PERDE KAPANDI
Yeni evlenmiştim.Güzel bir yaz akşamının ılık esintisinde eşimle sahilde gezinti yapmak üzere yola çıktık.Az ileride ayakkabı boyacılarının mekanı olarak bilinen ,sahilin biraz kuytuda kalan kesiminden geçecek o korkunç olaya şahit olacaktık.
Önce ayakkabı boyacısı zannettiğim sonra yanıldığımı anladığım bir adam bacaklarından tutuşmuş çayır cayır yanıyordu.
Gözlerimize inanamadık…Yaşananlar korkunç bir sinema filminden canlı canlı karelerdi adeta...Oyuncusu yerde yatıyor,kurtarıcısı ise ne yapacağını bilmez , şaşkın…
Biranda esen yele kapılarak başımdan giden aklım,saniyelerle beraber ciğerlerime binbir güçlükle çekebildiğim temiz hava ile tekrar dönüş yapmıştı vücuduma.
Tüm bedenimde; hücrelerimden organlarıma ve tüm sistemlerime kadar bir seferberlik başlamıştı.Dizlerimin bağı çözülürken nihayet böbrek üstü bezlerim imdadıma yetişmiş ,o muhteşem salgısını yaparak, bedenimin eyleme geçmesine izin vermişti.
Karadeniz akşamları mevsim yazda olsa serin eserdi bu nedenle ince bir ceket almıştım sırtıma fakat bu ceketin birazdan yanan bir bedene ilaç olabileceğini hiç düşünmemiştim giyerken .
Çeketimi atik bir refleksle bir hamlede sırtımdan çıkartıp;zavallı adamın tutuşan bacaklarına,yanan etlerine savurmaya başladım Bir anda eşimin buz kesmiş bir ses tonuyla “vurmaaa… öldüreceksin adamı…”diye feryat eden sesi ilişti kulağıma .Oysa ;adamcağızın yanacak canı mı kalmıştı ki?
Bir yandan imdaaaaatt!yardım edin,yanıyor diye bağırıyor,iri cüssemden çıkan ,boğazımı yırtarcasına son noktaya kadar kullandığım sesimi kimsecikler duymuyordu…
Bir ara yazık ki çevredeki insanların ellerini bedenlerine bağdaştırıp tepkisiz kalmalarını fark ettiğimde üzüntüm iki kat olmuştu.
Bir insan yanarken nasıl seyirci kalabiliyorlar hala anlam veremiyorum.Derken Allah rızası için bir adamın elinde bidonla koşarak geldiğini gördüğümde ,benim de yüreğime seri serin sular serpilmişti.Bidonu aldım ve zavallı adamın bitap olmuş bedenine ilaç olacağını düşünerek hızlı bir hareketle savuruverdim .
Aman Allahıııım bu nasıl olurdu!benziiiinmişşş...az önce minik alevlerle yanan vücut , bir alev topuna dönmüştü şimdi.Yoksa bidonu getiren adam zavallı adamın düşmanımıydı ki…?
Artık iyice çaresiz kalmış,boğazımdaki yumruların sayısı kat ve kat artmıştı. Az önce bu bedeni terki viran eden ama saniyelerle geri dönmeyi başaran aklımsa hakikaten bu kez tası tarağı toplamıştı.Kulaklarım uğulduyor,duymuyor,düşünme yetisi olmaksızın sadece o korkunç manzarayı görebiliyordum.Taş kesilmiş bedenime eşimin, kolumu acıtırcasına sem sert değen dokunuşuyla irkildiğimde çok yakınımızda iki eliyle koca bir leğeni kucaklayan bir adamın koşar adımlarla geldiğini gördüm.
Bu kez gelen adam yanıltmamış ,sahiden de Allah rızası için
gelmişti.Eminim onunda dizlerinin bağı çözülmüş,ruhunda titrek heyecanlar oluşmuştu.
Suyu bir çırpıda savuruverdiğinde bir coslamayla pusan alevler şimdi simsiyah bir duman tabakası haline gelmişti.
Fakat alevlerin terk ettiği vücut belli ki artık iflah olmazdı .Zavallıcığın gözleri yarı açık ,bilinci yarı baygın ,şuursuzca iniltiler çıkartıyordu acının tüm hücrelerine işlediği boğazından.
Tüm merhametimle ,acısını acıyan duygularımla ruhumda hissettiğim enkaz yığını haline gelmiş,kömürleşen bedene buğulanmış gözlerimle bakarken ambulans ve polis otolarının geldiğini fark ettim.
Sağlık görevlileri artık çok geç olduğunu bilseler de yinede görevlerini yapma çabası içindeydiler.
Yalnız bir polis memurunun yarı baygın durumda olan,belki yolun sonuna gelmiş olan bir adamın ifadesini alma telaşı içinde olmasını yadırgadığımı söylemeden geçemeyeceğim.
Polis memuru “seni bu adammı yaktı?” dediğinde zavallıcığın belli ki olanca gücünü toplayarak ve beden dilinden de kuvvet alarak “hayır” yanıtını vermesiyle üzerimden tonlarca ağırlığın kalktığını hissettim .Keşke bu kadar mücadeleye,bu kadar gönül yorgunluğuna deyebilseydi.Sonradan öldüğünü öğrendiğim o adamı ve o korkunç akşamı ömrüm boyunca unutmam mümkün değildi.
Maalesef koca bir ömür ızdıraplar veren böylesi acı bir senaryoyla dakikalar içersinde sona ermişti.Artık çok geçti .Perde kapanmıştı…..
(Bu hikaye bir arkadaşımızın eşinin bizzat yaşadığı gerçek bir olaydan esinlenerek dile getirilmiştir.)
26.04.2007
Hülya ÖZYALÇIN
]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.