- 1720 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KIRMIZI GÜL
Ali Bey, daktilo sesinden bunalmış gibiydi. Üzerinde çalıştığı konu, ilginç olduğu kadar karmaşıktı. Onca çabaya rağmen nedense bir türlü adapte olamıyordu. Dökümanları bir kenara iterek, gazeteye göndereceği makaleye giriş yaptı. Fakat dalgınlığı onda da devam edince, her şeyi olduğu gibi bırakıp masadan kalktı. Krize girmişçesine sessiz arkadaşım dediği sigarasını aramaya başladı. Saklayabileceği her yeri kontrolden geçirdiği halde bulamadı. O an istenilen diyeti ödemeye hazır gibiydi sanki. Bireylerden birisine seslenmek istedi, ama yalnız yaşadığını anımsayınca, bir enkaz gibi koltuğa ilişti. Donuk gözlem arasında, çıplak duvarda asılı yitirdiği eşinin resmini dakikalarca irdeledikten sonra hüzünlü bir eda içinde sokağa çıktı. Şuursuzca ayaklarının sürüklediği istikamete doğru ilerlemeye başladı.
Ali Bey, çocuklarını yuvadan uçurduktan sonra inzivaya çekilip kendi başına yaşamaya çalışıyordu. Ona bazı kesimler üstat ile hocam sözcüğünü kullanırken, bazılarının da çat lak sözcüğünü kullanabilecek kadar asileşip cüretkâr davrandıkları oluyordu. Oysa Mevla na hazretlerinin felsefesini, Yunus Emre’nin doğruluğunu, Bektaşi Veli’nin sevgisini kendisine rehber edinmiş birisiydi. Hakkında söylenilen onca cümlelerden dolayı üzüntü duyacağı yerde aksine hoşgörülü davranarak onları mahcup ederdi. Onu anlamamakta direnenler arasında ne yazık ki kendi aile bireyleri de bulunuyordu. Uzun yürüyüşten sonra tanış olduğu bir markete girip bir paket sigara aldı. Market sahibi onu görünce, ahret suali gibi güncelliğini koruyan sorular sıralamaya başladı. Aslında sorulara sağlıklı cevap verecek mecali yoktu. Ama onun yüreği hoşnut olsun kabilinden dolayı birkaç cümle ile gönlünü alarak oradan ayrıldı. Sigarası ile öpüşerek yoluna devam ederken, şair arkadaşlarından olan Kemal Bey’e uğradı.
Kemal Bey, ticaret erbaplığının yanı sıra usta bir şairdi. Onu görünce, samimi bir atmosfer içinde buyur ederek yer gösterdi. Güncel kısa hasbıhalden sonra edebiyattan yarenliğe başladılar. Kemal Bey, yeni yazmış olduğu şiiri ona okudu. Şiir, gizemliğinin yanı sıra kişinin iç dünyasında gizlediği güzelliklerini adeta ortaya döküyordu. Onlar, konudan konuya atlarken dakikalar ilerlemiş, çevre karanlığa bürünmüştü. Ali Bey, geç kaldığının farkına varınca, ayaklanıp vedalaşmak istedi. Kemal Bey, onu yemeğe davet ederek gitmesini engelledi. Beraberce iş yerini kapattıktan sonra denize nazır bir lokantaya gittiler. Siparişler verilir verilmez sohbetlerine bıraktıkları noktadan tekrar başladılar. Kemal Bey, ikinci dubleden sonra çakırkeyif olunca, yüreğinde düzenlediği mısraları birbiri ardına sıralamaya başladı. Aktardığı şiirler, yan masada oturan müdavimlerin dikkatini çekmiş olacak ki, onlardan ricada bulunarak masalar birleştirilip konu edebiyata dönüştü. Belli ki o zatlar da edebiyat tutkunları idi. Karşılıklı şiirler ortaya döküldükçe, alkışlar arasında kadeh- ler dolup boşalıyordu. Süreç geçtikçe ortam kalabalıklaşarak adeta şiir dinletisi haline dönüştü. Her şey mükemmel devam ederken, Kemal Bey, sebepsiz randevuya gecikmiş bir görünüm içinde ayaklanarak arkadaşlardan müsaade istedi. Onun bu fevri hareketine arkadaşları bir anlam veremediler. Ama gönülsüz olsalar da onu anlayışla karşılayarak yolcu etmek zorunda kaldılar.
Kemal Bey, orta yaşlı olmasına rağmen, nedense ruhu hâlâ gençliğini koruyordu. Buna içki keyfi de eklenince, gazinoların bulunduğu caddelerde sübyan gençler gibi cirit atmaya başladılar. Üstelik kasetçalar, sonuna dek açıktı. Defalarca aynı güzergâhtan geçtikten sonra tanış olduğu bir gazinonun önünde durdular. Onun niyeti anlaşılmıştı. Eğlenceyi gazinoda devam ettirmek. Aracı park etmeye çalışırlarken, onları gören müessese müdürü, yaklaşarak aracın kapısını açtı. Kemal Bey, onun davranışından dolayı memnun olmuştu. Onun öncülüğünde gazinoya girdiler. Gösterilen masaya oturdular. Loş ışıklar altında etrafı tanımaya çalışırlarken, müdür, masaya iki bayan ile döndü. Birisinin solist, diğerinin ise oryantal olduğunu söyleyerek tanıştırdı. Kemal Bey, bayanların masaya gelmelerini yadırgamadı, bilakis memnunlukla karşıladı. Ali Bey ise bu gibi eğlence yerlerine sık gitmediği için ortamın yabancısı sayılırdı. Ama Kemal Bey’in sürprizi sayesinde, tanışmak zorunda kaldı. Gizemli davranışlar, bıraktığı gibi ise de mekânların dizaynının değişmiş olduğunu gördü. O esnada tecrübeli Bayan Solist, res miyeti bozmak amacıyla dolu kadehi havaya kaldırdı. Dolayısıyla içki faslını başlatmış oldu. İlk kadehler dibe vurduktan sonra tanışma sürecine girdiler. Süreç işledikçe ortam ısındı. Ortam ısındıkça da şiirler, uçuşmaya başladı. Gazinonun gizemli havasından mı yoksa şiirlerden mi olacak, Bayan Solist, gazino adabını hiçe sayarak, Kemal Bey’e olan yıldırım aşkını açıkladı. O ana kadar gayri resmi oturan Oryantal Bayan, arkadaşından esinlenerek, Ali Bey’e yakınlık göstermeye başladı.
Ali Bey, Oryantal Bayan’ı gördüğü andan itibaren, da mağı kuruyup dili tutulmuştu. Çünkü yıllar önce izini kaybettiği kara sevdalısının kopyasıydı sanki. Unuttuğu gizemli sözcük ler, üstelik onun tarafından nakşedilince, yüreği lav tarlasına dö nüştü. Eşinin ölümünden dolayı kilit vurduğu yüreğini ona açarak, sımasını kazımaya çalıştı. O geceyi karşılıklı iltifat sözcükler ile geçirdiler.
Kemal Bey, bayanın davranışı ile ödenen hesabın cüzi oluşundan dolayı memnun olmuştu. Ama Ali Bey, onca yaşananların muhasebesini yapınca, bunun gelecek günler için tuzak olabileceğinden şüpheleniyordu. Unutulsa da bu yolları bilenlerden sayılırdı.
Kemal Bey, arkadaşının bu yönlerini detaylı bilmediğinden dolayı onun şüpheci tavrına daha fazla tahammül edemedi. Konuyu değiştirerek susmasını sağladı. Eve gidinceye ka dar birbirleri ile hiç konuşmadılar.
Kemal Bey, onu evine bıraktıktan sonra tekrar aynı gazinoya döndü. Ne var ki yolda geçen süreç içinde gazinonun kalabalıklaştığını gördü. Fikir değişikliği yaparak geri dönmek istedi. Lakin Bayan Solist, sahneden onu görmüş olacak ki ismini anons ederek beklemesini söyledi.
Kemal Bey, ismini duyunca, mahcup bir eda içinde boş bir masaya ilişerek beklemeye başladı. Bayan Solist, programını bitirdikten sonra onun yanına gitti. Kendilerine göre mükemmel bir çift yaratmışlardı. Birbirleri ile sohbetlerini sürdürürlerken, Oryantal Bayan da onlara katıldı. Masaya şişenin dolusu gelip boşu gidiyordu. Oldukça sarhoş olan Oryantal Ba-yan, Kemal Bey’e dikleşerek, Ali Bey’i bulup getirmesini istedi. O ise pratik zekâsıyla konuyu geçiştirdi. Belli ki Oryantal Bayan, Ali Bey’e önem veriyordu.
Ertesi akşam, Kemal Bey, Ali Bey’i telefonla arayarak, görüşmek istediğini bildirdi. Ona karşı işlediği gafın telafisini gidermek istiyordu. Oysa Ali Bey, onun kaprislerine alışıktı. Kemal Bey, onu evinden alarak kahvehaneye gittiler. Yaşadıklarını, Oryantal Bayan’ın fevri davranışlarını aktarmaya başladı. Anlattıkça Ali Bey’in yıpranmış yüreğindeki heyecan, doruğa yükselmişti. Onu daha fazla üzüntü çektirmemek için gazinoya götürdü. Gazinoda ikiliden başka müşteri yoktu. Oysa erken gelmişlerdi. Aralarında yarenliklerini sürdürürlerken, Müdür, masaya gelerek: ”Bayanların gecikeceklerini söyledi.”
Kemal Bey, beklemesini sevmeyen bir tip olduğundan tepki göstermeye başladı. Fakat yapacağı bir şey yoktu. Ali Bey, onun öfkesini yatıştırmak üzere ortaya bir mevzu sürerek dikkatini başka alana yönlendirmeye çalıştı. Ama inatlığı elden bırakmıyordu. Kaprisleri tahammül sınırını zorlayınca, baş ağrısını mazeret göstererek gazinodan çıktı. Dışarıda yağmur çiseliyordu. Biran gazinoya dönmeyi düşündü. Lakin olayları gurur meselesi yapınca, yürümeye karar verdi. Sanki özü ile yüzleşmek istiyordu. Kaldırımları arşınlarken, yağmur şiddetini artırdı. Caddeler, tenhalığını koruyordu. Yıpranmış palto içinde yalnızlığına meydan okurcasına yoluna devam ederken, tek şemsiyeyi paylaşan iki bayanın geldiğini gördü. Ama şemsiyenin siperinden sımalarını göremedi. Karşılıklı adımlar yaklaştıkça, belirsizlik netleşip onları tanıdı. Bekledikleri bayanlardı. Tanınmamak için kasketi öne eğerek yoluna devam etti. Fakat yüreği onlar ile beraber gitmişti. Ara sokaklardan geçerek Kordon’a ulaştı. Poyrazın karşıyakadan sürüklediği yüksek boyutlu dalgaların cadde ortasına kadar ulaştığını görünce, binaya yaslanmış büfenin saçağına sığındı. Soğuktan titriyordu. Morarmış parmakları ile paketten çıkardığı sigarayı yaktı. Etraflarda söyleşecek bir Allah kulu yoktu. Saatlerce özü ile tartıştıktan sonra gazinoda bıraktığı arkadaşını almaya gitti. Onu ilk kez bu denli sarhoş görüyordu. Oldukça hayıflandı. Ama yapacağı bir şey yoktu. Onu evine götürüp bıraktı. Ali Bey, o gece sabaha dek ikilem içinde bocalayarak bir sonuca ulaştı. Kent dışına çıkıp yaşananları unutmak. Fakat nereye gideceğini bilmiyordu. Üstelik emekli aylığından başka birikmiş parası da yoktu. Hislerine gem vurmak üzere kendisini eve kapatarak, bir müddet toplumla ilişkilerini kesti. Ama başaramadı. Yaşananları unutacağı yerde, bilakis düşünme zemini hazırlayarak, ondan ayrılamayacağını anladı. Kendisine çekidüzen verdikten sonra gazinoya gitti. Yüreğinde kasırgalar esiyordu. Sanatçılar, peş peşe sahne almaya başladılar. Sıra Oryantal Bayan’a gelmişti. Onun dikkatini çekebilmek için ayakta alkışladı. Bayan onu görmüştü. Programını bitirir bitirmez yanına gidip oturdu. Ali Bey, aradaki yaş farkını görmezlikten gelerek, cebinden çıkardığı taşlı alyansı onun parmağına takıp şiir söyleyerek aşkını ilan etti. Karşılığı ise küçük bir buse oldu. O gece, geç saatlere kadar, talebeler gibi birbirlerini iltifat sözcükleri ile boğdular.
Ali Bey ertesi gün, onca oluşumları Kemal Bey’e aktardı. Ama onay alamadı. Üstelik yaptıklarından dolayı yadırgadı. Ali Bey, o andan itibaren, canı kadar sevdiği arkadaşı ile yollarını ayırdı. Oysa arkadaşlıkları sağlam temeller üzerine inşa etmişlerdi. Ali Bey, ilerlemiş yaşına rağmen, gazinonun müdavimlerinden birisi oldu. Üstelik her buluşmalarında, küçük olsa da bayana hediye verme alışkanlığı oluştu kendisinde. Günler geçtikçe emekli aylığı yetmez oldu. Durumunu gözden geçireceği yerde, evinde gözü gibi koruduğu değerli eserleri satarak yaşantısını sürdürmeye çalıştı. Kısa süreç içinde sattığı eserlerin paraları da bitmişti. Ali Bey, yıllar önce izini kaybettiği sevdalısının kopyasını, geç olsa da gazino masalarında bulmuştu. Onunla beraber geçirdiği dakikaları kutsal anı olarak nitelendirirken, yaptıklarından pişmanlık duymuyordu. Üstelik yeri geldiğinde kim-liğini kullanarak onu korumaya çalışıyordu. Onunla tanıştıktan sonra çevresinden tamamen soyutlanıp dervişane bir yaşam sürmeye başladı. Arkadaşlarından birilerini gördüğü zaman, yolunu değiştirerek kaçmayı yeğliyordu. Oysa arkadaş gurubu, kendisiyle ilgilenebilseydi onu bu tutkudan vazgeçirebilirlerdi ama onu kendi haline bırakarak, yalnızlığa itmiş oldular.
Ali Bey, alışık olmadığı gece hayatına yenik düşmüştü. Daire komşularından olan doktora görünmek mecburiyetinde kaldı. Doktor, onu sıkı bir kontrolden geçirdi. Reçete yerine isti rahat tavsiyesinde bulundu. Lakin o, doktorun tüm ikazlarına rağmen, sevdalısını görmek üzere yola çıktı. Çiçekçi dükkânına uğrayıp bir tane kırmızı gül aldı. Yolu kısaltmak üzere ara sokaklardan geçerek gazinoya ulaştı. İçeriye girmeye hazırlanıyor du ki sevdalısı, bir erkeğin kolunda gazinodan çıktılar. Onu gör düğü halde gömemezlikten gelmişti. Oysa Ali Bey, aşkı uğruna nice zorluklara göğüs germişti. Arkadaş çevresinden soyutlanabilecek kadar, onun müptelası olmuştu. Ama geç de olsa yanıldığını anlayınca sarsıldı. Binanın ışık görmeyen duvarına yaslanarak dengesini zor sağladı. Dakikalar ilerledikçe dengesinin bozulduğunu hissedip olduğu yere çöktü. O gece, İzmir’e ender görülen kar yağıyordu. Kısa süreç içinde, caddeler kar ile örtüldü. Meraklı kişiler, caddelere inerek kartopu oynamaya başladılar. Gazino müdavimleri de onlara katıldılar. Kar toplamayı amaçlayan gazino müdürü, kaldırımda biriken karları toparlarken, duvara yaslanmış, tamamen olmasa da birçok kısmı kar ile örtülü bir adam gördü. Yanına yaklaşınca onu tanıyıp kaldırmak istedi. Ama cansız beden, dokunmasıyla devrildi. Elindeki kırmızı gül, karlar üzerine düştü…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.