SEVDAYI YAZMAK
Kapı çalıp girmek kadar zor gelir oldu, kelimeleri örgüleyip, kendimden yansıyanlarla beyaz kağıtta iz bırakmak. Çünkü, bir kez düştü mü gönülden kelimler beyin kıvrımından süzülerek kağıda, yaydan çıkan ok misali, yargısının hükmünün önemi kalır mı hiç! Başlangıçlardaki tedirginliğim muhabbetteki sıcaklığı verememek. Bilirim söylenen sözlerden fazladır söylenmeyenler. Dudaktan dökülenlerin perdesidir gözler. Yüzdeki mimikler, sesin tonu nefasetidir anlatılanların. Yazmak öyle mi!.. Kaleme hükmeden elin ardında gönülden gayri mantık ve irade süzgeci. Bir "ve" bağlacının ardında uzun düşünmeler vardır. Yalnız karalamalarıma silgi sokmadım hiçbir zaman. Yazdığım gibi karalama. Çoğu zaman kendimi yazan bile göremedim. Fakat "karalama" tabiri de hafif gelir yazdıklarıma. Bazen yazdıklarım belgeyi değerli kılan "mühür" bazen "imza"dır derim.
Okuduğum öyküdeki anlatılanın ötesinde yazanı hissetmeyi, duymayı, onun gönül penceresinden dünyaya bakışı sevmişimdir. Kağıda düşen her cümlenin ardında yazanın dünyası, duyguları ve onun ruh hali vardır. Tüm yazılanların bir gayesi olsa da mayası sevgi olanları sevdim. En çok da adresine yazılmış mektupları okumayı sevdim!.. Bana yazılmasa da, kısa da olsa kelimelerin ardındaki yüreği sevdim. Dilruba derim bunlara. Eskilerin inceliği nezaketi gizli. Günümüzde azalmış olsa da dilrubalara rastlamak, hala yalın sevdaların tükenmediğinin göstergesi gibi gelir.
Bazen kelimelerin arasında dolaşır İspanyol rakkase. Ayakları çıplak, bileklerinde zil, kırmızı eteğini savurur gitarın vuruşlarında. Kendinden geçmiş bir halde ritim tutarken ayakları, dudaklarından dökülür genizden gelen bir ezgi ve omuzlarındaki şal elinde oyuncak benim gibi.
Arkası yarınlarla büyüdüm. O nedenle yazılanlar bitmesin isterim. Hep açık bir kapı kalsın. Bir umut içersin, beklemenin manası olsun! Tıpkı kırk bahar geçse de bir nisan yağmurunda çıkıp gelmeni beklemek gibi. Her bahar ıslansam da kırkikindilerde seni beklemek güzel olanı! Bir dergahtaki nisan yağmuru tası, yeni umutların kollarına bıraktı beni. Bir derviş kulaklarıma fısıldadı; "Nisan yağmurları şifadır!". Tekrar yazmamın nedeni!. O nedenle tüm yazmalarımda nisan yağmurlarını anlatmak gelir içimden.
GÖYNÜK- 20 Nisan 2009