- 1037 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İŞ EHLİNE VERİLMELİDİR
İŞ EHLİNE VERİLMELİDİR
Bilindiği gibi Bilançoların AKTİF ve PASİF’leri vardır.başka bir ifade ile Gelir ve Gider hesapları izlenir sonucu bilançolarda görülür.Eğer gelir ve gider dengeli bir şekilde yürütülemez ise işte orada sorunlar başlar.kazanmak ve karlılık için gelirlerinizin üzerinde giderleriniz yani harcamalarınız olmaması gerekir.Olursa ki;olabilirde o zaman sürekli borçlanma ile dengeleri korumak zorunda kalırsınız ki bu durumda işletmenin çarklarının döngüsüne engel teşkil edecektir.
Para kazanırken ilk planda insan kendi rahatını düşünür.tabiri caizse bir eli yağda bir balda bir hayat ister.kendi rahatı için de harcamaktan hiç kaçınmaz böyle düşünmek normal mıdır.Elbette adamın parası varsa istediği gibi harcamak veya tasarruf etmek kadar doğal bir durum yoktur.
Zaten kazanma ve yaşama olgusunun ana teması harcamak,yemek,içmek üzerine kurulmuştur.kim istemez böyle hayatı,insanoğlunun ömrü boyunca mücadele etmeye çalıştığı daha iyi yaşamak,yemek ve içmek değimlidir?
Gerçekten her şey bunlardan mı ibaret? diye aklımıza bir soru gelebilir.Değil tabi insan düşünen bir varlık olduğu için etrafında kilerini,dostlarını,arkadaşlarını,komşularını düşünmek zorundadır.Zira bu bize yüklenen tarihi ve ulvi bir görevdir.
İnsan böyle bir dengeyi bozmaya çalışırsa ne olur? Ne mi olur,bu gün yaşadığımız KRİZ olur,Krizin ana nedeni güvensizliktir,güven öylesine önemli bir konudur ki;çok dikkatli olunması gereken hassas bir konudur.şimdi düşünün bir an siz bir kurumun amirisiniz ve o kurumda da emrinizde çalışanlarınız var.Bunlardan birinin yüzünüze karşı padişahım çok yaşa deyip arkanızdan amiyane tabirle dolap çevirmesine ne denir? Tabiî ki güvensizlik daha ötesi hainlik,sırttan vurmak denir değil mi?
Onun için çalışacağınız insanı çok iyi seçmeniz lazım,güvenebileceğiniz insanlarla yolunuza devam etmeniz lazım diye düşünüyorum.Bir diğer konu da mevzu açılmışken işin ehli olmadığı halde üst düzey görevlere getirilen kendinden menkul olanlar vardır.bunlar daha da dikkatle izlenmesi gereken kişilerdir zira bulundukları makamları hak ettikleri için değil sadece egolarını tatmin etmek gibi kullanırlar ki,bu tiplere de dikkat etmek gereklidir.
Eğer bu tip insanlar hakkında gerekeni yapamayan yöneticiyse işte o zaman diyecek bir şey yok o kurumda hiçbir şey kararında yürüyemez artık,çaresiz değildir elbette çözümleri de vardır.Ancak inisiyatif yöneticinindir.bu anlatılanlar yeni bir durumda değildir tabiatıyla her dönemde yaşanan olağan durumlardır.sonuç olarak çözülemeyen bir konu yöneticinin başını yedi mi yenisi hazırlanana kadar devam eder durur.Ne diyelim haini bol bir ülkede yaşıyoruz bu söz bilindiği gibi eski bir MİT Müsteşarına aittir.
Evet tekrar GÜVEN meselesine dönecek olursak eninde sonunda bu güvensizlik krizi aşılacaktır. Dünyanın sonu gelmedi. Zaten ülkeler bunu aşmak için ciddi adımlar atıyor. Ama her yaptığınız işlem bir silahınızın daha azaldığı anlamına geliyor. Örneğin diyelim ki faizleri 0 (sıfır)a indirdiler, ondan sonra ne yapacaklar? Bütün yapılanlara rağmen hala pazarlar ikna olmuş değil ama sonunda bir noktada ikna olacak insanlar.yani Lale Devri bitti.bir an önce insanlar bir birlerine güvenmek dostluklar güç birlikleri oluşturmak zorundadırlar.Biraz ağır olacak ama yanında olanı dost,arkandan vuranı da iyi bilmen lazım,hayatın gerçekleri bunlar maalesef.
Demek oluyor ki;bir işletmeci firma çok iyi hesaplar yapmalı veya yönetici elinde tuttuğu parayı iyi yönetmelidir.diğer bir sıkıntı da PARA nın yönetilememe sorunudur.PARA ya yön veremeyenler,yönetemeyenler yaşananların sorumlusudurlar.Türkiye de belli başlı oturmuş firmaları bir tarafa bırakırsak genelde mantar gibi biten bir takım holding ve şirketler ülkeye GÜVENSİZLİK anlamında olumsuzluk enjekte etmişlerdir.
Bu ülkede yaşayanlar para benim istediğim gibi hareket ederim mantığından vazgeçmelidirler.görülüyor ki işletmelerin yanlış yönetilmesi uzman kadrolarla çalışmamaları,çok kazanma hırsları dönüp dolaşıp bir gün kendilerini de yakıyor.bunun adı başka bir ifade ile SOSYAL ADALET bu sağlanamadığı sürece toplumların huzur bulması hayaldir.Peki ülke bu durumdan nasıl kurtulabilir? Neler yapılmalıdır?
Ekonomik politikalar statik olamaz. Yani şartlar değişmese bile dinamik olmak şart. İşsizlik, vergi reformu ve kayıt dışı konusunda önemli adımlar atılmalı. Bunlara ilaveten hiç klasik olmayan yeni problemler çıktı. Birisi cari açık, ikincisi fonların borsaya hakimiyeti.yabancılara karşı değiliz ama bu adamlar kaçıyorlar.
Çin, Hindistan ihracatla büyüyor, biz ithalatla büyüyoruz, cari açığımız çok fazla. İhracatın ithalatı karşılama oranı önemli. Şimdi ihracat, bırakın ithalatı karşılamayı, girdi maliyetlerini bile karşılamıyor. Bu sürdürülemez.
Bunun için kaynak bulmak zorundayız. Birinci kaynak, doğrudan yatırımdır. Fakat bu ortamda doğrudan yatırım beklemek hayalcilik olur. Adam kendi ülkesinde yatırım yapmazken, gelip de burada yatırım yapar mı? "Portföy yatırımı" dediğimiz sıcak para da kaçıyor.
Aslında para var.Ancak GÜVENSİZLİK olgusu parayı sahaya çekemiyor.derhal döndürülmesi lazım.bunun için de her gün felâket tellallığı yaparak öldük bittik diyerek siyasi polemiklerle işler çözülmüyor.sorun TÜRKİYE nin kendi sorunu ise kol kırılır yen içinde yaklaşımı ile GÜRÜLTÜYÜ azaltmamız gerekir.Efendim olur mu? Bakın ülkeyi ne hale getirdiler?demek eğer çözüm ise YÜKSEK SESLE bağırmaya devam edelim.
Bu demek değil ki gerçekler söylenmesin elbette söylenecektir.ama dediğim gibi ölçüyü iyi ayarlamak lazım.doktor bile ilaç verirken dozajı zamanla artıyor veya düşürüyor.bu dengeyi çok iyi sağlamak lazım diye düşünüyorum.Türkiye bu durumu çok rahat aşacak konumdadır.yeter ki bir birimize inanalım,güvenelim.
Hükümetin acilen vergi reformu yaparak kayıt dışının üzerine gitmelidir.Kira gelirlerinin kayıt altına alınması olumlu bir adım,devamı gelmelidir.Asıl sorun güvensizliğin devamında Gelirlerin reel olarak beyan edilmeyişidir.çok kazanan az vergi az kazanan çok vergi ödediği için SOSYAL ADALET zedelenmektedir.işin özü budur.Türkiye yıllardır böyle soyuldu.son 10 yıl içerisinde yaşadığımız olaylara bakınca bunu daha iyi anlayabiliyoruz.hep beraber izliyoruz bir medya patronu istedikleri olmadı diye felaket tellallığını ayyuka çıkardı.Adamın hırs gözünü bürümüş,bu tip insanlar için öyle ülke filan sorunu da olmaz diye düşünüyorum.
Daha önce ülke çok iyi idi de bütün bunlar bir anda mı oldu? Doğru bu gün sorun var.Ancak bu sabırla,akılla ileriyi görerek samimiyetle çözülecek bir sorundur.bunun dışında yapılan her hareket TÜRKİYE yi zor duruma sokacaktır.TÜRKİYE derhal uzmanlaşmalıdır.konusunda uzman işinin ehli insanlar,yönetimlere getirilmeli sanıcılı dönem bir an önce aşılmalıdır.şimdi bir ameleyi Gazeteci yapsanız ne olur? Tabiî ki facia olur,bilgi kirliliği olur,bilgi sızdırma olur v.s.olur da olur.Onun için TÜRKİYE’nin tek sorunu GÜVEN sorunu yetişmiş İNSAN sorunudur.Ehliyet liyakat sorunudur.
Peki bu tip ehliyetsizler eğitilebilir mi? Gayet tabi işte onun için eğitim alanları öğrenme kabiliyetlerini geliştirecekleri alanları oluşturmak,çalıştırmak gerekiyor ki;hak etmediği halde bulunduğu yeri işgal edenlerin işin önemini anlamaları sağlanmalıdır.
TÜRKİYE bunu başaracak bir ülkedir.Yeter ki bireyler olarak bir birimize saygımız,sevgimiz olsun.Aslında işin özü buradan başlıyor.Saygısızlığın sonucu işlerin yanlış yapılmasına daha da ötesi ihanete kadar varabiliyor.iyi bir eğitimle TÜRK İnsanı bulunduğu her alanda üstün başarılar gösterecektir. Kısaca İŞ EHLİNE VERİLMELİDİR.