiz ve tarifin tarife ihtiyacı olmayan bir başka alem.
01:15’te bir üyenizin ilave ettiği yazıyı okudum.Bir prof’un amerikada bir çinli ile arasında geçen bir diyaloğu..
İşte şiir dünyasının gerçek düzenleyicilerinin, bu anıyı bize aktaran genel insan manzaraları ile arasındaki fark.
Bir pirinç tanesinin dahi,üst tarafındaki bir anı ile yaşatılması konu olurken; bir Orhan Velinin, Neyzenin, Namığın ve de Selahattinin yaşayamaması, bir başka deyiş ile yaşatılamaması konusu.
Adama demezlermi ’Ey garip çinli sen bir pirincin hesabını yaparken, Ülkende milyonlarca insanın israfını düşünecek hiçmi zamanın olmadı.Ey çinli sen akşamdan akşama pirinci ziyaret ederken,sokağa çıkıp etrafındaki kaybolan ve israfı saat ve saat devam eden insanları yokluğunun farkına varmadın.Ey çinli..! amerikanın dahi zararını düşünecek dehayı gösterebiliyorsunda, aynı amerikanın,göçmenlerinize yıllarca reva gördüğü zulmun farkında olmadığından vaz geçtim, dünya insanlığı üzerinde oynanan silah oyunlarının, insan israfı adınada farkında değilsin.
Tabiatı ile bir garip çinli.Hadi vaz geçtim çinliden, bu benim prof’umdamı bunun farkında değilde,bunca Asaletli anının hiçbirine değmeden ömrünü geçirdi, sadece bu anısımı kaldı ortaya koyacak..Dedim ya, bir garip çinli ile, bir garip Orhan Veli arasındaki fark bu, ne yapalım bizim prof,çinli ve pirincinden etkilenmiş.
Sayın Yönetici;
İş bu yazıyı aynı bölümde yayınlayabilirdim ancak bir sürç-i lisan yaparda sizi zorda bırakırım şüphesi ile size misafir oldum.Ne yapalım misafirlik işte.Umduğumuza gelince.Ne bir şey ummak ne bir şey arzu etmek düşüncesi içinde değiliz.Siz ve sizler sağ olunuz.Bizler sizler ile mutlu olmasak zaten bu yazılarımızı ilave etmeyiz.Tersi ’ rüzgar gibi geçti’ filminede hiç benzemez.Bu Ülkeden kimler geldi kimler geçti.Hiç kimseyede baki kalmadı sonuçta.İşte bizim ifademizde bu noktada sonuçlanacak..eğer bir hoş seda bırakabilirsek ne mutlu.Çünkü yukarıdaki ’Selahattin Pınar’ konusunun yaşandığı son bölüm olan ’ ölümünün noktasında şahsım 5 yaşında ve Dedesi ile birlikte todoride iken bu olay yaşandı desem ne olur yaşanmadı desem ne olur.Ne gerek...Ancak unutmadım ya..unutamadım yazdım ya..
ve olur ya bunca anım arasında belkide benimde yayınlayacak bir pirinç anım olur; Selahattinin yerine..
Tunçluer
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.