- 816 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Unutulmuş tüm güzellikler
Unutulmuş Tüm Güzellikler…
Evet…
Unutulmuş tüm güzellikler, hoşgörüler, komşuluk ilişkileri, eş, dost, akraba, yaren ziyaretleri.
Unutulmuş Sıla-i Rahim, kabir, yaşlı, kimsesiz ve hasta ziyaretleri. Unutulmuş, ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ Hadis-i Şerifi. Unutulmuş, zenginin yoksulu, güçlünün zayıfı koruması gerekliliği. Unutulmuş annenin, babanın, evladın birbirlerine olması gereken güveni ve yanlarında olması.
***
Bu kadar umutsuz musun demeyin. Evet, umudum tükenmek üzere. 3 yaşındaki bir çocuğun vefat eden babaannesinin cansız bedeni yanında tam 4 gün aç ve susuz beklediğini gördükten sonra tüm umutlarım bir kez daha hayal kırıklığına bıraktı yerini.
Musalla Kabristanında ki ‘Kimsesizler Mezarlığı’na üç-beş cemaat ile defnedilen garipleri görünce umudum biraz daha azaldı. Çöplerden ekmek toplayan, pazaryerlerinde hava karardıktan sonra atılan sebze ve meyveleri toplayan anaları, çocukları görünce umudum tamamen bitti.
Bizler bu kadar mı aciziz. Bizler bu kadar mı komşuluk haklarını unuttuk, iyiliği, hatır sormayı, yaşlıya saygıyı, küçüğe sevgiyi unuttuk. Bir gün kendimizin de yaşlanacağını ve yalnız bırakılma korkusunu hiç mi aklımıza getirmez olduk.
Allahım bu nasıl bir komşuluk anlayışı, bu nasıl anne ve evlat sevgisi idi? Her gün kapısının önünden geçtiğimiz komşumuzun evinde neler oluyor bilmiyoruz. Aç mı, hasta mı, bir derdi var mı, kimi kimsesi var mı? Sormuyoruz. Bırakın komşuyu, en yakınımızın bile derdini sormuyor, neredeyse, ‘Bir şey isteyecek’ diye selam bile vermeyi esirger hale gelmişiz.
Yaşanan bu tür olay, yıllar önce kaleme aldığım bir yazımı aklıma getirdi. O yıllarda böyle bir yazı yazdığım için benim için ‘Çok karamsarsın be dostum’ ifadesi bile kullanılmıştı. Ama gerçekti yazdıklarım. Ve bu gerçek yıllar sonra bu gün bir kez daha kanıtlanmış oldu kendini.
NELER GİTMİŞ ÖMÜRDEN BAKIN…
Bir zamanlar her şey ne kadar iyiydi. Çevremizde dostlarımız vardı. ya da dost bildiklerimiz. Hiç yalnız kalmıyorduk. Neşe doluydu insanlar, cıvıl cıvıldı çocuklar.
Her sabah “selam veren selam alan” abilerimiz vardı. “Hu komşu nasılsın iyi misin” diyen ablalarımız...“Ben siftah yaptım, yan dükkandan al da o da siftah yapsın” diyen bakkal amcalarımız, “Bir ihtiyacınız var mı’ diye soran hayırseverlerimiz” vardı.
Öyleydi ve biz öyle görmüştük, öyleydi ve biz öyle biliyorduk. Komşunun komşusunun külüne muhtaç olduğunu, düğünün, ölümün “el” ile harmanın ise “yel” ile kalktığını biliyorduk.
Ve dünyayı hep böyle döner sanıyorduk. Bilemezdik ki yıllar geçince insanların dünyadan daha beter döneceğini, dostlukların bir gün yerini menfaate bırakacağını, insanın insandan bir selamı esirgeyeceğini.
Ama ne yazık ki bugün bunlar oluyor. Geçen her gün, her ay, her yıl bizlerden bir şeyler aldı gitti tanıyamaz olduk dostumuzu en yakınımızı bile. Bir zamanlar sonuna kadar açık olan kapılar bugün “çelik” olmuş, hem de 3 kilitli...
Halâ inanamıyorduk dost bildiklerimizin bu kadar “topaç” olduğunu bir şarkı sözünü duyana kadar;
“Ne gariptir şu insanlar/ Sen zenginsen çoktur dostlar/Hele düş de gör halini/ Ayrı düşer bütün yollar”
Dostlukların bittiğini, insanlığın yok olduğunu, kişiliğin bir kaç akçeye, bir makama
Satıldığını, insanların parasına göre değerinin biçildiğini anlatıyordu bu şarkı.
Anladık ama iş işten geçti.
Dostu da bildik düşmanı da. Yine de kırılmadık hiç bir kimseye. Çünkü bizde “kin” yoktu, insanları ayırt etmek de güldük geçtik bütün yapılanlara barışı, kardeşliği, sevgiyi temsil eden “zeytin ağacı” gibi ne varsa attık içimize. Zeytin ağacı için için çürürmüş ya içimizi çürüttük bizde kimseye “of” demeden.
Bir gün gelip aniden çökeceğimizi bile düşünmeden. “Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur” sözünü yol çizdik kendimize. Nasıl olsa bir gün kavuşmayacak mıyız insanlığı
bağrından çıkaran, tek sadık dostumuz o yüce toprağın derinliğinde.
İşte gerçek yaşam orada olacak, gerçek dost da, haklı da haksız da orada... Öyleyse bu dünyada kin, nefret, gelenekleri unutmak, güzellikleri silip atmak, anneyi, babayı,
evladı unutmak ne diye.
Ne diye insanları üzmek, sevdiklerinizi yalnız bırakmak.
Ne diye…
UNUTULMAMAK, YALNIZ BIRAKILMAMAK, HER ZAMAN HATIRLAYIP, HER ZAMAN HATIRLANMAK, HER ZAMAN SEVMEK VE SEVİLMEK UMUDU İLE. ALİ SAİT ÖGE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.