6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
905
Okunma
18 gün geçti; “ hoşçakal” dediğin ve “ gidiyorum ” u duyduğun günün ardından geçen ve her biri 24 saatten çok daha uzun koskoca 18 gün. Daha önce geçen günlerden çok daha uzun gelmesinin anlamını düşünüyorum birkaç günden beri. Beni bu derece yoran, kendi içime hapseden, mutsuzluğa sevk eden ve takılsa da ayağıma engeller, sendeletse hatta düşürse de yere zaman zaman çıktığım yolda karşıma çıkan zorluklar, hep dimdik ayakta duran BEN değilim sanki. Belki ilk kez itiraf edişim bu güçsüz kaldığımı ve sana muhtaç olduğumu. Belki de sevmek, sevilmek, inatlaşmak ve kabullenmek serüvenimin ilk sayfasında senin adın yazdığın için; “ilkim” olduğun için yani. Nedenini, nasılını bilmek istemiyorum artık. Ama bildiğim senin davranışlarındır ve bunu asla unutmayacağım. Geçmişin muhasebesini yapmak, dünden hesap sormak, yaşananlardan muzdarip olmak ve beni bana anlatmak anlattıkça kanamak; kanadıkça kanatmak derin bir yara misali. Bundan vazgeçmedin ve beni mutsuzluğa kendini de geçmişe hapsettin.
Biliyorum ki BEN bunu atlatacak, yaramı tamir edecek ve sensizliği öğreneceğim. Dahası yaşadığım hüzün ve mutsuzluk beni her zamankinden daha güçlü kılacak. Ama ben, BİZ siz kalacağımız ve bunun seni çok daha fazla zorlayacağını bildiğim için üzgünüm. Emin ol ki ben istemedim bu ilan ettiğin savaşı, Ancak kabul etmesem de sevdiğimle savaşmayı, beni içine sürüklediğin durumun hakkını vereceğim ve asla dönmeyeceğim..